Quantcast
Channel: Sinemaya Dair
Viewing all 357 articles
Browse latest View live

İnleyen Nağmeler (1969)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Safa Önal

Screenplay / Senaryo:

Safa Önal


Cast / Kadro :

Zeki Müren
Mine Mutlu
Önder Somer
Çolpan İlhan
İsmet Ay
Nevzat Okçugil
Ekrem Dümer
Muammer Gözalan

Subject / Konu:

Çok hasta olan Jülide, durumunu belli etmemeye çalışıp sevgilisi Zeki'yi havaalanından uğurlamaya gider. Oysa ki Zeki, Jülide'nin durumunu bilmekte ve fakat bilmiyormuş gibi yapmaktadır. Ünlü bir şarkıcı olan Zeki Müren, konser vermek için başka şehre gider. Konserini tamalayıp geri dönen Zeki, Jülide'nin hastahaneye kaldırıldığını öğrenir. Durumu ağırlaşan Jülide ölür.
Üzüntüden yıkılan Zeki, kendini içki şişelerine vurur. Zeki, Jülide'yle güzel günler geçirdiği Şile'deki evine gider. Evin kahyası Rıza, Zeki'yi yalnız bırakmamaya çalışır.
Zeki Müren'in büyük bir hayranı olan Pınar, Zeki'nin inzivaya çekildiğini ve kimseyle görüşmediğini öğrenir. Şile'ye giden Pınar, Zeki'yle tanışabilmek için kör bir kız rolü yapar. Pınar'ın Zeki için yeni bir yaşama nedeni olabileceğini düşünen Rıza, Pınar'ın Zeki'ye yakınlaşması için yardımcı olur.
Pınar, bıkıp usanmadan Zeki'nin peşinden koşar. Zeki, bir süre dirense de; Pınar'ın ilgisine kayıtsız kalamaz. Zeki yeniden hayata döner. Pınar, kör olmadığını Rıza'ya açıklar. Rıza, Zeki'ye gerçeği açıklayıp açıklamamak konusunda tereddüte düşer. Zeki, Pınar için göz doktorları ayarlmaya çalışınca; Rıza ve Pınar, gerçeği açıklamanın vakti geldiğini anlarlar.
Olanlara dayanamayıp Şile'ye gelen Pınar'ın sözlüsü, Zeki'ye aradan çekilmesini söyler. Zeki, Pınar'ın aslında kör olmadığını ve herşeyin bir oyun olduğunu öğrenir. Zeki'ye gerçekleri açıklamak için gelen Pınar, Zeki'nin hışmına uğrar. Pınar, sözlüsüne kendisini sevmediğini söyler. Sözlüsü de kendisini sevmeyen biriyle birlikte olamayacağını söyleyip gider.
Zeki, konsere gider. Rıza, Pınar'ı Şile'ye gönderir ve beklemesini ister. Zeki'ye Pınar'ı sevdiğini kabul ettiren Rıza, Zeki'ye Pınar'ın kendisini Şile'de beklediğini söyler. Zeki'nin geleceğinden ümidi kesip dalgalar arasında intihar etmeye kalkışan Pınar, Zeki tarafından kurtarılır ve 2 aşık birbirine kavuşur.

Comment / Yorum:

Safa Önal'ın senaryosunu yazıp yönettiği 1969 yapımı İnleyen Nağmeler, Zeki Müren üzerine kurulmuş bir film. Senaryo, oldukça sade ve inandırıcılıktan uzak. Aşık olduğunuz kişinin kör olmadığını anlayamamak, pek açıklanabilir bir durum değil. Senaristin Safa Önal gibi güçlü bir isim olduğu kayda alındığında; İnleyen Nağmeler'in usta ismin önemli filmlerinden biri olmadığı rahatlıkla söylenebilir.
Film, çok geniş bir oyuncu kadrosuna sahip olmamasına karşın yardımcı rollerde Çolpan İlhan, Önder Somer ve İsmet Ay gibi önemli isimler karşımıza çıkıyor. Zeki Müren'in kendi ismiyle meşhur bir şarkıcıyı canlandırdığı filmde Mine Mutlu'yu ise sanatçının genç ve güzel hayranı Pınar rolünde izliyoruz. Filmin en göze çarpan oyuncusu ise Rıza rolüyle izlediğimiz İsmet Ay. Zeki Müren'in bol bol şarkı söylediği film, sanatçının hayranları için güzel bir müzik ziyafeti olabilir.

Imdb note : 4.5                             My note : 4


Gölgedeki Adam (1970)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Tunç Başaran

Screenplay / Senaryo:

Vural Pakel

Cast / Kadro :

Ayhan Işık
Selma Güneri
Süleyman Turan
Ayla Algan
Behçet Nacar
Melek Görgün
Seher Şeniz
Birtane Güngör
Tarık Şimşek
                                                                Haydar Karaer
                                                                Tunç Aydınoğlu
                                                                Altan Günbay

Subject / Konu:

Ülkenin en değerli hazinesi olan yeşil küre çalınır. Yeşil kürenin bulunması için en iyi müfettiş görevlendirilir.
Saldırıya uğrayan adam boynundan vurulur. Hafızasını kaybeder. Bilinçsizce 1 ay hastahande yatar. Kendisini sorgulayan komiser Rıza, askerden sonra 5 yıl süreyle ortalarda görünmediğini, bu süreçte ne yaptığını sorar. Tekrar saldırıya uğrama riskiyle karşı karşıya olduğunu söyler.
Hastahaneden kaçan adam, peşinden gelen silahlı adamı haklar ve silahını alıp kaçar.
Bir eve girer. Evin sahibi kadını alıkoyar. Kadının babasından miras kalan evde oturan ve mankenlik yaparak geçimini sağlayan biri olduğunu öğrenir. Meral'in haftasonu tatili için yatılı okuldan gelen çocuğu Ömer'i alıkoyar ve kadını kendisine kıyafet almaya yollar. Ömer'le iyi anlaşır. Ona adının Ekrem olduğunu söyler. Meral, kıyafet alıp döner. Doğumgünü olan Ömer, Ekrem'in de kendileriyle birlikte olmasını ister. Ömer'in doğumgününü kutlarlar. Ardından dışarıya çıkıp gezerler. Ekrem, bir adam tarafından takip edilir. Eve dönerler. Ekrem'le Meral yakınlaşır. Kapının altından bir not atılır. Notta "Orhan, beni ne çabuk unuttun. Korkuyorum. Amar peşimde. Seni muhakkak bekliyorum. Berrin." yazmaktadır.
Kim olduğunu öğrenmek isteyen Ekrem, Meral'e gitmek zorunda olduğunu söyler. Silahını bırakır ve vurulmuş halde bulunduğu yere gider. Son derece iyi bıçak kullandığını farkına varan Ekrem, bıçakçıdan bıçak satın alır. Karşısına çıkan komiser Rıza, Ekrem'e başka ülkede diplomatik pasaportla paralı askerlik yaptığını söyler.
Vurulduğu yerin önündeki eve girip araştırma yapan Ekrem, adının gerçekte Orhan olduğunu ve dansçı Berrin'le birliktelik yaşadığını öğrenir. Çok geçmeden Berrin eve gelir. Berrin, Orhan'a prensesin işini kabul ettiği için herşeyin ters gittiğini söyler. Kendisine verdiği emaneti gözü gibi sakladığını ve emanetin çantasında olduğunu söyler ve duşa girer. Orhan, Amar'la ilgili birşeyler sorar. Tam bu esnada gelen Amar'ın adamı, Berrin'i öldürüp Orhan'daki emaneti almaya çalışır. Orhan, adama karşı koyar ve konuşturur. Adam, El Seyit'in bu iş için dünyanın öbür ucundan geldiğini söyler. Eve gelen komiser Rıza, adamı tutuklar. Ancak adam, evden çıkarlarken öldürülür.
Orhan, Meral'in evine gelip ondan elindeki makbuzu araştırmasını ister. Orhan gittikten sonra Meral, çalan telefonu cevaplar. Telefondaki adam, Orhan'ın sakladığı emaneti getirmesin aksi takdirde öleceğini söyler.
Komiser Rıza, bir kadınla Meral'in evine gelir. İsmi Cevhere olan kadının Orhan'ın karısı olduğunu söyler. Cevhere, Orhan'a bir not bırakır ve onu ölene kadar bekleyeceğini söyleyip gider.
Meral, Orhan'la buluşur. Makbuzun, bir pakete ait olduğunu ve ancak imzayla teslim alınabileceğini söyler. Cevhere'nin Orhan'a bıraktığı notu verir ve Cevhere'nin karısı olduğunu söyler. Orhan, notta yazan adrese gider. Cevhere'ye karısı olup olmadığını sorar. Cevhere, ülkelerine yaptığı hizmetten dolayı sultan tarafından Orhan'a hediye edildiğini söyler. Orhan, yeşil kürenin ve ülkenin prensesinin güvenliğinden sorumlu olduğunu, boynundan vurulduğu gün yeşil kürenin çalındığını öğrenir. Cevhere'nin anlattıklarına göre kendisini vurdurtan, küreyi ele geçirmek isteyen ve halkı ayaklandırmaya çalışan Amar'dır. İçerden çıkagelen Prenses, 2 gün sonra ülkesine döneceğini ve bu süre zarfında yeşil küreyi bulması için Orhan'dan ricacı olur ve ona bir servet sunar.
Orhan, elindeki makbuzla paketini teslim almaya gider. Teslim aldığı kutudan yeşil küre çıkar. Karşısına çıkan komiser Rıza, artık kendisinden şüphelenmediğini ve yardıma ihtiyaç duyduğunda yanında olacağını söyler. Orhan, Meral'ın evine gider. Aslında evli olmadığını açıklar. Meral, bu duruma çok sevinir.
Orhan, yeşil küreyi Cevhere'ye teslim eder. Meral'in evine döndüğünde ortalığın darmadağınık olduğunu görür. Kafasına silahla vurulunca bayılır. Kendine geldiğinde Amar ve adamlarını karşısında bulur. Amar, Orhan'a saat 9'a kadar mühlet verir ve eğer yeşil küreyi getirmezse Meral'i ve Ömer'i öldüreceğini söyler.
Orhan, yeşil küreyi almak için Cevhere'nin yanına gider. Ağır yaralı haldeki Cevhere, ölmeden önce yeşil kürenin havaalanında bulunan El Seyit'te olduğunu söyler. Orhan, kendisini öldürmeye çalışan adamı, bıçağını fırlatarak öldürür. Vakit kaybetmeden El Seyit'in peşine düşer. Önce El Seyit'in adamlarını haklar, sonra da El Seyit'i öldürür. Tam yeşil küreyi aldığı sırada olay yerine gelen komiser Rıza, küreye el koyar. Meral ve Ömer'in hayatlarını kurtarabilmek için küreye ihtiyacı olduğunu söyleyen Orhan, küreyi Rıza'dan alır ve yola koyulur. Orhan, Amar'ın adamları Meral ve Ömer'i öldürmek üzereyken yetişir ve adamları öldürür. Baloda olan Amar'ın yanına giderler. Orhan, Amar'ın adamlarıyla kavgaya tutuşur. Amar, şayet küreyi almazsa bıçağı boğazına dayadığı Ömer'i öldüreceğini söyler. Orhan, küreyi verdiği Amar'ı bıçağını fırlatarak öldürür. Küreyi alan Prenses, kürenin sahte olduğunu söyler. Ansızın gelen komiser Rıza, gerçek küreyi Prenses'e teslim eder.

Comment / Yorum:

Tunç Başaran'ın filmografisi incelendiğinde 8 film çektiği 1972 yılından sonra en fazla film çektiği sene, 6 film çektiği 1970 yılı. Bu dönemde genellikle pek kaliteli sayılmayacak macera filmlerine imza atan yönetmen, 1970 yılında çektiği 6 filmin 5'in de Süleyman Turan'a rol verdi. Polisiye - gerilim türündeki Gölgedeki Adam'da Tunç Başaran'ın 1970 filminde çektiği ve Süleyman Turan'a rol verdiği filmlerden biri.
Ayhan Işık ve Selma Güneri'nin başrolleri paylaştığı film, enteresan bir senaryoya sahip. Vural Pakel imzası taşıyan senaryoda bazı kopukluklar var. Mantığa oturmayan kısımlarda mevcut. Özellikle olayları seyretmekle yetinen komiser Rıza karakterinin, filmin ciddiyetini düşürdüğü söylenebilir. Ancak tüm bu aksaklıklara rağmen senaryonun gerilim düzeyi ve sürükleyiciliği yerinde.
Gölgedeki Adam, salt vurdulu kırdılı macera filmleri yerine türü içinde farklılıklar deneyen; kimi açılardan başarılı, kimi açılardan başarısız olan; seyirciye çok şey vadetmese de sıkılmadan seyredilebilecek bir yapım.

Imdb note : (Filmin imdb'de notu bulunmuyor)                             My note : 4.5

Arım Balım Peteğim (1970)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Muzaffer Arslan

Screenplay / Senaryo:

Bülent Oran

Cast / Kadro :

Türkan Şoray
Cüneyt Arkın
Münir Özkul
Bora Ayanoğlu
Cevat Kurtuluş
Sami Hazinses
Kayhan Yıldızoğlu
Ergun Köknar
Aziz Basmacı
                                                               Aynur Aydan
                                                               Zeki Sezer

Subject / Konu:

Abuzittin Bey tarafından tutulan özel ajan Mehmet, Abuzittin'in karısının sosyetenin zengin ve yakışıklı simalarından Harun'la otelde yasak aşk yaşadığını fotoğrafla belgeler. Abuzittin, Harun'u öldürmek için otele gider. Durumdan haberdar olan Mehmet'in kızı Zeynep, cinayeti engellemek için otele gider. Zeynep, Harun'un odasına girip Abuzittin'in karısının kıyafetlerini giyer ve Harun'u kurtarır.
Avrupa'ya gidecek olan Harun, Zeynep'i buluşmaya davet eder. Harun'dan çok etkilenen Zeynep, buluşmaya gider. Birlikte romantik anlar geçirirler. Uçağa yetişmek için gitmek zorunda olan Harun, tekrar görüşmek istediği Zeynep'in adını öğrenmek ister. Ancak Harun'un aklının sadece çapkınlıkta olduğunu gören Zeynep, adını söylemez. Harun'da, Zeynep'e kendisini Arım, balım, peteğim diye hatırlayacağını söyler.
Konservatuardan mezun olan Zeynep, kendisine aşk bekleyen arkadaşı Cem'le birlikte sahne almaya başlar. Aradan uzun süre geçer ve Harun ile Zeynep, Zeynep'in sahne aldığı mekanda karşılaşırlar. Harun, Zeynep'i buluşmaya devam eder. Aklı fikri Harun'da olan Zeynep, Harun'la buluşmaya gider. Kendini başka erkeklerle de münasebeti varmış gibi gösterir. Zeynep, bütün geceyi Harun'la geçirir.
Yaşadıklarından pişmanlık duyan Zeynep, babasına bir mektup bırakır ve gazı açık bırakarak intihar etmeye kalkışır. Yolda, evden çıkmadan önce kızının söylediklerini düşünen Mehmet, hızla eve döner ve kızını kurtarır. Kurtulan Zeynep, Harun'un çocuğunu doğurur ve sahne almaya devam eder. Zeynep, oğluna Harun ismini verir.
Babasını ölmüş bilen Harun, ağaçtan düşer ve hastahaneye kaldırılır. Harun'a kan gerekir. Radyodan kan arandığını duyan Harun, hastahaneye gidip kan verir ve varlığından haberdar olmadığı oğlunun kurtulmasını sağlar. Küçük Harun, kurtarıcısını bir baba gibi sever.
Zeynep, oğlu ve babasını mutlu etmek için Cem'le evlenmeye karar verir. Zeynep'in sahne aldığı mekana giden Harun, Zeynep'i önce hatırlamaz. Hatırladığındaysa yıllardır onu aradığını söyler ve villasına davet eder. Harun, Zeynep'e aşık olur.
Abuzittin'le hamamda karşılaşan Harun, Abuzittin'in tavsiyesiyle şüphelendiği  Zeynep'i takip ettirmeye karar verir ve Mehmet'e gider. Mehmet, Harun'un sorgulatmak istediği kişinin kızı Zeynep olduğunu anlar. Mehmet, Harun'a Zeynep'in kızı olduğunu açıklar. Harun'a kızının kendisinden başka hiçbir kimseyle alakası olmadığını söyleyen Mehmet, Harun'dan kızını bırakmasını ister. Harun, trenle şehirden ayrılmaya karar verir. Zeynep, kendisini uğurlamaya gelir. Harun gidemez ve Zeynep'e sarılır. Mehmet ve torunu Harun da istasyona gelirler. Mehmet, Harun'a torununun babası olduğunu açıklar.


Comment / Yorum:

Türk sinemasının 3 dev ismini bir araya getiren 1970 yapımı Arım, Balım, Peteğim, daha ziyade yapımcı olarak çalışmış ve çok fazla film çekmemiş bir yönetmen olan Muzaffer Arslan imzası taşıyor. Yapım, filmografileri incelendiğinde rakiplerine nazaran çok daha fazla filmde rol almış olmalarına rağmen birlikte çevirdikleri film sayısı az olan Türkan Şoray ve Cüneyt Arkın'ı buluşturmasıyla dikkat çekiyor. Elbette yardımcı rolde izlediğimiz Münir Özkul'un varlığı da unutulmamalı.
Her ne kadar filmin senaristi Bülent Oran olarak gözükse de; filmin bir Bülent Oran senaryosu olduğunu söylemek pek mümkün değil. Çünkü filmin senaryosu, Billy Wilder'ın yazıp yönettiği 1957 yapımı "Love in the Afternoon / Öğleden Sonra Aşk" filminden alınmış. Türk sinemasında sıkça rastladığımız bu durum esinlenmenin ötesinde bir nevi adaptasyon.
Arım, Balım, Peteğim, kadrosunda bulundurduğu dev isimlere karşın geniş kadrolu bir film değil. Filmin tamamına yakınının 2 başrol oyuncusu üzerine kurulduğu söylenebilir. Film, oyunculukların ön planda olduğu bir film değil. En parlak çağlarındaki başrol oyuncuları,  güzellik, zarafet ve kıyafetleriyle göze çarpıyorlar. Film, bu yönüyle gayet başarılı. Filmin bir diğer övgüye layık tarafıysa Nesrin Sipahi'nin sesinden dinlediğimiz müthiş şarkılar.
Filmin en eleştirilesi tarafı; abartılı finali. Film, tam Harun'un gitmekten vazgeçişi ve 2 aşığın kavuşması ile nihayetlenecekken ortaya çıkagelen müzisyenler ve Mehmet, tuhaf bir görüntüye neden oluyor. Üstüne üstlük Mehmet'in Harun'a damdan düşer gibi torununun babası olduğunu açıklaması, zaten tuhaf bir hal alan filmin finalini daha da abartılı bir şekle sokuyor.
Arım, Balım, Peteğim, içinde komedi de hüzün de barındıran, vasat olarak nitelendirilebilecek bir drama. Senaryosundan ziyade yıldız oyuncuları için seyredilecek türde filmlerden.


Imdb note : 5.1                             My note : 4.5

Süper Adam İstanbul'da / Superman in İstanbul (1972)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Yavuz Yalınkılıç

Screenplay / Senaryo:

Yavuz Yalınkılıç

Cast / Kadro :

Erdo Vatan
Safiye Yankı
Hayati Hamzaoğlu
Metin Yankı
Hasan Ceylan
İhsan Gedik
Yeşim Yükselen
Ekrem Gökkaya
Sırrı Elitaş
                                                            Deniz Çimenli
                                                            Oktay Yavuz
                                                            Osman Han
                                                            Reşit Çildam
                                                            Mehmet Ali Güngör
                                                            Kadir Kök
                                                            Mustafa Doğan
                                                            Hasan Demir
                                                            Ali Aldıç
                                                            Bayram Ürün
                                                            Şule Tınaz
                                                            Danyal Topatan

Subject / Konu:

Esrarengiz cinayetlere bir yenisi eklenir ve ajan Janet ölü bulunur. Janet, 2 adamla boğuşmaya çalışırken sırtından bıçaklanarak öldürülmüştür. Olayı araştıran polislere, diğer dost ülkelerdeki 3 kadın ajanın da aynı şekilde bıçaklanarak öldürüldüğü bilgisi gelir. Amire göre bu olaylar beyaz zehir kaçakçılığı yüzünden yaşanmaktadır. Amiri Ahmet'e yeni gelecek ajanla bu işi bitirmesini emreder.
2 adam, Amerika'dan gelen uçaktan inen adamı ajan olabileceği şüphesiyle takibe koyulurlar. Kent Clark, turistlerin kaldığı salaş bir otele yerleşir. 2 adam, takip ettikleri Kent Clark'ın şaşkın hareketleri yüzünden ajan olamayacağına kanaat getirirler.
Ahmet, turist kılığına girer. Tilki Jack'in önderliğindeki beyaz zehir tacirleri ise geride kalan son kadın ajan Diana'yı da öldürüp işlerini rahatça sürdürmeyi planlarlar. Diana, saldırıya uğrar. Ahmet, Diana'ya yardımcı olmaya çalışır. Ancak sayıca fazla olan saldırganlarla başa çıkamazlar. Olayı gören Kent, Süper Adam kıyafetlerini giyer ve saldırganları pataklar. Saldırganlar kaçmak zorunda kalır. Tilki Jack, Süper Adam'ın İstanbul'da oluşuna şaşırır.
Tilki Jack ve adamları, bir taraftan Diana'yı öldürmeye çalışırken diğer taraftan da Süper Adam olduğundan şüphelendikleri Kent'i tuzağa düşürmeye çalışırlar. Diana, Tilki Jack'in adamlarından kaçtığı sırada peder kılığına giren Tilki Jack tarafından kandırılıp yakalanır. Kent ise arabasına bindiği kadınlarca Tilki Jack'in kaldığı yere götürülür. Kent'i ortadan kaldırmak için tutulduğu odaya gaz verirler. Diana ise konuşup aralarındaki ajanı açıklaması için Tilki Jack tarafından işkencelere maruz kalır.
Ahmet, Diana ve Kent'i kurtarmaya çalışır. Kent'in odasına verilen gazı keser ve Diana'ya işkence yapılan yere gider. Kent'te çok geçmeden Süper Adam kıyafetlerini giyip gelir. Süper Adam ve Ahmet, Tilki Jack'in adamlarıyla kavgaya tutuşur. Tilki Jack'in yanındaymış gibi görünen Eva'nın Türk Emniyeti'nden Necla olduğu ortaya çıkar. Tilki Jack, silah doğrulttuğu Diana'yla kaçmaya çalışır. Ancak Süper Adam peşlerinden gider. Tilki Jack, yanlışlıkla adamı tarafından öldürülür. Süper Adam, Diana, Ahmet ve Necla; Tilki Jack'in adamlarını haklarlar. Görevini başarıyla tamamlayan Kent, Diana'yla birlikte memleketine döner.

Comment / Yorum:

Şüphesiz ki Türk sineması, Superman karakterini en çok sömüren sinemalardan biri. Özellikle 70'li yıllarda çevrilmiş bir dolu Superman uyarlaması var. İşte bunlardan biri de 1972 yılında çevrilmiş olan Süper Adam İstanbul'da. Yavuz Yalınkılıç'ın senaryosunu yazıp yönettiği film, imkansızlıklardan dolayı pek fantastik öğe içeremediği için ister istemez macera, komedi ve erotizm arasında gidip gelmiş.
Süper Adam, filmde teknik imkansızlıklardan ötürü uçamadığı gibi bolca dayakta yiyor. Bu da size filmi izlerken bu karakterin neresi süper sorusunu sormanıza neden oluyor. Takla atıp, hoplayıp zıplayan karakterler, tuhaf kıyafetler ve pek kayda değer olmayacak oyunculuk performansları da işin cabası. Süper Adam İstanbul'da hiç çekilmese de olurmuş diyebileceğimiz bir film. Teknik aksaklıklarına ve yetersizliklerine gülmek için seyredilebilir.

Imdb note : 3.2                             My note : 2

Ana Ocağı (1978)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Osman F. Seden

Screenplay / Senaryo:

Osman F. Seden

Cast / Kadro:

Kadir İnanır
Fatma Girik
Betül Aşçıoğlu
Bilal İnci
Yıldırım Gencer
Hülya Tuğlu
Senem Kayra
Osman F.Seden
Memduh Ün
                                                              Hikmet Taşdemir
                                                              Baki Tamer
                                                              İhsan Gedik
                                                              Hakkı Kıvanç
                                                              Tahsin Koray
                                                              Cevdet Arıkan

Subject / Konu:

Nakliye işi yapan Rıza, haksızlığa göz yummadığı için Kamil tarafından öldürtülür. Rıza'nın karısı Fatma, borçlarını ödeyebilmek ve 2 çocuğu Kadir ve Nur'a bakabilmek için kamyonet kullanıp nakliye işi yapmaya başlar. Fatma, kadın olduğu için yadırgansa da; çalışmaya devam eder ve çocuklarını büyütür.
Fatma, oğlu Kadir'in işinden ayrılıp kötü yollara girdiğini duyar. Kadir, güçlü olabilmek için Kamil'in yanında işe girer ve ailesini otelde çalıştığına inandırır. Fatma, Kadir'in düşmanları tarafından tartaklanır ve oğlunun Kamil'in fedaisi olduğunu öğrenir. Kadir, bu olayın ardından bir gün babasının intikamını alacağına yemin eder ve evden ayrılır. Nur, sevgilisi Vedat'la nişanlanır.
Babasının katilini arayan Kadir'den kurtulmanın zamanı geldiğini düşünen Kamil, düşmanı Reşit'in başına Kadir'i sardırmaya karar verir. Kadir, Reşit'in mekanına gider ve Reşit'e gözdağı verir. Tuzağa düşürülüp vurulan Kadir, zar zor annesinin evine gider. Hastahaneye yetiştirilen Kadir, komadan çıkar. Savcı tarafından sorguya çağrılan Kadir'in konuşmasından korkan Kamil, Fatma'yı Kadir'in konuşmaması için tehdit eder.
Kadir bildiklerini anlatır ve hapse girer. Tedbirli davrana Kamil, mallarını kaçırmayı başarıp kurtulur. Fatma, Kadir'i az bir cezayla kurtarmanın yolunu bulur. Ancak bunun için 50.000 lira bulması gerekir. Fatma, Nur'un ev alıp mutlu bir yuva kurma hayaliyle biriktirdiği parayı bankadan çeker ve bu iş için kullanır. Vedat'ın annesi bu olaya tepki gösterir ve Vedat, Nur'u terkeder. Avukat Osman, hem Fatma'dan 50.000 lira alır hem de Reşit'e Kadir'i hapisten çıkarıp babasının katili Kamil'in üzerine saldırtmak için akıl verir.
Kadir'e kinlenen Kamil, hain bir intikam tuzağı kurup Nur'a zorla sahip olur. Kamil, hapishaneye Kadir'i ziyarete gider ve olanları anlatıp alay eder. Kadir deliye döner ve kendine zarar verip hastahanelik olur. Fatma, öldürmeye çalıştığı Kamil'in adamları tarafından tartaklanır. Kamil, uyuşturucuya alıştırdığı Nur'u genelevde çalışmaya gönderir. Kadir, tahliye olur. Osman, Kadir'e babasının katilinin Kamil olduğunu açıklar.
Kadir, kız kardeşini bulmak için genelevi basar. Korkup çatıya çıkan Nur, ayağı kayınca binadan düşerek can verir. Kamil, adamlarını Kadir'in üzerine gönderir. Vurulan Kadir, yaralanır. Fatma, kaçmaya çalışan Kamil'i arabayla ezip öldürür. Tutuklanıp götürülen Fatma, yaralı haldeki Kadir'e sarılır.

Comment / Yorum:

Osman F. Seden'in yazıp yönetip oyuncu kadrosunda da yer aldığı Ana Ocağı, 1977 yılında çekildi ve 1978 yılında vizyona girdi. Ana rollerde sinemanın dev isimleri Kadir İnanır ve Fatma Girik'i seyrettiğimiz film, yan kadrosunda Yıldırım Gencer, Bilal İnci, Memduh Ün gibi önemli isimleri barındırıyor.
Filmin konusu fedakar bir annenin evlatları için çırpınışı ve kötü bir adamın bir ailenin başına bela oluşu üzerine kurgulanmış. Fatma Girik'i sık sık görmeye alıştığımız fedakar anne tiplemesi Fatma karakteriyle seyrediyoruz. Oyuncunun üstün performansıyla alkışı hak ettiğini söylemek yanlış olmaz.. Amma velakin Yıldırım Gencer'in canlandırdığı filmin kötü adamı Kamil, bir hayli abartılmış ve neredeyse süper kötüye dönüştürülmüş bir karakter olmuş. Öyle ki; Kamil, sadece haraç vermediği için ailenin babasını öldürtür, oğlunu kirli işlerinde kullanır, kızını zorla sahip olup geneleve düşürür ve annesini dövdürtür!
Kadir İnanır da karşımıza kendisini izlemeye alışkın olduğumuz bir karakter olan Deli Kadir'le karşımıza çıkıyor. Deli Kadir, haksızlığa uğramış, güçlü olabilmek için yanlış yollara girmiş ve patlamaya hazır bomba gibi bekleyen tipik bir Kadir İnanır performansı.
Ana Ocağı, aslında belli bir konusu olan ve fakat abartılarına yenik düşmüş bir film. Özellikle oyunculukları için izlenebilecek bir yapım.

Imdb note : 5                               My note : 4.5

Kızımın Kanı (1987)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Halit Refiğ

Screenplay / Senaryo:

Erdoğan Tünaş

Cast / Kadro:

Tarık Akan
Mine Baysan
Neslihan Acar
Kaya Sensev
Yüksel Gözen
Yavuz Karakaş
Atilla Kunt
Süheyl Eğriboz

Subject / Konu:

Kayak hocalığı yapan Cemil, karısından 5 yıl önce boşanmıştır. Annesiyle yaşayan 16 yaşındaki kızı Figen'i çok sevmektedir. Annesi ise Figen'e ilgi göstermemektedir. Cemil kayak dersleri vermek için Uludağ'a gider ve hoşlandığı Aysun'la yeni bir aşka yelken açar. Figen, erkek arkadaşı Hakan tarafından tuzağa düşürülür. Figen'i sarhoş edip ona sahip olan Hakan, evleneceklerini söylediği Figen'i film yıldızı yapacağını söyleyerek kötü yola düşürmeye çalışır.
Telefonla kızına ulaşamayan Cemil, kızının doğumgünü için şehre döner. Kutlama için hazırlık yapar. Ancak Hakan, Figen'den yine faydalanır. Figen, kendisinden faydalandığını anladığı Hakan'dan ayrılmaya kara verir. Ancak Hakan çektiği uygunsuz fotoğraflarla Figen'i tehdit eder. Kötü yola sürüklenen Figen, sahilde ölü bulunur. Yapılan incelemelerde Figen'in aşırı derecede uyuşturucudan öldüğü anlaşılır.
Cemil, Figen'in pişmanlıklarını belirttiği mektubu bulur. Figen'in mektubunda sevdiği adam tarafından kullanıldığını ve kötü yollara sürüklendiğini ama intihar etmeyi düşünmediğini yazmaktadır. Cemil, bunun üzerine kızının erkek arkadaşını bulmaya karar verir. Olayı araştırınca Hakan'ın Figen'i kötü yola düşüren kişi olduğunu öğrenir. Asıl patronlara ulaşmaya çalışan Cemil, Hakan'ı döve döve konuşturur. Hakan, patronu tarafından öldürtülür. Araştırmasına devam eden Cemil, asıl patrona ulaşır ve kızının intikamını alır.

Comment / Yorum:

Halit Refiğ imzası taşıyan Kızımın Kanı, başından sonuna nereye gideceği belli olan bir hikaye. Filmde 80'li yılların Türk sinemasının klasiklerinden biri olan içkiyle sarhoş edilip tecavüze uğrayan ve kötü yola düşen genç kız hikayesi kullanılmış. Ve film, adından da anlaşılabileceği gibi intikamla nihayete eriyor.
Erdoğan Tünaş imzası taşıyan senaryo, klişelerle dolu ve sürükleyicilikten çok uzak. Oyunculuk performanslarının vasatı aşamadığı film, Türk sinemasının duraklama döneminin tipik örneklerinden biri.

Imdb note : 1.1                             My note : 4


Stand Up Guys (2012)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Fisher Stevens

Screenplay / Senaryo:

Noah Haidle

Cast / Kadro:

Al Pacino
Christopher Walken
Alan Arkin
Julianna Margulies
Mark Margolis
Lucy Punch
Addison Timlin
Vanessa Ferlito
Katheryn Winnick
                                                             Bill Burr
                                                             Craig Sheffer
                                                             Yorgo Constantine
                                                             Weronica Rosati
                                                             Keone Young
                                                             Courtney Galiano
                                                             Lauriane Gillieron
                                                             Arjun Gupta
                                                             Aliya Astaphan

Subject / Konu:

Val, hapishaneden tahliye olur. Kendisini arkadaşı Doc, alıp evine götürür. Doc, silahını yanında taşır. Val'le birlikte dışarıya çıkarlar. Val, hapisteyken yeraltı dünyasıyla kontağını koparmadığını söyler. Doc ise artık emekli olduğunu ve bu tür işlerle ilgilenmediğini söyler. Val, eğlenmek ve çıkış partisi yapmak ister. Ancak iktidarsızlık problemi yaşar. Val ve Doc, bunun üzerine bir eczaneden gerekli ilaçları çalarlar ve tekrar Wendy'nin mekanına giderler.
Doc, Claphands'le telefon görüşmesi yapar. Claphands, Doc'a oğlunu vuran Val'i öldürmesi için sabaha kadar mühlet verir.
İlaçları kullandıktan sonra enerji patlaması yaşayan Val, Wendy'nin mekanında işini gördükten sonra bu kez de Doc'la bara gider. Kendisini yatıştırabilmek için Doc'un ilaçlarını bilinçsizce kullanır. Doc, gecenin sonunda fenalaşan Val'i hastahaneye götürür.
Val kendine gelince yemeğe giderler. Val, öldürüleceğini bilmektedir ve bunu kimin yapacağını öğrenmek ister. Doc'ta gerçeği itiraf etmek zorunda kalır. Val, kaza kurşunuyla Claphands'in oğlunu öldürmüştür ve suçu tek başına üstlenip 28 yıl hapis yatmıştır. Claphands, Doc'a Val'i öldürme görevini 28 yıl önce vermiştir.
Val, yoldan lüks bir araba çalar. Huzurevine giden 2 kafadar, arkadaşları Richard Hirsch'ü kaçırırlar. Yolda peşlerine takılan polislerden arabayı çılgın gibi süren Hirsch sayesinde kurtulurlar. Val, Hirsch'e hep yapmak isteyip yapamadığı birşey olup olmadığını sorar. Hirsch, aynı anda 2 kadınla birlikte olmak diyince soluğu Wendy'nin mekanında alırlar. Mekandan ayrıldıktan sonra tekrar arabaya atlayıp yola koyulurlar. Bagajdan ses geldiğini farkedince arabayı durdurup bagajı açarlar. Bagajdan elleri kolları bağlı, çırılçıplak bir kadın çıkar.
İsminin Sylvia olduğunu öğrendikleri kadının arabanın sahiplerince kaçırılıp bir depoya götürüldüğünü ve orada tecavüze uğradıktan sonra arabanın bagajına kapatıldığını duyunca öfkelenirler. Depoya gidip intikam almaya karar verirler. Silahlarını kuşanıp depoya giderler. Adamları etkisiz hale getirip kelepçelerler. Polisi arayıp ihbar ettikleri adamları eli sopayla gelen Sylvia'ya emanet ederler.
Arabaya döndüklerinde Hirsch'ü ölü bulurlar. Hastahaneye gidip Hirsch'ün kızı Nina'ya haber verirler. Vakitleri olmadığı için Hirsch'ü mezarlığa gömmek isterler. Geceyarısı Nina'yla birlikte mezarlığa gidip Hirsch'ü gömerler.
Doc'un her zaman gittiği lokantaya kahvaltı etmeye giderler. Val, kendileriyle yakından ilgilenen garson kız Alex'in Doc'un torunu olduğunu ve Doc'un Alex'e dedesi olduğunu söylemediğini anlar. Doc'a Alex'e gerçeği açıklaması için baskı yapar.
Doc, Claphands'i arar ve Val'i affetmesini ister. Öfkeli Claphands bunun mümkün olmadığını, eğer kendisine verdiği işi bitirmezse Alex'in başına kötü şeyler geleceğini söyler. Doc, panoya Alex için bir not ve anahtar bırakır. Val, kiliseye gitmek ister. Günah çıkarır. Ardından bir mağazaya takım elbise çalmaya giderler. Mağazaya Claphands'in 2 silahlı adamı gelir ve Val'i vurmaya kalkışırlar. Ancak Doc, hızlı davranıp adamları yaralar ve Claphands'e kendi işini kendisinin halledeceğini söylemelerini ister.
Notu ve anahtarı bulan Alex, Doc'un evine gider. Doc, evi telefonla arar. Torunu olduğunu öğrenen Alex'e evin bir yıllık kirasının ödendiğini söyler ve yüklü miktarda paranın bulunduğu ayakkabı kutusunun yerini tarif eder. Alex'le vedalaşıp telefonu kapatır. Silahlarını çıkaran 2 arkadaş, Claphands'in kaldığı yeri basarlar...

Comment / Yorum:

Yönetmen Fisher Stevens’ın 2. uzun metrajlı sinema deneyimi olan 2012 yapımı Stand Up Guys, Noah Haidle’ın ilk senaryosu olma özelliğini de taşıyor. Oyuncu kadrosu ise yaşlı kurtlardan oluşuyor. Al Pacino, Christopher Walken ve Alan Arkin gibi 3 usta ismi bir araya getiren film, bu yönüyle oldukça tatmin edici. Suç ve komedinin harmanlandığı Stand Up Guys’ta Val karakteri, 2 türde de gayet başarılı olan Al Pacino için biçilmiş kaftan bir rol olmuş. Christopher Walken ve Alan Arkin’de gayet yerinde seçimler.
Senaryo, eğlenceli ve sürükleyici. Filmin müzik seçimleri çok başarılı. Jon Bon Jovi’nin seslendirdiği “Not Running Anymore” isimli şarkı, “En iyi şarkı” dalında Altın Küre’ye aday gösterildi ve fakat ödülü kazanamadı.
Stand Up Guys, oyuncu kadrosundan da belli olacağı gibi oyunculuk performanslarının ön planda olduğu bir yapım. Müzikleriyle de dikkat çekmeyi başaran film, keyifli bir seyirlik.

Imdb note : 6.6                             My note : 7

 

İffet (1982)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Kartal Tibet

Screenplay / Senaryo:

Yavuz Turgul

Cast / Kadro:

Müjde Ar
Faruk Peker
Savaş Başar
Ergün Uçucu
Damla Coşkunoğlu
Suna Selen
Ayten Erman
Ahmet Evintan

Subject / Konu:

Baskıcı babası ve kız kardeşi Nimet’le yaşayan İffet, mahallenin yakışıklı taksicisi Cemil’le aşk yaşamaktadır. Uslu durmayan Cemil, İffet’in başını araba penceresini sıkıştırıp ona zorla sahip olur. Hamile kalan ve evlenme hayalleri kuran İffet, Cemil’in ısrarı sonucu kürtaj yaptırır.
Cemil’in araba sahibi olabilmek için mahalleden başka bir kızla evleneceğini öğrenen İffet, deliye döner. Mahalleye rezil olan İffet, babasının hışmına uğrar ve sokağa atılır. İntiharın eşiğine gelen İffet, intikamını alabilmek için yaşamaya karar verir.
İffet, teyzesine sığınır. Teyzesi sayesinde bir ajansta mankenlik yapmaya başlayan İffet, ajans sahibinin öğütlerini dinler. Adını Demet olarak değiştirir. Verilmesi gereken tavizleri verir ve kısa sürede zirveye tırmanmayı başarır.
Zengin işadamı Haluk Akman’ın ilgisini çeken Demet,  Haluk’u kısa sürede kendine aşık eder. Birlikte yaşamaya başlarlar.
Demet’in pozlarını gören babası, felç geçirir ve kısa süre sonra ölür. Demet, Nimet’i yaz kampı için yurtdışına yollar.
Demet, intikamını alabilmek için Cemil’le yakınlaşır. Cemil’i birlikte olabilmeleri için şoförü olmaya ikna eden Demet, onu sürekli kıskandırıp aşağlar. Haluk’la evlenen Demet, Cemil’e herşeyi intikam için yaptığını söyler ve onu kovar. Cemil, tüm yaptıkları için pişman olduğunu söyleyip af diler. Cemil’in pişman olduğuna inanan Demet, ona bir kez daha şans verir.
Haluk, av için evden bir süreliğine gider. Nimet, yaz kampından geri döner. Cemil, Nimet’le evde yalnız oldukları bir sıra Nimet’e tecavüz eder. Eve dönen Demet, Cemil’i tüfekle vurup öldürür.


Comment / Yorum:

Saf bir mahalle kızının aldatıldıktan sonra intikamını alabilmek için değişimini ve yükselişini anlatan İffet, 1982 yılında 4 film (“Baş Belası”, “Gözüm Gibi Sevdim”, “Doktor Civanım” ve “İffet”) çeken Kartal Tibet imzası taşıyor. Filmin senaryosu Yavuz Turgul’a ait.
İffet’in aldatılmasını mağduriyet olarak gösteren senaryo, İffet’in Haluk’u Cemil’le aldatışını ise aşka bağlayarak büyük bir çelişki yaratıyor.
Oyuncu seçimleri gayet yerinde. Çoğu filminde olduğu gibi İffet’te de Müjde Ar’ın güzelliğinden bir hayli faydalanılmış. Cemil karakterinin, Faruk Peker’in filmografisindeki belki de en önemli rol olduğu söylenebilir. Savaş Başar ve Ergün Uçucu, başarılı performanslarıyla yan kadronun göze çarpan isimleri.
Cemil’in İffet’in başını pencereye sıkıştırıp tecavüz ettiği sahneyle kültleşen film, belli ölçüde erotizmi de olan bir intikam hikayesi. Özellikle Müjde Ar’ın hayranlarının ilgisini çekebilecek bir film.

Imdb note : 5.5                             My note : 5.5



Moonrise Kingdom / Yükselen Ay İmparatorluğu (2012)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Wes Anderson

Screenplay / Senaryo:

Wes Anderson
Roman Coppola

Cast / Kadro:

Bruce Willis
Edward Norton
Bill Murray
Frances Mcdormand
Harvey Keitel
Jason Schwartzman
Tilda Swinton
Jared Gilman
                                                             Kara Hayward
                                                             Lucas Hedges
                                                             Charlie Kilgore
                                                             Andreas Sheikh
                                                             Chandler Frantz
                                                             Rob H. Campbell
                                                             L. J. Foley
                                                             Gabriel Rush
                                                             Seamus Davey - Fitzpatrick
                                                             Tommy Nelson
                                                             Larry Pine
                                                             Marianna Bassham
                                                             Neal Huff
                                                             Jake Ryan
                                                             Tanner Flood
                                                             Wyatt Ralff
                                                             Hugo Deascentis
                                                             Liz Callahan

Subject / Konu:

1965 yılı. Sam Shakusky, oymak beyi Randall Ward'a bir mektup bırakıp yanına aldığı çeşitli malzemelerle Ivanhoe izci kampından kaçar. Randall, durumu komiser Sharp'a bildirir. Komiser Sharp ve Randall vakit kaybetmeden Sam'in ailesiyle irtibata geçer. Sam'in üvey babası, son işlediği vukuattan sonra Sam'i ailece reddetme kararı aldıklarını ve onu geri kabul etmeyeceklerini söyler. Sharp ve Randall, Sam'in öz ailesini yıllar önce kaybeden bir yetim olduğunu ve bu yüzden üvey aileye sahip olduğunu öğrenir.
Randall, Sam'den pek hazzetmeyen izcileriyle birlikte Sam'i aramaya koyulur. Sharp'ta adadaki evleri dolaşıp bilgilendirmede bulunur.
Kanoyla yolculuğunu tamamlayan Sam, çantasını alıp karadan ilerler. Sam, etrafı sürekli dürbünle seyreden Suzy ile karşılaşır. Suzy'nin yanında bavulu ve kedisi vardır.
1964 yılı. Kilisedeki törenden oldukça sıkılan Sam, dışarıya çıkar. Soyunma odalarını dolaşırken kuş kıyafetleri giyen kızların odasına girer. Kuzgun kıyafeti giymiş olan Suzy ile tanışır. Suzy, kendisine mektup yazmasını söylediği notu Sam'e verir.
Sam ve Suzy, birlikte yola koyulurlar. Sam, izcilikle ilgili bilgilerini yolculuk boyunca kullanır.
Suzy'nin kaybolduğunu farkına varan ailesi, Sharp' ı durumdan haberdar eder. Sharp ve Suzy'nin babası Walt, Suzy'yi aramaya koyulurlar. Suzy'nin annesi Laura, Suzy'nin mektuplarını bulur. Suzy ve Sam'in uzun süredir yazıştıklarını ve birlikte gitme planı yaptıklarını öğrenir.
Yasak aşk yaşayan Sharp ve Laura, Walt'un kendilerinden şüphelendiğini farkederler.
Sam'den nefret eden izci arkadaşları, Sam ve Suzy'yi bulurlar. İzciler, Sam ve Suzy'yi götürmek ister. Ancak Sam ve Suzy, izcileri yaralayıp kaçırırlar.
Birbirlerine aşklarını itiraf edip sevgili olan Sam ve Suzy, yakalanırlar. Randall, Sam'e üvey ailesinin artık kendisini istemediğini belirttiği mektubu verir.
Sosyal Hizmetler, Sam'in vukuatlarından dolayı elektro şok tedavisi görüp yetimhaneye gönderileceğini açıklar. Sam'e yaptıklarından pişmanlık duyan izci arkadaşları, Sam ve Suzy'yi kaçırırlar. İzcilerden birinin kuzeni Ben'in bulunduğu adaya doğru yol alırlar. Randall, izci oymağının kaybolduğu bilgisini diğerer adalara duyurur. Ben, Sam ve Suzy'yi evlendirir. Sam, adadan ayrılmak üzerelerken Suzy'nin unuttuğu dürbünü almak için geri döner. Peşine adadaki izciler takılınca adadan gidemez. Suzy ve izci arkadaşlarıyla kaçmaya çalışırlar. Sosyal Hizmetler, Suzy'nin ailesi ve Randall, adaya doğru yol alırlar.
Şiddetli bir fırtına, adaya doğru gelir. Adada seferberlik ilan edilir. Herkes adaya ulaşır ve kilisede toplanır. Sosyal Hizmetler, Sam'i ellerinde tutamayan ve elektro şok tedavisine karşı çıkan Sharp ve Randall'dan şikayetçi olacağını söyler. Kilisede olan Sam ve Suzy, çatıya çıkarlar. Çatıdan atlayacakları sırada Sharp gelir ve Sam'in üvey ailesi olmak istediğini söyler. Sam ve Suzy, atlamaktan vazgeçerler.

Comment / Yorum:

Yaklaşık 16.000.000 dolara mal olan film, dünya genelinde toplam 66.263.898 dolar hasılat elde etti. Moonrise Kingdom’ın yönetmenliğini üstlenen Wes Anderson, filmin senaryosunu da Roman Coppola’yla birlikte yazdı. Filmin ilk gösterimi 65. Cannes Film Festivali’nde yapıldı.
Oyuncu kadrosu, bağımsız filmlerde görmeye alışkın olduğumuz Edward Norton, Bill Murray, Frances Mcdormand, Tilda Swinton ve Jason Schwartzman gibi ünlü isimlerden oluşturulmuş. Genelde aksiyon filmlerinde izlediğimiz Bruce Willis, filmin kilit karakterlerinden komiser Sharp’ı canlandırıyor. Wes Anderson, vazgeçilmez oyuncusu Bill Murray’ye bu filmde de rol verdi. Walt karakteriyle karşımıza çıkan Bill Murray, 6. kez Wes Anderson’la çalışmış oldu. Film, Wes Anderson’ın vazgeçilmez bir diğer oyuncusu Owen Wilson’un herhangi bir dahli olmadan çektiği ilk film oldu. Moonrise Kingdom, başrolleri üstlenen Jared Gilman ve Kara Hayward’ın ise ilk filmleri. Filmin anlatıcısı, oyuncu Bob Balaban.
En iyi orjinal senaryo dalında Oscar’a ve Bafta’ya aday gösterilen film, ödülü “Django Unchained / Zincirsiz”in senaryosunu yazan Quentin Tarantino’ya kaptırdı. Film, katıldığı festivallerde 23 ödül ve 56 adaylık kazandı.
Çevrelerince dışlanan 2 mutsuz çocuğun birbirlerine aşık olup tüm engelleri aşma çabasını Wes Anderson’ın kendine has mizah duygusuyla işleyen Moonrise Kingdom, büyük beklentilere girmemek kaydıyla eğlenceli bulunabilecek bir film.

Imdb note : 7.9                             My note : 5.5

Kavgamız (1989)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Melih Gülgen

Screenplay / Senaryo:

Erdoğan Tünaş

Cast / Kadro:

Kadir İnanır
Nil Ünal
Salih Kırmızı
Yıldırım Gencer
Aliye Rona
Nuri Alço
Baki Tamer
Hikmet Taşdemir
Süheyl Eğriboz

Subject / Konu:

Kan davasından kaçıp İstanbul’a gelen ailenin peşini kanlıları bırakmaz. Babası, kanlıları tarafından öldürülen Kemal, kardeşi Cemal’i okutabilmek için okulu bırakıp çalışmaya başlar. Babasını vuran Cumali’yi mahkeme çıkışı öldüren Kemal, böylece suç dünyasına ilk adımını atmış olur.
Kardeşini okutup gazeteci yapan Kemal, yer altı dünyasının önemli şahsiyetlerinden biri olur. Cemal’le aynı gazetede çalışan Cemile, Kemal’le röportaj yapıp yer altı dünyası hakkında bildiklerini öğrenmek ister. Kemal, Cemile’ye bildiklerini tüm samimiyetiyle anlatır. Cemile, başarılı haberi sonucu terfi alır.
Kemal, kendisine gelen cazip uyuşturucu işini geri çevirir.
Cemile’ye aşık olan Kemal, Cemile’ye aşkını itiraf etmeye karar verir. Ancak aşkını itiraf edemeden Cemile’nin kardeşi Cemal’le birlikte olduğunu ve evleneceklerini öğrenir. Aşkını kalbine gömen Kemal, yeraltı aleminden uzaklaşır.
Cemal ve Cemile evlenirler. Cemal, yaptığı haberlerle yer altı dünyasını yerinden sarsar. İşleri baltalanan yer altı baronları, Kemal’le görüşüp kardeşinin yaptığı haberlere son verdirmesini isterler. Kemal, bunun üzerine Cemal’i uyarır. Ancak Cemal, ne olursa olsun haberlerine devam edeceğini söyler.
Haberlerine devam eden Cemal, kiralık katiller tarafından öldürülür. Cemile, Cemal’in bıraktığı yerden haber yapmaya devam eder. Cemile’nin de öldürülmesi için peşine kiralık katiller gönderilir. Durumu haber alan Kemal, katillerden birini öldürür. Diğerini de Cemal’in mezarında Cemile’yi öldürmek üzereyken durdurmayı başarır. Kemal, ağır yaralanmasına karşın kiralık katili ve onu gönderen patronunu öldürmeyi başarır. Cemile’yi kurtaran Kemal, ölür.

Comment / Yorum:

Yönetmen koltuğunda Melih Gülgen’in oturduğu 1989 yapımı Kavgamız’ın senaryosu Erdoğan Tünaş’a ait.
Suç dünyasının adil ve sözü geçen ismi Kemal karakterini canlandıran Kadir İnanır, kendisini sıkça görmeye alışkın olduğumuz türden bir rolde. Filmin diğer önemli karakterlerini Nil Ünal ve Salih Kırmızı canlandırıyor. Kavgamız, 1986 – 1989 arası 10 sinema filminde rol aldıktan sonra bir daha sinema filmi çevirmeyen Nil Ünal’ın son filmi olma özelliğini taşıyor. Filmde ayrıca Yıldırım Gencer, Nuri Alço ve Aliye Rona gibi Yeşilçam’ın önemli isimleri de yer alıyor.
Yer altı dünyasının iç yüzünü gözler önüne seren film, aynı zamanda imkansız bir aşkı da işliyor. Zaman zaman oldukça sertleşen filmde özellikle sünnet cezası, en akılda kalan sahnelerden.
Kavgamız, vasat bir film olarak değerlendirilebilir. Ancak filmin Türk sinemasının kısır bir döneminde çekildiği de göz ardı edilmemeli.

Imdb note : - (Filmin imdb'de kaydı yok)                   My note : 5

The Imposter / Hayat Avcısı (2012)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Bart Layton

Cast / Kadro:

Frederic Bourdin
Adam O'Brian
Carey Gibson
Anna Ruben
Nancy Fisher
Cathy Dresbach
Charlie Parker
Alan Teichman
Ivan Villanueva
Maria Jesus Hoyos
Anton Marti
Amparo Fontanet
                                                             Ken Appledorn

Subject / Konu:

1994'te, 13 yaşındaki Nicholas Barclay San Antonio, Texas'ta kayboldu.
Kaybolduktan 3 yıl 4 ay sonra 7 Ekim 1997'de Linares, İspanya'da 2 turist, kimlği bulunmayan ve korkmuş halde bir çocuk bulurlar.
Nicholas'ın ailesine çocuklarının İspanya'da bulunduğu ve eve dönmek istediği haberi gelir.
Polisin bir telefon kulübesinde korkmuş ve aciz halde bulduğu çocuk, aslında kendini mağdur gibi göstermeye çalışıp sığınabilecek bir yer arayan 23 yaşında bir yetişkindir. Barınağa götürülen genç, polisten kurtulmak için başka bir kimliğe bürünmeye karar verir. Amerikalı olduğunu söyler ve ofiste geçirdiği bir gece önce Amerika'da ki karakolları sonra da kayıp çocuk bürosunu polismiş gibi arayıp kayıp bir Amerikalı çocuk bulduklarını söyler. Kendisini fiziksel olarak kabataslak tarif eder ve kayıp çocuk bürosundan bu tarifin Nicholas Barclay'ye uyduğunu öğrenir. Bunun üzerine Nicholas'ın buldukları çocuk olduğunu söyler. Nicholas'ın ailesiyle de bir yetkiliymiş gibi konuşur ve çocuklarının bir seks çetesi tarafından kaçırıldığına ikna eder.
FBI devreye girer. Amerikan Büyükelçiliği'yle irtibata geçilir. Barınağa Nicholas'ın renkli fotoğrafının bulunduğu belgeler gönderilir. Esmer ve kahverengi gözlü olan genç, gelen belgelerde Nicholas'ın sarışın, mavi gözlü olduğunu görünce başının belaya gireceğini düşünür. Büyükelçilik, barınağa bir yetkili gönderir. Ancak yetkili barınağa gittiğinde Nicholas, ortadan kaybolmuştur. Yetkililer, Nicholas sandıkları genci bulur ve tekrar barınağa götürür.
Nicholas'ın ablası Carey Gibson, kardeşini teslim almak için Linares'e uçar. Artık oynadığı oyunun sona ereceğini düşünen genç, saçını sarıya boyar ve Nicholas'ın sahip olduğu dövmelerden yaptırır. Barınağa gelen Carey, Nicholas'ın başına gelen bunca olaydan sonra değişmesinin normal olduğunu düşünür. Kendisinden şüphe duyan yargıcı da kandırmayı başaran genç, Nicholas'a ait Amerikan pasaportuna kavuşur. Carey ile birlikte Texas'a uçarlar. Aile, Nicholas sandıkları genci sıcak şekilde karşılar. Beklediğinden daha sıcak bir ortam bulan genç, çekingen ve sessiz davranır.
Kayıp çocuk bürosu, bir süre sonra harekete geçer ve Nicholas sanılan gençten başka çocukları kurtarmaya yardımcı olabileceği için bilgi almak isterler. Yetkili, karşısındaki gencin aslında sarışın olmadığını ve zannedildiği yaştan büyük olduğunu gözlemler. Genç, askerler tarafından başka çocuklarla birlikte kaçırıldığını, cinsel istismara maruz kaldığını, deneylerde kullanıldığını, işkence gördüğünü ve gözüne damlatılan çözeltilerle göz renginin değiştiğini söyler. Duydukları karşısında çok etkilenen yetkili, şüphelenmekten vazgeçer.
Bir film şirketi, Nicholas'ın kaçırılış hikayesini film yapmaya karar verir. Nicholas'ı araştırıp röportaj yapması için bir özel dedektif tutarlar. İspanya'da bulunupevine geri getirilen çocuğun hikayesi medyada da geniş yer bulur. Özel ajan, Nicholas'ın kaçırılmadan önceki resimleriyle şimdiki hali arasındaki bariz farkları gözlemler. Eski fotoğraflarla şimdiki görüntüsünü karşılaştırır ve kulakların 2 farklı kişiye ait olduğu sonucuna varır. Özel ajan, Nicholas Barclay zannedilen kişinin aslında bir casus olduğunu düşünür. Kayıp çocuk bürosuna durumu bildirir. Nicholas zannedilen genç, Houston'a analiz edilmek için götürülür. Gencin Nicholas olmadığı anlaşılır. Ancak aile, tuhaf şekilde gerçeği öğrenmemiş gibi yaşamaya devam eder.
Nicholas'ın annesi, DNA testi için kan vermeyi şiddetle reddeder. Yetkililer, ailenin hareketlerinden şüphe duymaya başlar.
Özel ajan, gerçek Nicholas Barclay'nin izini sürmeye başlar. Komşularla görüşür. Nicholas'ın uyuşturucu bağımlısı, sorunlu abisi Jason eve geldikten sonra ailenin düzeninin bozulduğunu öğrenir. Nicholas'a aileden birinin birşey yapmış olabileceği şüphesi kuvvet kazanır.
Alınan parmak ve avuç içi izleri İnterpol aracılığıyla Büyükelçiliklere dağıtılır. Madrid'teki Büyükelçilikten parmak izi sahibinin İnterpol tarafından aranan Fransız Frederic Bourdin olduğu ortaya çıkar. Frederic, gerçeği peşindeki özel ajana da açıklamıştır. Frederic'in çocuk gibi davranıp sahte kimliklerle Avrupa'nın çeşitli ülkelerindeki barınaklarda kaldığı ortaya çıkar.
Frederic'te ailenin Nicholas'ı öldürdüğünü düşünmektedir. Bu yüzden San Antonio Polis Depatmanı'na suç duyurusunda bulunur. Aile hakkında adam öldürmek suçundan soruşturma başlatılır. Anne, 2 kez yalan testinden geçmeyi başarsa da; 3. testte yalan söylediği ortaya çıkar.
Şüpheler bu kez de Jason'a yönelir. Olaylara kayıtsız davranan Jason, aşırı dozda uyuşturucu kullanımından ölür.
Frederic, hapisteyken ödemeli aramalar yapar ve kayıp çocuklar hakkında bilgisi olduğunu iddia eder.
Nicholas Barclay'in kayboluşu ile ilgili açılan cinayet soruşturması, delil yetersizliğinden dolayı kapatılır. Frederic Bourdin, sahtekarlıktan dolayı 6 yıl hapse mahkum edilir. 2003 yılında Fransa'ya sınırdışı edilir. 3 ay sonra 14 yaşındaki kayıp Leo Balley'in kimliğini çalmaya kalkışır. Bugün Fransa'da yaşayan Frederic evli ve 3 çocuğu var. Nicholas Barclay, hala arananlar listesinde.

Comment / Yorum:

The Imposter, her ne kadar biyografik özellikleri olan bir belgesel olsa da; hikayesi dolayısıyla bünyesinde gerilim barındıran, sinemasal özelliklere sahip bir yapım. 2012 yapımı belgesel film, yönetmen Bary Layton’ın imzasını taşıyor. Belgeselin Amerika genelindeki hasılatı 892.409 dolar.
Oldukça sıra dışı bir kayıp olayını tüm yönleriyle inceleyen ve karşıt görüşlü 2 tarafında bakış açısını  sunmayı başaran belgesel, başta Frederic Bourdin olmak üzere olayın gerçek kahramanlarına da yer vermiş. Önce Texas’ta kaybolan sarışın mavi gözlü Nicholas’ın yıllar sonra İspanya’da bulunuşuna, ancak bulunan kahverengi gözlü esmer kişiyle fiziksel olarak benzeşmemesine değinen belgesel; daha sonra korkunç bir şüphe üzerinde durup izleyenleri şok etmeyi başarıyor.
Olayın tuhaf kahramanı Frederic Bourdin’in 1985 yılında “Le Pantin Immobile” isimli bir televizyon filminde rol almış olması da ilginç bir not.
Başta Bafta olmak üzere 11 ödül ve 13 adaylık kazanan belgesel, dünya çapında ses getirmeyi başardı.
Film müzikleri arasında Cat Stevens (Yusuf İslam) ve David Bowie gibi meşhur isimlerin şarkıları kullanıldı.
The Imposter, ilk anından son anına kadar sürükleyiciliğini koruyan ve polisiye gerilim tadı veren bir belgesel. Belgesel sevmeyenlerin dahi es geçmemesi gereken bir yapım.

Imdb note : 7.6                             My note : 8.5

Mahşere Kadar (1971)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Ömer Lütfi Akad
Nuri O. Ergün

Screenplay / Senaryo:

Safa Önal

Cast / Kadro:

Kartal Tibet
Fatma Girik
Muzaffer Tema
Kuzey Vargın
Tijen Doray
Oktay Durukan
İhsan Baysal
Benan Öz
                                                               Filiz Bozkurt
                                                               Asım Nipton
                                                               Tanju Şarman
                                                               Niyazi Gökdere

Subject / Konu:

Elektrikçi olarak çalıştığı gemide kaçakçılık yapıldığını öğrenip şikayetçi olmak isteyen Murat, gemi tayfası tarafından dövülüp sakat bırakılır. Ayağı topal kalan Murat, patronunun köşkünde bekçilik yapmaya başlar. Murat’ın patronu pis işlerin içindedir.
Patronunun kızı Fatma, köşke arkadaşlarıyla gelir. Fatma’nın arkadaşları parti yaparlarken azıtırlar. Murat, duruma müdahale eder ve Fatma’nın arkadaşlarını kovar. Fatma, Murat’tan etkilenir. Kısa sürede aralarında bir aşk başlar.
Murat, Fatma‘nın devreye girmesiyle depoda çalışmaya başlar. Fatma, babasına Murat’a aşık olduğunu söyler. Babası sert tepki gösterir ve kendisini Murat’tan ayrılmaya zorlar. Fatma ve Murat kaçıp bir sahil kulübesinde yaşamaya başlarlar. Murat ve Fatma evlenirler. Fatma hamile kalır.
Fatma’nın babası, silahlı adamlarını gönderip Murat’ı öldürtmeye çalışır. Murat vurulur. Silaha davranan Fatma, adamları vurur. Adamlardan biri ölür. Fatma hapse düşer. Çocuğunu da düşürür.
Fatma’nın babası hapishaneye gelir ve pişman olduğunu söyler. Murat, Fatma’yla görüşmez, mektuplarına cevap vermez.
Nefsi müdafaadan serbest bırakılan Fatma, Murat’la konuşmak için sahildeki kulübeye gider. Murat, Fatma’yı dışlar. Fatma, kulübeden giderken çıkagelen babası, Murat’ın ciğerinde kalan bir kurşun parçası yüzünden öleceğini söyler. Murat’ın öleceğini bildiği için kendisine ters davrandığını anlayan Fatma, Murat’a koşar.

Comment / Yorum:

1971 yılına tam 5 film sığdıran yönetmen Ömer Lütfi Akad, şekil değiştiren Türk sinemasına ayak uydurur ve şarkıcıların başrol oynadığı, bir nevi albüm tanıtımı olan filmlerden çekmeye başlar. Aynı yıl içersinde bu tarzda 3 film (Orhan Gencebay’la “Bir Teselli Ver”, Zeki Müren’le “Rüya Gibi” ve Neşe Karaböcek’le “Anneler ve Kızları”) çeker. Ancak usta yönetmen kendi tarzında film çekmekten de geri kalmaz ve O. Nuri Ergün’le birlikte Mahşere Kadar’ı yönetir.
Mahşere Kadar, 1971 yılında 13 filmde oynamış Kartal Tibet ve 10 filmde oynamış Fatma Girik’in filmografilerinde özel bir yer tutuyor. Çünkü film, 2 oyuncuyu Ömer Lütfi Akad’la ilk ve son kez bir araya getirme özelliği taşıyor.
Safa Önal imzası taşıyan senaryo, tipik bir zengin kız – fakir erkek hikayesi. Farklı sınıflardan 2 kişinin aşkı, abartıya kaçmadan anlatılmış. Ancak Muzaffer Tema’nın canlandırdığı gaddarlığın uçlarındaki babanın birden bire melek kesilmesi, tutarsızlığa neden olmuş.
Filmin müzik seçimleri gayet başarılı. 1969 yapımı “Romeo & Juliet” adlı filmin Nino Rota imzalı meşhur şarkısı “A Time for Us” filmde cömertçe kullanılmış.
Mahşere Kadar, Ömer Lütfi Akad’ın orta karar filmlerinden biri. Yönetmenin Kartal Tibet ve Fatma Girik’le nasıl bir iş çıkarttığını görmek için izlenebilir.

Imdb note : 5.4                             My note : 6.5

Being Flynn / Flynn Olmak (2012)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Paul Weitz

Screenplay / Senaryo:

Paul Weitz

Novel / Kitap:

Nick Flynn (from "Another Bullshit Night in Suck City")

Cast / Kadro :

Robert Deniro
Paul Dano
Julianne Moore
Olivia Thirlby
Eddie Rouse
                                                             Steve Cirbus
                                                             Lili Taylor
                                                             Victor Rasuk
                                                             Liam Broggy
                                                             Chris Chalk
                                                             Wes Studi
                                                             Thomas Middleditch
                                                             Sarah Quinn
                                                             Ben Foronda
                                                             Dale Dickey
                                                             Joshua Alscher
                                                             Dawn Mcgee
                                                             Billy Wirth
                                                             Michael Gibson
                                                             Kelly Mccreary
                                                             Nick Flynn

Subject / Konu:

Nick Flynn, yazar olmaya çalışan ve kız arkadaşıyla yaşayan bir gençtir. Kız arkadaşı tarafından terkedilip kapının önüne konunca önce kalacak bir ev bulur, sonra da yeni kız arkadaşı Denise’in yol göstermesiyle evsizlere yardımcı olan Harbor Street'te çalışmaya başlar.
Bir gün 18 yıldır görmediği babası Jonathan, kendisini arar ve taşınmasında yardımcı olmasını ister. Sürekli mükemmel bir yazar olduğunu ve yakında meşhur olacağını söyleyen Jonathan, taksicilik yapmaktadır. Taksisinde kalmaya başlayan Jonathan, kaza yaptığı için taksisinden olur ve gecelemek için Harbor Street'e gider. Oğlunun Harbor Street'te çalıştığından haberdar olmayan Jonathan, karşısında Nick'i bulur.
Nick'e sadece 1 gece için Harbor Street'te kalmaya geldiğini söyleyen Jonathan, yakında meşhur olacağını söylemeye devam eder. Harbor Street'te kalmaya devam eden ve sıkıntı yaratan Jonathan, Nick'in huzurunu kaçırmaya başlar. Nick, sık sık intihar eden annesini anımsar. Annesinin intiharında payı olduğunu düşünür. Rahat durmayan Jonathan, Harbor Street'ten 2 aylığına uzaklaştırılır. Jonathan, sokaklarda yatmaya başlar. Kokain kullanmaya başlayan Nick, Denise tarafından terkedilir.
Harbor Street'ten ayrılan Nick, yarım kalan üniversite öğrenimini tamamlar ve Bronx gibi yerlerde eğitim vermeye başlar. Nick'in de gizli çabasıyla Jonathan'a devlet tarafından bir ev tahsis edilir. Jonathan'ı evinde ziyarete giden Nick, yeni yayınlanan şiir kitabını babasına armağan eder ve onu şiir dinletisine davet eder. Oğluyla gururlanan Jonathan, kendine de paye çıkarmaktan geri kalmaz. Çok övündüğü ve kimseye okutmadığı, kendi deyimiyle klasik bir başyapıt olan romanını okuması için Nick'e verir. Nick, şiir dinletisinin ardından eşi ve kızını Jonathan'la tanıştırır.

Comment / Yorum:

Genelde komedi ağırlıklı filmler çeken Paul Weitz imzası taşıyan Being Flynn, kopuk ve problemli bir baba - oğul ilişkisini komediyi hüzünle harmanlayarak işliyor. Nick Flynn’in kendi hayat hikayesinden kesitler taşıyan “Another Bullshit Night in Suck City” adlı kitabından senaryolaştırılan 2012 yapımı film, tür olarak kara komediye yakın. Film, Amerika genelinde 526.332 dolar hasılat elde etti.
Mark Twain ve J.D. Salinger gibi büyük yazarların adlarının geçtiği senaryo, Jonathan’ın Nick’e yolladığı mektuplarla edebiyat tadı vermeyi başarıyor.
Fiziksel olarak benzediği Nick Flynn’i başarıyla canlandıran Paul Dano ve fırsatını bulduğunda fırtınalar estirmeyi başaran Robert Deniro, performanslarıyla göz kamaştırıyorlar. Julianne Moore, küçük sayılabilecek ama önemli bir rol üstlenmiş. Filmin dikkat çeken bir diğer ismi Denise karakterini canlandıran Olivia Thirlby. Filmde ayrıca Nick Flynn’de ufak bir rol üstlenmiş.
Filmin müzikleri Badly Drawn Boy’a ait. Özellikle Badly Drawn Boy’un Angie Pollock’la birlikte seslendirdiği “Let it Rain” ilgi çekici bir şarkı.
Being Flynn, kara komedi olması hasebiyle herkese kolayca hitap edemeyecek bir film. Bu türe aşina olanların ise beğenisini kazanabilecek bir yapım. Film, oyunculukları, müzikleri ve senaryosuyla vasatı aşmayı başarıyor.

Imdb note : 6.4                             My note : 6.5

On Kadın (1987)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Şerif Gören

Screenplay / Senaryo:

Hüseyin Kuzu

Cast / Kadro :

Türkan Şoray
Erdal Özyağcılar
Bilal İnci
Asuman Arsan
Yavuzer Çetinkaya
Songül Ülkü
Hale Akınlı
Gülsen Tuncer
Bora Ayanoğlu
                                                             Oktay Sözbir
                                                             Selahattin Fırat
                                                             Selma Tarcan
                                                             Turgay Aksoy
                                                             Oktay Korunan
                                                             Murat İlker

Subject / Konu:

Gelin:
Oğlunun karısına göz koyan kayınpeder, sürekli gelinine tecavüz etmektedir. Gelin, bu yüzden kocasına ayrı eve çıkmak istediğini söyler. Babasının eline bakan kocası ise durumu görmezden gelir. Kocası kısır olan gelin, kayınpederinden hamile kalır. Kayınpederi gelininden, çocuğunu düşürmesini ister. Gelin buna razı olmaz ve üstüne gelen kayınpederini öldürür.

Gazeteci:
Füsun, sürekli iyi haberler yakalamasına karşın patronu tarafından baltalanmaktadır. Usulsüzlük yapan işadamı Fuat aleyhinde haber hazırlar. Ancak patronu bu haberi yayınlamaz. Füsun, senelik iznine ayrılır. Sevgilisiyle otele giderler. Resepsiyonist, aynı odada kalamayacaklarını söyler. Ayrı oda tutarlar. Resepsiyonist, aynı odada olduklarını öğrenince polisi arayıp fuhuş yapıldığını iddia eder. Otele gelen polis, Füsun’u muayeneye götürür.

Çingene:
2 çingene parkta otururlar. Karşı banka oturan adam, çingenelerden birinin açılan bacaklarına bakar. Sonra da kadının peşine takılır. Diğer çingeneler, adamın cüzdanını çaktırmadan çalıp kaçarlar.
Çingene, bir eğlenceye gider. Elektrikler kesildiğinde hırsızlık olur. Çingene, hırsız olduğu gerekçesiyle tutuklanır.

Deniz:
Eylemciler, yaptıkları ve yapacakları eylemler üzerine konuşurlar. İmzaları toplamaya gönüllü olan eylemci, çok geçmeden tutuklanır.

Ana – Kız:
Yasemin, erkek arkadaşı Burak’ı annesi Zeynep’le tanıştırmak için eve getirir. Burak, Zeynep’ten çok hoşlanır. Çok geçmeden Zeynep ve Burak birlikte olurlar. Zeynep, Yasemin’in Burak’tan hamile kaldığını öğrenince Burak’ın ikili oynadığını öğrenir ve onunla konuşmaya spor salonuna gider. Ancak Burak, Zeynep’le birlikte olmaya çalışır. Zeynep, eline geçirdiği spor aletiyle Burak’ın başına vurur.

Fahişe:
Hayat kadını, bir sürü telefon konuşması yapar. Telefon konuşmalarında randevularını ayarlar ve kendisini tehdit edenlere diklenir.

İkramiye:
Tahliye olmasına 5 gün kalan anne, kızı Cevriye’nin düğününe gitmek için izin alır. 12 yıldır hapiste olmasına karşın Cevriye tarafından bir kere bile ziyaret edilmemiştir. Çünkü kocasını öldürmüştür ve kayınbiraderi kızıyla görüşmesini men etmiştir. Hediyesini alıp düğüne gittiğinde hırs dolu kayınbiraderi tarafından dövülmeye çalışılır. Ancak oğlu, amcasına mani olur. Kızına hediyesini veren anne, oğluyla birlikte geceyi geçirdikten sonra hapishaneye geri döner.

Feminist:
Tülin, geri kafalı müşterilerden sıkılır. Dostlarıyla ezilen kadınlara dair konuşurlar. Apartmanda kocası tarafından dövülen Havva’yı içeriye alırlar. Akşam polis eve gelir ve Tülin’i Havva’yı alıkoyduğu gerekçesiyle karakola götürürler.

Köylü:
Öfkesi dinmek bilmeyen Mahmut eve gelir. Asiye’ye sürekli kardeşlerinden yakınır. Para bıraktığı Asiye’ye dışarı çıkmamasını söyler. Asiye tam 3 aydır hiç dışarı çıkmamıştır.
Mahmut, bazı eşyalarla ve Gülten isimli bir kadınla çıkagelir. Gülten’in bir süre kendileriyle yaşayacağını söyler. Asiye, Mahmut’un Gülten’le birlikte olması üzerine Mahmut’a kendisini köye göndermesini söyler.
Dayak yiyip eve gelen Mahmut, nefretini kustuktan sonra Gülten’le birlikte olur. Asiye, Mahmut’a kendisini köye göndermesini tekrar söyler. Mahmut ise Gülten’e de kendisine de yeteceğini söyler. Asiye, Mahmut’u bıçaklar.

Comment / Yorum:

On Kadın, yönetmen Şerif Gören için de, 9 ayrı kadını canlandıran Türkan Şoray için de oldukça cesur bir deneme. Bu 9 kadının ortak noktaları, suçlu olmaları. Ama neden suçlu duruma düştükleri irdelenince aslında mağduriyetten dolayı suç işlemek zorunda kaldıkları ya da toplumun onları suçlu olarak yaftalamasından ötürü suçluymuş gibi görüldükleri anlatılmaya çalışılan 9 kadın.
Gelin, Gazeteci, Feminist, İkramiye ve Köylü; derdini iyi anlatan hikayeler. Ana – Kız, içersinde kadın mağduriyeti barındırmakla beraber kadının kadına ihanetini de işleyen ve bu yüzden kadın mağduriyetini yeterli düzeyde yansıtamayan bir hikaye. Fahişe, Çingene ve Deniz ise oldukça yetersiz ve filmi aşağıya çeken hikayeler.
Vasat olarak değerlendirilebilecek senaryo, Hüseyin Kuzu imzası taşıyor. Filmle ilgili en dikkat çekici husus; Türkan Şoray’ın canlandırdığı 9 karakterin seslendirilmesininde farklı sanatçılarca yapılmış olması.
Türkan Şoray için çok şey söylemeye gerek yok. Bir filmde 9 karakteri canlandırmak her yiğidin harcı değil. Yardımcı oyuncular arasında Erdal Özyağcılar ve Bilal İnci haricinde dikkat çeken bir oyunculuk performansı yok.
On Kadın, iyi niyetli ve fakat amacına ulaşamamış bir yapım. Ortaya bir başyapıt çıkartabilecek malzemeler, ne yazık ki verimli kullanılamamış. Yine de değindiği hassas konu ve Türkan Şoray için seyredilebilecek bir film.

Imdb note : 6.2                             My note : 6

To Rome With Love / Roma'ya Sevgilerle (2012)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Woody Allen

Screenplay / Senaryo:

Woody Allen

Cast / Kadro :

Woody Allen
Alec Baldwin
Roberto Benigni
Penelope Cruz
Judy Davis
Jesse Eisenberg
Ellen Page
Alessandra Mastronardi
Alison Pill
                                                               Alessandro Tiberi
                                                               Flavio Parenti
                                                               Fabio Armiliato
                                                               Ornella Muti
                                                               Cecilia Capriotti
                                                               Antonio Albanese
                                                               Lynn Swanson

Subject / Konu:

Yaz tatili için gittiği Roma’da genç bir avukat olan Michelangelo'yla tanışıp aşk yaşayan Hayley, evlenmeye karar verdiği sevgilisini ailesiyle tanıştırmaya karar verir. Hayley’nin annesi Phyllis ve babası Jerry, Roma’ya gelir.
Yeni evli bir çift olan Antonio ve Milly, otel odasına yerleşirler. Önemli bir iş adamı olma yolunda ilerleyen Antonio’nun akrabalarıyla tanışacak olan çift, ardından iş dünyasının önemli simalarının katılacağı bir davete gidecektir. Kuaför bulmak için otelden çıkan ve telefonunu düşüren Milly kaybolur.
Genç mimar Jack, tarihi yerleri gezmek istemediği için sokakta dolaşmayı tercih eden önemli mimarlardan John ile karşılaşır ve kendisini evine davet eder. Kız arkadaşı Sally'nin bütün erkekleri etkileyen Monica isimli aktris arkadaşının evlerine bir süreliğine kalmak için geleceğini öğrenir. Monica’yı havaalanından alırlar. Jack bundan sonra her karar anında John’u yanında kendine tavsiyeler verirken bulur.
Sıradan bir hayatı olan Leopoldo, bir sabah işe gitmek için evden çıktığında medyayı peşinde bulur. Leopoldo, birden bire ünlenir.
Hayley’nin ailesi, Michelangelo’nun ailesiyle tanışmaya gider. Michelangelo’nun babası Giancarlo’nun duşta söylediği şarkı, müzik yönetmenliği yapmış Jerry’nin ilgisini çeker.
Milly, kaldıkları otelin adını da unutunca iyice kaybolur. Antonio ise yanlışlıkla odasına giren hayat kadını Anna’yı akrabalarına karısıymış gibi tanıştırmak zorunda kalır. Birlikte gezintiye çıkarlar.
Meşgul olan Sally, Jack’ten Monica’ya Roma’yı gezdirmesini ister. Jack, Sally’nin tavsiyesiyle Monica’yı bir arkadaşıyla tanıştırır.
Medyanın takibindeki Leopoldo’ya işyerinde yeni bir ofis verilir. İşyerinde herkesin hayran olduğu güzel Serafina’da Leopoldo’nun emrine verilir.
Jerry, sesinden çok etkilendiği Giancarlo'ya ses kaydı yapmayı önermekten vazgeçmez ve sonunda onu ikna etmeyi başarır. Giancarlo, provada başarısız olur. Michelangelo, babasını şarkı söylemeye zorladığı için Jerry’yi suçlar. Jerry, Giancarlo’nun sadece duştayken harika söylediğini farkına varır.
Milly, hayran olduğu aktörlerden Luchino Salta ile tanışır. Luchino, Milly'yi yemeğe davet eder. Yemeğe gittikleri yerde Anna, Antonio ve akrabaları da vardır. Luchino, asıldığı Milly’yi birlikte olabilmek için oteldeki odasına götürür.
Leopoldo’nun her adımı medya tarafından izlenir. O da güzel kadınlarla birlikte olarak şöhretini kullanmaya başlar.
Giancarlo, Jerry’nin fikri sonucu duş kurulan sahnede yıkanırken şarkı söyler ve büyük başarı elde eder.
Antonio gittiği davette çok ünlü kişilele tanışır. Ancak bu ünlü kişilerin çoğu kendini Milly diye tanıtan Anna’nın müşterisidir. Anna kuytu bir yere götürdüğü Antonio ile birlikte olur.
Jack, yakınlaştığı Monica’yla arabada birlikte olur.
Medya, sokakta gördükleri ve ilginç buldukları bir otobüs şoförüyle ilgilenmeye başlar ve Leopoldo’nun peşini bırakır.
Jack, Monica’yla birlikte olabilmek için Sally’den ayrılmaya hazırlanırken; Monica, büyük bütçeli bir filmden teklif alır ve Jack’i bırakıp gitmeye hazırlanır.
Milly, Luchino’yla ilişkiye girip girmemek arasında tereddüte düşer. Ama bu fırsatı kaçırmamaya karar verir. Tam bu sırada ortaya çıkan eli silahlı hırsız, odadaki değerli eşyaları ister. Otel güvenliği, Luchino’nun karısıyla birlikte baskın yapmak için kapıya dayanır. Hırsızın fikriyle Luchino, banyoya saklanır. Milly ve hırsız ise sevgiliymiş gibi yatağa girerler. Durumu idare etmeyi başarıp güvenliği ve Luchino’nun karısını yollamayı başarırlar. Luchino, hırsıza teşekkür eder ve saatiyle yüzüğünü verip gider. Milly ve hırsız sevişirler.
Artık kendisini kimsenin tanımamasına sinirlenen Leopoldo deliye döner.
Sonunda bir araya gelen Milly ve Anthony birlikte olurlar.
Giancarlo sahnelenen oyunda yine duş içersinde sahneye çıkar ve büyük övgüler alır.

Comment / Yorum:

Woody Allen’ı 6 yıl ve 5 film aradan sonra oyunculuk sahasına indiren To Rome with Love, Avrupa’da film çekmeye devam eden Woody Allen’ın İngiltere ve Fransa’nın ardından 3. durağı olan İtalya’da çektiği filmi. Woody Allen, tamamı Roma’da çekilen filmin yönetmenliğini ve senaristliğini de üstlenmiş. Oyuncu kadrosunda Hollywood’un ve İtalyan sinemasanın birbirinden önemli isimlerine yer verilmiş.
Filmin maliyeti yaklaşık 17.000.000 euro. Filmin Amerika genelindeki hasılatı 16.684.352 dolar. Roma’da çekilen filmin İtalya genelindeki hasılatı ise 7.730.880 euro.
Filmde belki de oyuncu kadrosunun kalabalıklığından da kaynaklanan kurgusal problemler var. Bir yerde kesişir diye beklenen hikayeler, birbirlerinden bağımsızca başlayıp bitiyor. Bu da seyirci de ister istemez birbirine yamanmış ayrı filmler izliyormuş hissi yaratıyor. Senaryonun Woody Allen standartlarının altında olduğunu söylemek mümkün.
Aaron Johnson ve Robert Pattinson, oyuncu seçmelerine katıldı. Anna rolü için önce Noomi Rapace düşünülse de rol, Penelope Cruz’a gitti.
Film müzikleri çok iyi seçilmiş. “Volare” ve “Amada mia, amore mio” gibi önemli İtalyan klasiklerinden Verdi’nin “Libiamo ne'lieti calici”sine;Pagliacci operasından Tosca ve Turandot operalarına kadar geniş yelpazede seçimler yapılmış.
Tüm handikaplarına karşın geniş oyuncu kadrosu, muhteşem Roma manzarası ve müzikleri To Rome with Love’ı ortalama seyirci için cazip ve eğlenceli kılıyor.

Imdb note : 6.3                             My note : 5


Deli Kan (1981)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Atıf Yılmaz

Screenplay / Senaryo:

Atıf Yılmaz
Onat Kutlar
Ayşe Şasa

Novel / Kitap:

Zeyyat Selimoğlu (from "Deprem")

Cast / Kadro :

Tarık Akan
Müjde Ar
Kamil Sönmez
Ekrem Dümer
                                                             Ata Saka
                                                             Tevfik Şen

Subject / Konu:

Bir balıkçı teknesi alıp adını da "Mitari’nin Gelini" koymayı hayal eden Sefer, göz koyduğu Zekiye'yi vakit geçirmeden elde etmek ister. Sefer'den hoşlanmasına karşın kendisine kaba davranmasını kabullenemeyen Zekiye, Sefer'e kendisine varmayacağını söyler. Gözünü karartan Sefer, Zekiye'ye zorla sahip olur. Zekiye, Mitari'den kaçar ve kendisinden uzun süre haber alınmaz.
Zekiye'nin İstanbul'da kötü yola düştüğü haberini alan Sefer, soluğu İstanbul'a giden arkadaşı Memiş'in yanında alır. Beyoğlu'nda Zekiye'yi arayan Sefer, bir pavyonda Zekiye'ye çok benzeyen Nurcan isimli bir kadına rastlar. İlk başta Nurcan'ın Zekiye olup olmadığına karar veremez. Pavyonda çıkan bir olaya müdahale edince pavyona fedai olarak işe alınır. Nurcan'ın Zekiye'nin ta kendisi olduğunu anlayınca Zekiye'yi öldürmeye çalışır ama başarılı olamaz. Zekiye, Sefer'i kızdırıp intikamını almak için elinden geleni yapar.
Bir süre sonra aşk baskın çıkar ve Sefer'le Zekiye beraber olmaya başlarlar. Sefer, hayalindeki teknenin siparişini verir. Teknesini tesim alınca Zekiye'yi de alıp Mitari'ye dönecektir. Pavyon sahibinin kendisine verdiği bir işi yaparken eli kana bulanan Sefer, hapse düşer. Pavyon sahibi ve adamları Zekiye'yi de Gaziantep'te bir mekana satarlar. Kaçmayı başaran Zekiye, Sefer'i ziyarete gelip olanları anlatır.
Sefer tahliye olur. Zekiye'yle birlikte Mitari'ye dönmek için biletlerini alırlar. Otobüse binecekleri sabah Sefer, intikamını almak için pavyona gider ve kendisine oyun eden patronun adamlarını bıçaklayarak öldürür. Bıçağını temizlediği sırada bir fedai tarafından bıçaklanan Sefer ölür. Sefer'in ardından pavyona gelen Zekiye, Sefer'in cesediyle karşılaşır.

Comment / Yorum:

Zeyyat Selimoğlu’nun “Deprem” isimli hikayesinden sinemaya uyarlanan Deli Kan, Atıf Yılmaz imzası taşıyor. Bir köylü kızının sevmesine rağmen kendisine istediği gibi muamele etmeyen delikanlıya boyun eğmeyip, İstanbul’a kaçıp kötü yola düşüşünü ve delikanlının kızın ardından gidişini anlatan film, Atıf Yılmaz sinemasının özelliklerini taşımakla beraber yönetmenin önemli filmlerinden biri değil.
Filmi Tarık Akan ile Müjde Ar’ın sırtladığı ve zayıf sayılacak oyuncu kadrosundan neredeyse hiç destek alamadıkları söylenebilir. Filmde rol de alan Kamil Sönmez, filmin belli bölümlerinde şarkıyla anlatım yapıyor. Filmin diğer müzikleri, Yeni Türkü grubunun imzasını taşıyor. Şarkılar arasında en dikkat çekeni “Mitari’nin Gelini”
Filmin temposu düşük. Ancak temponun düşük oluşu, filmin sürükleyiciliğini olumsuz etkilemiyor. Deli Kan, türünün seçkin örneklerinden biri olmasa da; vasatın üzerinde bir film.

Imdb note : 6                               My note : 6.5

Imagine / Hayallerin Ötesinde (2012)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Andrzej Jakimowski

Screenplay / Senaryo:

Andrzej Jakimowski

Cast / Kadro :

Edward Hogg
Alexandra Maria Lara
David Atrakchi
Teresa Madruga
Luis Lucas
Joao Vaz
Melchior Derouet

 

Subject / Konu:

Kendisi de görme engelli oIan Ian, Lizbon'da özel bir klinikte görme engelli çocukların oryantasyonunda eğitmen olarak işe başlar. Ian, geldiği ilk günden itibaren fark yaratmaya başlar. Öğrencileri Ian'ın gördüğünü düşünmeye başlar ve onun kör olup olmadığını öğrenmek için tuzaklar kurmaya başlarlar. Ian, sıradışı ancak başarılı metodlarıyla öğrencileriyle arasında güçlü bir bağ kurmayı başarır.
Klinikte kalmasına karşın insanlarla fazla diyalog kurmayan Ewa, Ian'ın ilgisini çeker. Ewa'ya yaklaşabilmek için genç kadının kuşlara olan ilgisinden yararlanır. Ewa, Ian'la yakınlaşmaya başlar ve o da onun metodlarından etkilenir.
Ağzından çıkardığı sesle, parmak şıklatmayla ve sesleri dikkatlice dinleyerek yön bulmayı bilen Ian, öğrencilerine de yöntemlerini aşılamaya başlar. Ian'ın yöntemleri ve baston kullanmaması klinikçe tehlikeli bulunur. Ian, uyarı alır.
Ian, kendilerine dışarda da bir dünya olduğunu gösterince başta Ewa olmak üzere kliniktekiler, dışarsını keşfetmek isterirler. Ian, bastonsuz dışarıya çıkmak isteyen Ewa'yı dışarı çıkarır. Ian'ın kendinden emin tavırlarından dolayı kör olduğunun insanlarca anlaşılmaması, Ewa'yı cezbeder.
Ian'ın anlattığı ve fakat gören insanlarca yalanlanan sahil ve sahile demirli büyük gemi, Ian'ın adını yalancıya çıkar. Ian, öğrencisini alıp onu söylediği sahile götürür ve geminin yerini tarif eder. Polis tarafından bulunup kliniğe götürülürler. Ian, kendi yöntemiyle avludaki motorsikleti bulmaya çalışırken kuyuya düşer. Ian'a artık klinikte çalışamayacağı açıklanır. Bavulunu toparlayan Ian, klinikten ayrılır. Ewa, Ian'ın peşinden gider ve onu bulmaya çalışır. Bulma umudunu kaybettiğinde daha önce gittikleri kafeye gider. Ian'da kafede oturmaktadır ve Ian'ın tarif ettiği büyük gemi, onun varlığını inkar edenlerin gözlerinin önünden geçip gitmektedir.

Comment / Yorum:

Çekimleri Lizbon’da gerçekleştirilen 2012 yapımı Imagine, bazı kaynaklarda Blind Watching ismiyle de anılmakta. Filmin senaryosu, filmin yönetmenliğini de üstlenen Andrzej Jakimowski imzası taşıyor. Yönetmenin eşi Ewa’ya adadığı filmin ana karakterlerinden birinin adının da Ewa olması, dikkat çekici bir detay.
Film, özel bir klinikteki görme engelli çocukların sıradışı bir eğitmen olan Ian, tarafından cesaretlendirilmelerini ve kliniğin duvarlarının ardında koskoca bir dünya olduğunu keşfedişlerini anlatmakta. Andrzej Jakimowski’nin hassas ve karikatürize olmaya çok açık bir konuyu naifçe işleyerek ortaya bir başyapıt çıkardığı su götürmez bir gerçek.
Kuvvetle ihtimal filmin oyuncu kadrosunda gerçekten görme engelli olan oyuncular var. Filmin başrollerini üstlenen Edward Hogg ve Alexandra Maria Lara, oldukça doğal ve inandırıcılar.
2012 Uluslararası Varşova Film Festivali’nde “İzleyici Ödülü” ve “En iyi yönetmen” ödüllerini kazanan film, 32. İstanbul Film Festivali kapsamında Türkiye’de de gösterildi. Adından uzun süre söz ettireceğe benzeyen Imagine, gerçek sinemaseverlerin kesinlikle kaçırmaması gereken bir yapım.

Imdb note : 7.7                             My note : 8.5

Hasan Almaz Basan Alır (1975)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Aram Gülyüz

Screenplay / Senaryo:

Erdoğan Tünaş

Cast / Kadro :

Salih Güney
Feri Cansel
Mete İnselel
Ali Şen
Renan Fosforoğlu
Tuncay Özinel
Aynur Akarsu
Burçin Doğru

Subject / Konu:

Hasan, doğduğu ilk andan itibaren çapkınlık peşinden koşar. Babası Rüknettin'i işleri yürütüyormuş gibi kandıran Hasan, tüm vaktini kadınlarla birlikte olmak için harcamaktadır. Rüknettin, Hasan'ın ne işler çevirdiğini öğrenir ve Hasan'ı, arkadaşı İbrahim'in kızı Ebru'yla evlendirmeye karar verir. Henüz 18 yaşında olan ve tıp okuyan Ebru, evlenmeye niyetli değildir. Bu yüzden Hasan'la tanışmak için gideceği randevuya erkek delisi Jale'yi gönderir. Hasan'da randevuya homoseksüelmiş gibi davranmasını tembihlediği arkadaşı Osman'ı gönderir. Rüknettin, Hasan'ın evlilikten kaçmak için numara çevirdiğini öğrenir.
Hasan, geçirdiği kaza sonucu cinsel organından rahatsızlanır. Tedavisi için 2 milyona mal olacak bir pil gerekir. Rüknettin, oğlunun düzelmesi için pili alır. Pil takılan Hasan, eski sağlığına kavuşur.
Hasan, aşık olduğu ama babasının evlendirilmek istediği kişi olduğunu bilmediği Ebru'yla evlenmek ister. Hasan'ın kimliğine bürünen Osman, Ebru'nun kimliğine bürünen Jale'ye tam bir erkek olduğunu ispat eder.
Daha önce birlikte olduğu ve kendisini unutamayan kadınlar tarafından kaçırılan Hasan'ın pili kendisinden istifade eden kadınlar tarafından tüketilir.
Osman'dan hamile kalan Jale, evliliğe yanaşmayan Osman'ı yola getirmek için Rüknettin'e mektup yazar. Rüknettin, Ebru'nun babası İbrahim'e kızının hamile olduğunu ve bir an önce nikah kıymaları gerektiğini bildirir. Namusunu temizlemek isteyen İbrahim, Hasan'ı öldürmek için peşine düşer. Jale, durumu Osman'a bildirir ve aslında Ebru olmadığını itiraf eder. Osman'da Hasan olmadığını açıklar. Osman ve Jale durumu Hasan ve Ebru'ya açıklarlar. Ebru, odasına gittiği Hasan'ı iyileştirmeye çabalar. O sırada çocuklarını evlendirmek için gelen İbrahim ve Rüknettin, depremle sarsılırlar...

Comment / Yorum:

1974’e kadar genellikle komedi ağırlıklı filmler çeken yönetmen Aram Gülyüz, Türk sinemasında seks furyasının başlamasıyla erotik ve erotik – komedi türündeki filmlere yönelir. 1975 yılı içersinde toplam 11 film çeken yönetmen, 1980’e kadar ağırlıklı olarak bu türde filmler çeker. İşte Hasan Almaz Basan Alır’da bu dönemin ürünlerinden biri. Türk sinemasında seks furyasının ilk filmlerinden biri olan film, erotik – komedi olarak nitelendirilebilir.
Filmin kadrosunda Feri Cansel ve Mete İnselel gibi bu furyanın tanınan isimleri var. Ayrıca Yeşilçam dramalarında izlemeye alışkın olduğumuz Salih Güney ve Ali Şen’de filmin ağır topları arasında.
Senaryo oldukça zayıf. Süreklilikte de problemler var. Görüntü kalitesi oldukça kötü.
Hasan Almaz Basan Alır, furyanın başlangıç filmlerinden biri olması nedeniyle bu furyanın sonraki dönemde çekilecek filmleri kadar cüretkar bulunmayabilir. Ancak türün müdavimlerine hitap edebilecek zayıf bir film.

Imdb note : 3.3                             My note : 2

Caught in the Web / Sou Suo / İftira Ağı (2012)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Kaige Chen

Screenplay / Senaryo:

Kaige Chen
Tang Da - Nian

Cast / Kadro :

Yuanyuan Gao
Mark Chao
Chen Yao
Xueqi Wang
Luodan Wang
Hong Chen
Ran Chen
Yi Zhang
                                                             Bao - Hua Chang
                                                             David Peck
                                                             Suo - Ni
                                                             Qing Yang
                                                             Ningyu Zhao

Subject / Konu:

Bir şirkette sekreterlik yapan Ye, rutin sağlık taraması için gittiği hastahanede ileri derecede lenf kanseri olduğunu öğrenir. Ye'nin hayatı yıkılır. Doktor, Ye'ye derhal hastahaneye yatması gerektiğini söyler. Otobüse binen Ye, yolcuların uyarısına rağmen ayakta durmakta zorluk çeken yaşlı adama yer vermez. Yolculardan bazıları ısrar edince de yaşlı adama kucağına oturabileceğini söyler. Ye'nin tavrı yolcuların tepkisini çeker. Stajyer gazeteci olan Jiaqui, tüm yaşananları cep telefonu kamerasıyla çeker. Olay anında fotoğrafçı kuzeni Shoucheng'te yanındadır. Jiaqui, görüntüleri hem beraber yaşayıp hemde beraber çalıştığı Shoucheng'in haberci sevgilisi Chen Ruoxi'ye verir. Ruoxi, görüntüleri ana haber bülteninde yayınlatır. Olay, inanılmaz yankı uyandırır ve büyük ilgi çeker.
Ye, patronu Shen Liushu'dan nedenini açıklamadığı önemli bir durum için 1.000.000 yen ister. Kendini tutamayıp gözyaşlarına boğulan Ye, patronuna sarıldığı sırada içeriye patronun karısı Mo Xiaoyu girer. Mo, Ye ile kocasının ilişkisi olduğunu düşünür ve Ye'nin olayı açıklamasına izin vermeden gider. Ye, 1 haftalık izin alır. Patronu, Ye'ye istediği parayı verir.
Mo, kimliğini belirtmeden haber bültenine bağlanıp Ye'nin Shen Liushu'nun metresi olduğunu söyler. Ye, internette bir fenomene dönüşür. Bütün hayatı irdelenmeye başlar. Jiaqui, Ye ile röportaj yapar. Ye, yaşlı adama tavrından dolayı üzgün olduğunu söyler. Ruoxi çağırdığı için gitmek zorunda kalan Jiaqui, Shoucheng'le Ye'yi başbaşa bırakır. Acilen paraya ihtiyacı olan Shoucheng, Ye'den ilginç bir iş teklifi alır. 1 hafta boyunca kendisine söylenenleri yapması ve herşeyin gizli kalması karşılığı 50.000 yen kazanacak olan Shoucheng, Ye'nin teklifini kabul eder.
Perişan haldeki Ye, önce evinden ayrılır. Ye'nin bitik halini gören Shoucheng, hastalığını bilmediği Ye'ye toparlanması gerektiğini söyler. Ye, bir araba kiralar. Arabayı süratli şekilde kullanır. Bungee Jumping yapar. Shoucheng, bu süreçte hep Ye'nin yanındadır.
Ye hakkındaki haberler çirkinleşerek devam eder. Ruoxi, çıkarlarıyla çatıştığı için Ye'nin pişmanlığını belirttiği röportajı yayınlamaz. Mo ve Ruoxi görüşmeye başlar. Shen Liushu'da boş durmaz ve medyada karşı hamle başlatıp kendisiyle ilgili yapılan haberlerin yalan olduğunu göstermeye çalışır.
Ye ve Shoucheng'in birlikte fotoğrafları çekilir ve sevgililermiş gibi haberleri çıkar. Ruoxi, Shoucheng'in 1 haftada 50.000 yen kazanacağı gizemli işin Ye ile birlikte olmak olduğunu öğrenir ve Ye'nin kendinden intikam almaya çalıştığını sanar.
Hesabına yatırılan para, Ruoxi'yi rüşvet almış gibi gösterince Ruoxi işinden olur.
Ye, Shoucheng'in kendisiyle geçireceği son günde gün doğumunu izlemek ister. Shoucheng is Ruoxi'nin yanlış anladığı şeyleri açıklamak için gitmek zorunda olduğunu söyler. Tartışırlar. Ye, hastalığını Shoucheng'e açıklar. Shoucheng, gitmekten vazgeçer. Soucheng, sabah olduğunda Ye'yi hastahaneye gitmeye ikna eder. Birlikte hastahaneye giderler. Ancak Ye, arka kapıdan kaçıp gider.
Ye'nin 40 metreden atlayarak intihar ettiği ve ölmeden önce bir mektup bıraktığı öğrenilince; Ye'yi zor duruma düşüren Ruoxi ve Mo vicdan azabı yaşarlar. Kocasıyla uzun süredir arası kötü olan Mo, evi terkeder. Ruoxi'de Ye'nin pişmanlığını belirttiği röportajı yayınlamak ister. Shoucheng, Ye'ye aşık olduğunu onu kaybedince anladığını söylediği Ruoxi'yle ayrılır...

Comment / Yorum:

Kaige Chen imzasını taşıyan 2012 yapımı Caught in the Web, Çin’de yaklaşık 6 milyon seyirciye ulaşmayı başardı. Filmin ilk uluslararası gösterimi Toronto’da yapıldı. 85. Akademi Ödülleri’ne Çin’in “En iyi yabancı dilde film” Oscar adayı olarak gitti.
Caught in the Web, yalanın ve iftiranın bir çığ gibi büyüyebildiği ve insanların hayatlarını karartabildiği sanal dünya üzerine çekilmiş; zaman zaman hüzünlü, zaman zaman komik olmayı başarabilen çarpıcı bir film. Filmin bu başarısında oyunculukların etkisi tartışılmaz.
Abartıya kaçan bölümlerine karşın komedi – hüzün dozajının gayet iyi ayarlandığı senaryo, vasatın üzerinde. Sanal dünyanın günümüzün en büyük silahı olduğu gerçeği, akılda kalır şekilde işlenmiş.
Caught in the Web, her geçen gün biraz daha tehlikeli hale gelen modern dünyaya biraz gerçekçi biraz da abartıya kaçarak ayna tutan oldukça keyifli bir film. Çin sinemasının son dönemdeki başarılı örneklerinden biri.

Imdb note : 6.4                             My note : 6.5

Bombacı (1988)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Cüneyt Arkın

Screenplay / Senaryo:

Cüneyt Arkın

Cast / Kadro :

Cüneyt Arkın
Yıldırım Gencer
Erol Taş
Müge Utkan
Ayten Erman
Turgut Özatay
Işık Aras
Yadigar Ejder
Selahattin Fırat
                                                             Renan Fosoforoğlu
                                                             Filiz Küçüktepe
                                                             Zeki Sezer
                                                             Mesut Sürmeli
                                                             Osman Betin
                                                             Ahmet Açan
                                                             Aydın Haberdar
                                                             Yılmaz Kurt
                                                             Kadir Kök
                                                             Çetin Başaran
                                                             Sıdıka Duruer
                                                             İhsan Özenç
                                                             Mehmet Uğur

Subject / Konu:

Dolunay'ın düzenlediği partide Memduh, şayet ülkeyi terketmezse aleyhindeki haberi yapıp kendisini ipe göndereceğini söyleyen gazeteci İhsan'ı döverek öldürür. Olaya şahit olan Ahmet ve Emel'in de peşine düşer. Genç kız kaçmayı başarır. Ancak Ahmet yakalanır.
Ahmet öldürülür ve cesedi Emel'in evine bırakır. Polis, katil olduğunu düşündüğü Emel'in peşine düşer.
Emel, kendisine yardımcı olması için hafiyelik yapan Gırgır Ali'den yardım ister.
İhsan'ın evinin mühürlendiği haberini alan Gırgır Ali, araştırmasına başlar ve işin büyük yerlere dayandığını görür. Emel'e tek çaresinin yurdu terk etmek olduğunu söyler. Emel bunu kabul etmez ve gider. Ali, Emel'in kaçırıldığını görür ve peşinden gider. Ali, Emel'in cesedini bulunca bu işi çözeceğine yemin eder.
Kıvırcık Erol ve adamları Gırgır Ali'nin peşine düşer.
Memduh, İhsan'daki kendisini ipe gönderecek bilgileri aramaktadır. Ali, Memduh'a bilgilerin kendisinde olduğunu ve bu bilgileri parayla satabileceğini söyler. Memduh, aramadan gömdükleri İhsan'ın gömüldüğü yerden çıkarılıp aranmasını ister. Ali, peşlerinden gider. Memduh'un silahlı adamları, Ali'yi yakalar. Tam bu sırada Ali'nin haber verdiği ve aslında polis olan Erol çıkagelir. Memduh ve adamlarını tutuklar.

Comment / Yorum:

Cüneyt Arkın’ın senaryosunu yazıp, yönetip aynı zamanda başrolünü üstlendiği 1988 yapımı Bombacı, birkaç önemli isim haricinde vasatın altında bir oyuncu kadrosuna sahip. Film, Cüneyt Arkın üzerine kurulu. Yıldırım Gencer, Ayten Erman ve Erol Taş filmin diğer göze çarpan isimleri.
Senaryo oldukça kötü. Cüneyt Arkın’ın bu filmde 1977 yılında çekilen “İstasyon” filmiyle doğan ve sonra birkaç filmi daha çevrilen Gırgır Ali karakterinin mirasını pekte iyi kullanamadığı söylenebilir. Polisiye komedi türündeki film, nereden bakılırsa bakılsın başarısız bir film.

Imdb note : 4.9                             My note : 2

Viewing all 357 articles
Browse latest View live