Quantcast
Channel: Sinemaya Dair
Viewing all 357 articles
Browse latest View live

7 Cajas / 7 Boxes (2012)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Juan Carlos Maneglia
Tana Schembori

Screenplay / Senaryo:

Juan Carlos Maneglia
Tito Chamorro
Tana Schembori

Cast / Kadro :

Celso Franco
Lali Gonzalez
Nelly Davalos
Roberto Cardozo
Jin Hyuk Johnny Kim
Paletita
                                                            Manu Portillo
                                                            Mario Tonanez
                                                            Katia Garcia
                                                            Luis Gutierrez
                                                            Nico Garcia
                                                            Liliana Alvarez
                                                            Atil Closs
                                                            Junior Rodriguez
                                                            Stephen Jang
                                                            Alicia Guerra
                                                            Beto Ayala
                                                            Ever Enciso
                                                            Arturo Arellano
                                                            Fernando Fleitas
                                                            Pedro Armoa
                                                            Liz Mendez
                                                            Lorena Vera
                                                            Fiorella Migliore
                                                            Denise Zoeller

Subject / Konu:

Hamallık yapan genç Victor, ablası Tamara'da Leti'nin satmak istediği kameralı cep telefonunu görür. Kamera kaydından çok etkilenen Victor, ünlü olma hayallerine kapılır. Ancak Victor'un kendisine hayaller kurduran cep telefonunu alacak parası yoktur. Victor, cep telefonlarına bakmak için mağazaya gittiğinde Gus'tan kazançlı bir iş teklifi alır ve soluğu Gus'ın yanında alır. Sıkı bir polis denetlemesi yapılacağı haberi geldiği için Gus, patronunun emriyle 7 tane kasayı kasap dükkandan çıkartacaktır. Hamal geciktiği için Gus, işi Victor'a verir. Gus, ortadan ikiye yırttığı 100 doların yarısını Victor'a verir ve kendisine 7 tane kasayı emanet eder. Victor'a bir cep telefonu veren Gus, Victor'a kasaları alıp uzaklaşmasını ve kendisini aradığında kasaları geri getirmesini söyler. Victor, 100 doların diğer yarısını kasaları geri getirdiğinde alacaktır.
Victor kasaları alıp gittikten sonra gelen hamal, çocuğuna ilaç alabilmek için eczaneye gittiğini, ancak parası olmadığı için ilaç alamadığını ve bu yüzden geciktiğini Gus'a açıklar. Ancak Gus, hamalın söylediklerini önemsemez ve ona işi kaybettiğini söyler. Hamal, malları bulup işi geri alabilmek için kasaların peşine düşer. Victor'u arar ve malları kendisine teslim etmesini söyler. Ancak Victor, sadece Gus'ın söyleyeceklerini yapacağını söyler ve telefonu kapatır.
Victor, çarşıdan kasalarla geçerken Liz'e rastlar. Victor'la Liz zaman zaman atışsa da; Liz, Victor'ın peşind
en ayrılmaz. Hamal, kasaların izini sürmeye devam eder. Kasalardan biri çalınır. Victor, hırsızın peşine düşse de kasayı bulamaz.
2 ortak, fidye için kaçırdıkları diğer ortaklarının karısını öldürmek zorunda kalır. Büyük bir yanlış anlaşılma sonucu; ellerindeki fidye parasını 7'ye bölmesi gereken ortak, öldürdükleri kadını 7'ye böler. Victor'un taşıdığı kasalarda da 7'ye bölünmüş kadının parçaları vardır.
Hamal, Victor'un taşıdığı kasalarda fidye parasının olduğunu zannedince bir çeteyle anlaşır ve ne pahasına olursa olsun kasaları elde etmeye karar verir.
Leti, doğum için hastahaneye kaldırılır. Tamara, maddi açıdan sorun yaşayan Leti'nin erkek arkadaşı Gus'ı bulmak için Jim'le gittiği köhne mekanda cinayet işlendiğini görür. Mekandan çıktığında polisler tarafndan merkeze götürülürler.
Hamal ve çetesi, Victor ve Liz'i kovalar. Uzun kovalamaca sürecinde Victor ve Liz yakınlaşırlar. Ortaklar fidye parasının paylaşımı için buluşurlar. Victor, buluşma yerini öğrenir. Parasını alabilmek için habersizce buluşma mekanına gider. Victor'ı takip eden polisler, Tamara ve Jim, hamal ve çetesi de mekana gelir. Çatışma çıkar ve bir polis memuru ölür. Hamal, Victor'ı yakalar ve çevresini saran polislere şayet parayı almazsa Victor'ı öldüreceğini söyler. Ortaklarından biri öldürülen, diğerini de kendisi öldüren Luis, paraları alıp kaçar. Polis memuru tarafından başından vurulan hamal, sıkıca boynuna sarıldığı Victor'la birlikte yere düşer. Victor, başını sertçe kaldırıma vurur.
Cenazeler sırayla kaldırılır. Bir hastahane odasında kendine gelen Victor, yanıbaşında uyumuş Liz'i bulur. Doğrulup ayağa kalkar. Televizyona doğru gider. Haberler yayınlanmaktadır. Jim tarafından kameraya çekilmiş olay anı haberlerde gösterilir. Bu haber sayesinde tüm Paraguay genelinde seyredildiğini farkına varan Victor, oldukça keyiflenir.


Comment / Yorum:

7 Cajas / 7 Boxes, 2002 yılında “Horno Ardiente” isimli kısa filmi, 2004 yılında "Candida" isimli sinema filmini ve 2006 yılında “La Chuchi” isimli televizyon dizisini yöneten Juan Carlos Maneglia ve Tana Schembori'nin birlikte yönetmenliklerini üstlendikleri 4. proje.
Güney Amerika filmlerinde sıkça görmeye alışkın olduğumuz aksiyon, suç ve gerilim harmanlaması; 2012, Paraguay yapımı 7 Cajas'ta da hissedilir düzeyde mevcut. Bunlara ilaveten filmin mizah yönünün de kuvvetli olduğunu belirtmek gerek. Filmin yüksek temposu ve akıcı senaryosu, filmin sürükleyiciliğinin bir an olsun düşmemesinin ana nedenleri.
7 Cajas, filmin başrol oyuncuları Celso Franco ve Lali Gonzalez'in ilk oyunculuk deneyimleri. 2 genç isim, doğal ve abartıdan uzak oyunculuklarıyla göz dolduruyor.
32. İstanbul Film Festivali, "Dünya Festivallerinden" bölümünde ülkemizde de gösterilen film, eleştirmenler ve seyircilerce 2008 yapımı "Slumdog Millionaire / Milyoner" filmine benzetildi. Film, kullanılan mekanlar ve aksiyon dozajı itibariyle Slumdog Millionaire'le benzerlikler taşısa da; anafikir itibariyle kameraların her geçen gün biraz daha hayatlarımızın içine girişine ve günümüz dünyasında meşhur olmanın ana unusuru oluşuna değiniyor. Victor'la başlayan, Liz ve polis memuruyla devam eden kamera ilgisi; nihayet filmin finalinde meyvelerini veriyor. Filmin bu yönüyle başarılı bir durum tespiti yaptığı söylenebilir.
El arabasıyla kovalamaca sahneleri, 3 farklı mekanda (Santa Domingo Otoparkı, AAA rampası "Touring Club" ve belediyeye ait Plaza de la Democracia'da) çekildi. Kovalamaca sahneleri çekilirken birkaç kaza yaşandı. Kasapta çekilen sahneler, et kokusundan ötürü oldukça zorlu geçti.
Uluslararası San Sebastian Film Festivali'nde "Gençlik Jürisi Ödülü", Miami Film Festivali'nde "Seyirci Ödülü" ve Uluslararası Palm Springs Film Festivali'nde "Özel Jüri Mansiyonu" kazanan filmin ayrıca katıldığı festivallerde ödülle sonuçlanmayan 4 adaylığı var.
Filmin bir çok türden beslenmiş olması, seyirci yelpazesinin geniş olabileceğine dair bir işaret olabilir. Filmde birkaç şiddet sahnesi haricinde seyirciyi rahatsız edebilecek bir sahne yok. 7 Cajas, elbette bir "Cidade de Deus / Tanrı Kent" ya da “Ultima Prada 174 / Son Durak 174” değil. Ancak kesinlikle son yılların akılda kalan Güney Amerika yapımı filmlerinden biri.

Imdb note : 7.9                             My note : 7.5


Soysuzlar (1975)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Natuk Baytan

Screenplay / Senaryo:
Natuk Baytan

Cast / Kadro :

Cüneyt Arkın
Tanju Gürsu
Elif Pektaş
Turgut Özatay
Osman Ayanak
Korhan Abay
Süheyl Eğriboz
Ekrem Dümer
Aynur Aydan
                                                                 Gülten Kaya
                                                                 İhsan Gedik
                                                                 İbrahim Kurt

Subject / Konu:

Kardeşi Kemal'in kirli işlerle uğraşan adamlarla gideceğini öğrenen Murat, Kemal'i engellemeye çalışsa da gidişine mani olamaz. Oyuna getirilen Kemal, vurulur. Ağır yaralı halde abisinin evine gelen Kemal, çaldığı paraları abisine verir. Abisinden af dileyen Kemal, "kule" der ve sözlerini tamamlayamadan ölür. Soygun paralarının bir kısmı evinde bulunan Murat, soygun suçuna ortaklıktan 10 yıl hapis cezasına çarptırılır.
Murat'ın karısını ve kızını tartaklayıp fotoğraflarını çeken Kemal'in katilleri, Murat'a soygun parasının yerini söylemesi için baskı yaparlar. Çaresiz durumdaki Murat, hapisten kaçmaya karar verir. Yakın arkadaş olduğu Eşref ve yıllardır kaçma planları kuran Osman Baba'yla birlikte kaçış için harekete geçerler. Bir idam mahkumu asılacağı sırada kaçmayı başarırlar. Osman Baba, gizlenmek için Benli Asiye'nin evine gitmeyi teklif eder. Murat, kendi yoluna gideceğini söyleyip arkadaşlarından ayrılır. Eşref, Murat'ın peşinden gelir ve kendisini yalnız bırakmayacağını söyler. Silah temin eden Murat, karısını ve kızını bulmak için düşmanlarının üzerine gider.
Karısını ve kızını elinde tutanlardan biri olan Recep'i yakalayan Murat, ailesinin tutulduğu köşke gider. Recep'in konuştuğunu anlayan ortakları, köşkü boşaltıp Recep'i öldürürler. Murat, Kemal'in ölürken bahsettiği kulenin çocukluklarında oynadıkları bir yer olduğunu farkına varır. Gidip paraları alır. Ailesini kurtarabilmek için düşmanlarına parayı teslim eden Murat, vurulur. Ailesinin öldürüldüğünü gören Murat, düşmanlarının peşine takılır. Eşref'in aslında soygunu yapan çetenin başında olduğu ortaya çıkar. Kovalamacanın sonunda Eşref'i yakalayan Murat, kurşun yağmuruna tuttuğu Eşref'i öldürür

Comment / Yorum:

Kemal’in ağabeyi Murat’ı dinlemeyerek yanlış yollara saparak öldürülmesi, Murat’ın Kemal yüzünden haksız yere hapse düşüşü ve ailesini kurtarabilmek için hapisten kaçmaya kalkışmasını konu alan 1975 yapımı Soysuzlar, Natuk Baytan’ın senaryosunu yazıp yönettiği bir yapım.
Filmin hikayesi hiçte fena olmasa da; belli bir noktadan sonra Cüneyt Arkın’ın kahramanlık gösterisi haline gelen vasat senaryo, filmi aşağıya çekiyor. Cüneyt Arkın’ın sırtlamaya çalıştığı filmde Tanju Gürsu ve Osman Alyanak’ın performansları da yabana atılmayacak cinsten.
Soysuzlar, iyi sayılabilecek bir başlangıç yapan, ancak devamında sıradanlaşan ve Cüneyt Arkın’ın filmografisinde sıkça görmeye alışkın olduğumuz bir adamın onlarca adamla kavgasına dönen türden bir film.

Imdb note : - (Filmin imdb'de kaydı yok)                   My note : 4

Hitchcock (2012)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Sacha Gervasi

Screenplay / Senaryo:

John J. Mclaughlin

Novel / Kitap:

Stephen Rebello (from "Alfred Hitchcock and The Making of Psycho")

Cast / Kadro :

Anthony Hopkins
Helen Mirren
Scarlett Johansson
Toni Collette
                                                             Danny Huston
                                                             Jessica Biel
                                                             Michael Stuhlbarg
                                                             James D’arcy
                                                             Michael Wincott
                                                             Kurtwood Smith
                                                             Richard Portnow
                                                             Ralph Macchio
                                                             Kai Lennox
                                                             Tara Summers
                                                             Wallace Langham
                                                             Paul Schackman
                                                             Currie Graham
                                                             Spencer Garrett
                                                             Terry Rhoads
                                                             Tom Virtue

Subject / Konu:

"North by Northwest / Gizli Teşkilat" filmini çeken ve mesleğinin zirvesinde gösterilen 60 yaşındaki yönetmen Alfred Hitchcock'a filmin galasının çıkışında ne zaman sinemayı bırakacağı sorulur.
Hitchcock, başkalarının önerdiği yeni projeler yerine kendi arzu ettiği hikayeyi filme çekmek istemektedir. Enteresan bir korku romanı olan "Psycho / Sapık"ı sinemaya uyarlamaya karar verir. İlk iş olarak piyasadaki bütün Psycho romanlarını toplatır. Çünkü yeni filminin finalinin bilinmesini istememektedir.
Film için 800.000 dolar bütçe gerekir. Film şirketi, Hitchcock'un türünün dışında bir iş yapmasına soğuk bakar. Hitchcock ise risk almaya ve flmin bütçesini kendi karşılamaya karar verir. Evini ipotek ettirir. Sansür kurulu da çekilecek bazı sahnelerden dolayı Hitchcock'a zorluk çıkartır. Filmin ana karakteri olan Norman Bates'i oynaması için Anthony Perkins'le anlaşılır. Diğer önemli roller içinde Janet Leigh ve Hitchcock'la sözleşmesi olduğu için çalışmak zorunda olan Vera Miles seçilir. Filmin senaryosunu Hitchcock’un eşi Alma, kaleme alır.
Hitchcock’un kitabını filme çekmeyi reddettiği Whitfield Cook’un Alma’yla yakınlığı Hitchcock’u rahatsız eder. Araları giderek bozulmaya başlar. Hitchcock’un hastalanması ve film çekimlerinin aksaması aralarındaki gerilimi daha da yükseltir.
Tamamlanan film yapımcılar tarafından beğenilmez. Uzlaşmaya çalışan Alma’yla Hitchcock, filmi elden geçirmeye karar verirler. Elden geçirilen ve müzik eklenen film, zor da olsa sansür kurulunun onayını almayı başarır.
Film stüdyosu, filmin sadece 2 sinemada vizyona sokulacağını ve gala yapılmayacağını açıklar. Hitchcock bunun üzerine farklı bir reklam stratejisi güder ve seyirciyi derinden etkileme yoluna gider. Filmin ilk gösterimi yapılır. Seyircinin filme reaksiyonu olağanüstü düzeydedir.
Alfred Hitchcock, Psycho’dan sonra 6 film daha çekse de Psycho’nun başarısına ulaşamaz. Hiç Oscar kazanamaz ancak “Yaşam Boyu Onur Ödülü” ile ödüllendirilir. Ödülü alırken Alma’ya adar.

Comment / Yorum:

Stephen Rebello’nun “Alfred Hitchcock and The Making of  Psycho” adlı kitabından sinemaya uyarlanan 2012 yapımı Hitchcock, biyografik bir yapım olsa da Alfred Hitchcock’u layıkıyla beyaz perdeye yansıtamayan bir film. Usta yönetmenin dehası, silikçe işlendiği gibi Alma karakteri de oldukça abartılmış. Hitchcock’un tüm başarısını Alma’ya bağlamak, usta yönetmenin dehasının 2. plana atılmasına neden olmuş.
Film 36 günde çekildi. Amerika genelinde yaklaşık 6.000.000 dolar hasılat elde edebildi.
Projeye başlarken Alfred Hitchcock’u oynaması için Oliver Platt, Richard Griffiths, Alfred Molina, Paul Giamatti, Philip Seymour Hoffman, Bill Murray ve Johnny Depp’in adları geçse de; rol gençliğinde usta yönetmenle tanışma fırsatı bulan Anthony Hopkins’e gitti.
Janet Leigh ve Vera Miles rolleri için Reese Witherspoon, Gwyneth Paltrow, Evan Rachel Wood, Abbie Cornish, January Jones, Chloe Sevigny, Kate Mara, Brit Marling, Ashley Greene, Emilie de Ravin, Camilla Belle, Natalie Dormer, Diana Agron, Mary Elizabet Winstead ve Sarah Gadon gibi isimlerin adları geçse de roller Scarlett Johansson ve Jessica Biel’e gitti.
Anthony Perkins rolü için düşünülen ve oyuncu seçmelerine katılan isimler arasında Ben Barnes, Jack Huston, Jackson Rathbone, Tom Felton, Ryan Merriman, Aaron Johnson gibi isimler yer aldı. Broadway’de sahnelenen “Death of Salesman / Satıcının Ölümü” adlı oyunda rol alan  Andrew Garfield, oyunun takvimi, filmin çekimleriyle çakıştığından dolayı rolü oynayamadı. Rol de James D’arcy’ye gitti.
Lew Wasserman rolü için düşünülen ve oyuncu seçmelerine katılan isimler arasında Tony Goldwyn, Tony Shaloub, Steve Guttenberg, Brad Garrett, Mark Strong ve Rob Riggle yer aldı. Rol Micheal Stuhlbarg’a gitti.
Katıldığı festivallerde toplam 2 ödül ve 14 adaylık kazanan filmin en önemli adaylıkarı “En iyi makyaj ve saç tasarımı” dalındaki Oscar adaylığı ve  Helen Mirren’ın aday gösterildiği  “Drama dalında en iyi kadın oyuncu” Altın Küre ödülü oldu.
Filmde “Alfred Hitchcock Presents / Alfred Hitchcock Sunar” ve “Psycho / Sapık”nun orijinal müzikleri kullanıldı.
Filmin sonunda Alfred Hitchcock’un koluna konan kargayla, ustanın bir sonraki projesi olan “The Birds / Kuşlar” filmine gönderme yapılmış.
Hitchcock, usta yönetmenin “Psycho / Sapık” filmini yaptığı dönemi içeren biyografik bir yapım. Bu nedenle filmin hikayesinde Hitchcok’la birlikte Anthony Perkins, Janet Leigh ve Vera Miles gibi önemli Hollywood yıldızlarını da izliyoruz.
Hitchcock, olumsuz yönleri olmasına karşın seyri keyifli bir yapım. Filmin Alfred Hitchcock severler için ayrı bir önem arz ettiğinin altını da çizmek gerek.

Imdb note : 6                               My note : 6.9

Kalleş (1974)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Orhan Elmas

Screenplay / Senaryo:

Orhan Elmas

Cast / Kadro :

Fatma Girik
Tamer Yiğit
Eşref Kolçak
Atıf Kaptan
Ali Şen
Tuncer Necmioğlu
Ekren Gökkaya
Mahmure Handan
Renan Fosforoğlu
                                                               Zeki Sezer
                                                               Altan Bozkurt

Subject / Konu:

Gözünden vurulan Gülistan ameliyat geçirir. Sargıları sökülen Gülistan'ın kör kaldığı anlaşılır.
Komiser Reha, Ragıp'a 2 düşman ailenin barışması gerektiğini söyler. Ragıp Hanzade, Hürrem Cideoğlu'na çocuklarının mutluluğu için barış teklif eder. Hürrem, bu teklifi kabul etmez.
Baba evine dönen Davut, babası Ragıp'ın pis işlerinde yer almak istemez. Ragıp, intikam planları kurar. Ticari oyunlar yapmaya başlar. Kardeşi Yakup Hanzade'yi vuran Yaşar, tahliye olur.
Davut, yeni tanıştığı Gülistan'la aşk yaşamaya başlar. Hürrem, Davut'la arkadaşlık ettiğini öğrendiği Gülistan'ı bir daha Davut'u görmemesi için sertçe uyarır. Gülistan'ın kardeşleri, Davut'u döverler. Olanları öğrenen Gülistan, Davut'la birlikte kaçar. Davut'la Gülistan'ın Çatalca'da bir otelde kaldığını haber alan Hürrem, harekete geçer. Hürrem, Davut ve Gülistan'ı öldürtmek üzereyken Ragıp ve komiser Reha, otele gelirler. Gülistan, abisi tarafından gözünden vurulur.
Ameliyat sonrası kör kalan Gülistan, eve girer. Dadısının, Ragıp'ın ve karısının öldürüldüğünü farkeder. Eli silahlı kardeşleri, Gülistan'ı da öldürmeye kalkışırlar. Gülistan kaçar. Tren yoluna doğru kaçar. Eve gelip ailesinin katledildiğini gören Davut, vakit kaybetmeden tren yoluna gelir. Gülistan, kardeşleri tarafından öldürülmek üzereyken gelen Davut, kurşunların üzerine atlar. Kurşun yağmuruna tutulan 2 aşık, birbirlerine sarılıp can verirler.

Comment / Yorum:

Kan davalı 2 gencin trajedik aşkını konu edinen 1974 yapımı Kalleş, Orhan Elmas’ın senaryosunu yazıp yönettiği bir film. Başrolü Fatma Girik ve Tamer Yiğit’in üstendiği filmde Eşref Kolçak, Atıf Kaptan ve Ali Şen gibi önemli isimlerde yer almakta.
Film, 70’ler Türk sinemasında pek rastlamadığımız sondan başa doğru giden bir film. Cat Stevens ya da daha bilinen adıyla Yusuf İslam’ın çok sevilen şarkısı “Lady D’arbanville”, filmin başından sonuna kadar fon müziği olarak kullanılmış.
Belli bir noktaya kadar derli toplu ilerleyen filmin sonlara doğru abartıya kaçtığı söylenebilir. Özellikle gözleri görmeyen Gülistan’ın kaçış sahneleri ve Davut’la Gülistan’ın vurulduğu sahneler oldukça abartılı.

Imdb note: - (Filmin Imdb'de notu bulunmuyor)        My note: 4.5

Evil Dead / Kötü Ruh (2013)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Fede Alverez

Screenplay / Senaryo:

Rodo Sayagues
Fede Alverez

Cast / Kadro :

Jane Levy
Shiloh Fernandez
Lou Taylor Pucci
Jessica Lucas
Elizabeth Blackmore
Phoenix Connoly
Jim Mclarty
Sian Davis
                                                             Stephen Butterworth
                                                             Karl Willetts
                                                             Randal Wilson
                                                             Bruce Campbell

Subject / Konu:

İçine kötü ruh giren kız, annesini öldürmüştür. Şeytan kitabına göre kızının ruhunu huzura kavuşturmak içini onu yakmak zorunda olan baba, kızını önce yakar sonra da silahla vurur.
Anneleri ölen David ve Mia, arkadaşlarıyla tenha bir kulübede kalmaya gider. 2 kardeş annelerine dair konuşurlar. David, annesi öldüğü sırada Chicago'da çalışmaktadır. Mia, annesini çok kötü hallerde gördüğünü anlatır.
David, arkadaşlarından Mia'nın aşırı dozda uyuşturucu kullandığını öğrenir. Mia, kaldıkları kulübede dayanılmaz bir ölü kokusu olduğunu söyler. Ancak kimse böyle bir kokuyu hissetmez. Köpek sayesinde kan izleri görürler ve bodrum kata inerler. Bodrumda ölmüş kediler görürler ve şeytan büyüsü yapılmış olduğunu anlarlar.Eric buldukları kitabı inceler. Kitapta şeytanla ilgili çizimler ve sözler vardır.
Kendini kötü hisseden Mia, kulübeden ayrılıp eve geri dönmek ister. Ancak David ve arkadaşları, Mia'nın kendine zarar verebileceğini düşündüklerinden Mia'ya kolayca göz kulak olabilecekleri kulübede kalmaya devam etmek isterler. Arabayı çalan Mia, kaçar. Gördüğü bir görüntü üzerine direksiyonu kırar ve arabayla bir su birikintisine düşer. Kendine geldip sudan çıkmaya çalıştığı sırada bir yaratığın kendisini takip ettiğini görür ve kaçmaya başlar. Sık dallarla kaplı bir noktada sıkışıp kalır. Yüzü kanlı bir kız gelir ve ağzından çıkan şey Mia'nın içine girer.
David ve arkadaşları, Mia'yı bulurlar. Mia, başından geçenleri anlatsa da; arkadaşlarını söylediklerine inandıramaz.
David, köpeklerini yaralı halde bulur. Köpeğin çekiçle vurularak bu hale getirildiğini anlar. Kulübeye döndüğünde duştaki Mia, kendisine cevap vermeyince kapıyı kırıp içeri girmek zorunda kalır. İçeri girdiğinde Mia'nın kaynar suyun altına girdiğini ve vücudunda yanıklar oluştuğunu görür. Onu hemen arabaya bindirip hastahaneye götürmek üzere yola koyulur. Ancak selin yolu tamamen kapattığı için geri dönmek zorunda kalırlar.
Eric, Mia'nın kitapta resmedilen şeyleri bir bir yaşadığını anlar.
Olivia'nın sakinleştirici iğne yaptığı Mia, elinde silahla içeriye dalar ve David'i vurur. Gece herkesin öleceğini söyler ve yere düşer. Olivia'nın üzerine kusan Mia'yı bodruma kapatmayı başarırlar. Olivia, sakinleştirici almak için banyoya gider. Kitapta yazanlar yine gerçekleşir. Olivia kendini yaralar. Eric, Olivia'ya bakmak için banyoya gittiğinde yaralı haldeki Olivia'nın saldırısına uğrar. Kendisini kurtarmak için Olivia'yı öldürmek zorunda kalır. Yaralı Eric, kitaptan okuduğu bir paragraf yüzünden olayların gerçekleştiğini David'e anlatır.
Natalie, Mia'nın sesini duyar. Bodrumun kapağının açık olduğunu görür. Hareketsizce durmakta olan Mia, olduğu yere saplandığını söyler. Natalie, Mia'ya yardım etmek için aşağıya indiği sırada Mia, Natalie'ye saldırır ve onu aşağı çeker. David son anda Natalie'yi ölümden kurtarır. Bodrum kapağını zincirlerle bağlayan David, Mia'yı bodruma hapseder.
Eric, lanetin son bulması için kitabı yakmaya çalışır. Ancak kitap yanmaz. Eric ile David kitap hakkında konuşurlar. Eric, Mia'yı öldürmeleri gerektiğini söyler. David ise bu fikre karşı çıkar.
Mia tarafından elinden ısırılmış olan Natalie, kolunun kötüleştiğini farkına varır ve bu durum vücuduna yayılmadan kolunu keser. Eric, Mia ölmedikçe lanetten kurtulamayacaklarını söyler. David ise Mia'nın da akıl hastahanesinde ölen anneleri gibi çıldırmış olabileceğini düşünmektedir. Çivileme makinasını eline alan Natalie, David ve Eric'e saldırır. David, Natalie'yi Eric'i öldürmek üzereyken silahla vurur. Eric'i kulübenin dışarısına çıkaran David, kulübeyi yakmak için etrafa benzin döker. Ama kardeşini yakmaya kıyamaz. Mia'yı bayıltıp götürmeye karar verir. Bodruma indiğinde Mia'nın saldırısına uğrar. David'e yardım eden ağır yaralı Eric ölür. David, Mia'yı kitapta yazdığı gibi diri diri toprağa gömer. Belli bir süre sonra Mia'yı gömdüğü yerden çıkarır ve elektroşok yapar. Mia hayata geri döner. David, arabanın anahtarlarını almak için kulübeye gider. Kötü ruh içine giren Eric, David'i boynundan bıçaklar. Mia, David'e yardım etmeye çalışsa da; David, Mia'yı kulübeden dışarıya gönderir ve kulübeyi havaya uçurur. Kulübe alevler içinde yanarken gömüldüğü yerden çıkan kötü ruhun emrindeki Olivia, Mia'ya saldırır. Mia, elektrikli testereyle Olivia'nın bacaklarını kesse de; Olivia, arabayı Mia'nın üzerine devirir. Mia'nın eli arabanın altında kalır. Olivia sürünerek Mia'nın üzerine doğru gelir. Kurtulmak için elini koparmak zorunda kalan Mia, elektirkli testereyle Olivia'yı öldürür.

Comment / Yorum:

Sam Raimi imzası taşıyan ve korku klasikleri arasında gösterilen 1981 yapımı “The Evil Dead / Şeytanın Ölüsü” filminin yeniden çevrimi olan “Evil Dead / Kötü Ruh”, Uruguaylı yönetmen Fede Alverez’in ilk uzun metrajlı filmi olma özelliğini taşıyor. Filmin orjinal senaryosu, Sam Raimi’ye ait. Bu yeniden çevrimin senaryosu ise Fede Alverez ve Rodo Sayagues’e ait.
Yaklaşık 17.000.000 dolara mal olan film, Amerika genelinde 54.115.782 dolar hasılat elde ederek fena sayılmayacak bir gişe başarısı elde etti.
Filmin kayda değer bir oyuncu kadrosu yok. Bu tür filmlerde görmeye alışkın olduğumuz genç ve pek tanınmayan oyunculardan oluşturulan oyuncu kadrosu, Evil Dead’te de karşımıza çıkıyor.
Evil Dead, türün meraklılarının ve filmin ilk çevrimini beğenenlerin ilgisini çekebilecek bir yapım. İlk çevrimle kıyaslama yapmak için de seyredilebilir.

Imdb note : 7                               My note : 3

Damga (1987)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Orhan Elmas

Screenplay / Senaryo:

Safa Önal

Cast / Kadro :

Cüneyt Arkın
Ahu Tuğba
Erol Taş
Suna Pekuysal
Şemsi İnkaya
Ergun Köknar
Sami Hazinses
Turgut Özatay
Belkıs Dilligil
                                                                      Necip Tekçe
                                                                      Renan Fosforoğlu
                                                                      Nemci Öney
                                                                      Sevsin Cantürk
                                                                      Ekrem Dümer
                                                                      Baki Tamer
                                                                      Hakkı Kıvanç
                                                                      Tunç Parscan
                                                                      Memduh Ünsal
                                                                      Zeki Alpan
                                                                      Kadir Kök
                                                                      Çetin Başaran
                                                                      Mesut Sürmeli

Subject / Konu:

Bir pavyonda çalışıp hayat kadınlığı yapan Cemile, yaralı halde bulduğu eli silahlı Kemal'i evine götürür. Kemal, bıçak yardımıyla vücudundaki kurşunu çıkarır. Cemile'nin getirdiği doktor, Kemal'in yarasını temizleyip bandaj yapar. Doktor, polise vurulmuş bir adamı tedavi ettiğini ihbar edince adam öldürmekten aranan Kemal'in peşindeki komiser Osman, soluğu Cemile'nin evinde alır. Ancak Cemil tarafından Sümbül'ün evine yerleştirilen Kemal'i yakalayamaz. Cemile'yi takip eden polisler, Sümbül'ün evine baskın yaparlar. Çatıda saklanan Kemal, kurtulmayı başarır.
Cemile, Kemal'e aşık olur. Kemal ise beğendiği Cemile'ye zarar vermemek için ondan uzak durmaya çalışır.
Kemal, hamile karısını öldüren Şehmuz'u öldürür. Polis, Kemal'e yardım ve yataklık eden Cemile'yi tutuklamak için gelir. Ancak durumu önceden haber alan Cemile ve Kemal kaçarlar. Kemal, Cemile'ye 3 kişiyi öldürdüğünü ve yakalanırsa idam edileceğini söyler. Başından geçenleri anlatır. Kaçakçılık yaptığı ortaklarının önce kendisini dolandırmaya çalıştığını, hakkını alınca da hamile karısını öldürdüklerini, bu yüzden intikam alıp cinayet işlediğini söyler.
Polisler, Cemile ve Kemal'in kaldığı evin etrafını sararlar. Cemile, kendisini korumak için teslim olup idam edilmeyi göze alan Kemal'i vurur. Ardından da intihar eder.

Comment / Yorum:

1987 yapımı Damga, Safa Önal’ın senaryosunu yazdığı, Orhan Elmas’ın yönettiği bir intikam ve imkansız aşk hikayesi. Türk sinemasında benzerlerine kolaylıkla rastlayabileceğimiz filmin başrollerini Cüneyt Arkın ve Ahu Tuğba paylaşıyor. Filmin oyuncu kadrosunda ayrıca Erol Taş, Suna Pekuysal ve Turgut Özatay gibi önemli isimler de yer alıyor.
Damga, 80’li yıllarda genellikle aksiyon içerikli filmlerde seyrettiğimiz Cüneyt Arkın’ın bu türün nispeten dışına çıktığı filmlerinden biri olma özelliğini taşıyor. Ahu Tuğba sinematografisinde benzerlerine rastlayabileceğimiz türden bir rol üstleniyor. Erol Taş ise beklenenin aksine iyi rolde ve bir komiseri canlandırıyor. Oyunculuk performansları, vasatın üzerinde.
Senaryo, vasat olarak nitelendirilebilirse de; Damga, sıkılmadan seyredilebilecek bir film. Filmin Türk sinemasının pekte kayda değer bulunmayan 80’lerin 2. yarısında çekilmiş olduğu da unutulmamalı.

Imdb note : - (Filmin imdb'de kaydı yok)                   My note : 4.5

Oz The Great and The Powerfull / Muhteşem ve Kudretli Oz (2013)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Sam Raimi

Screenplay / Senaryo:

Mitchell Kapner
David Lindsay - Abaire

Novel / Kitap:

L. Frank Baum (from "Oz")

Cast / Kadro :

James Franco
Mila Kunis
Rachel Weisz
Michelle Williams
Zach Braff
                                                             Bill Cobbs
                                                             Joel King
                                                             Tony Cox
                                                             Stephen R. Hart
                                                             Abigail Leigh Spencer
                                                             Bruce Campbell
                                                             Ted Raimi
                                                             Tim Holmes
                                                             Toni Wynne
                                                             Rob Crites
                                                             William Dick
                                                             Gene Jones
                                                             John Lord Booth III
                                                             Suzanne Keilly
                                                             Shannon Murray
                                                             Ralph Lister
                                                             Channing Pierce
                                                             Brian Searle
                                                             Russel Bobbitt

Subject / Konu:

Oscar, "Muhteşem ve Güçlü Oz" adıyla sıradan yerlerde gösteriler yapan bir sihirbazdır. Sıradan ve iyi bir insan olmak istememektedir. O muhteşem biri olabilme derdindedir. Çevresindeki çoğu kişiyi kandırarak yaşamını sürdürmektedir. Sirkten biri tarafından kovalanan Oz, balona atlayıp kurtulmayı başarır. Ancak balon, kuvvetli bir hortuma yakalanır. Uzun süren bir maceranın ardından Oz, kendini rengarenk ve farklı bir dünyada bulur.
Oz, Theodora isimli güzel bir kızla karşılaşır. Theodora, kehanetin gerçekleştiğine ve Oz'un ismi Oz olan ülkenin büyücü kralı olduğunu söyler. Theodora, Oz'a kendisinin iyi bir cadı olduğunu, Kötü Cadı'nın ise ülkeyi ele geçirmeyi çalıştığını anlatır. Thodora kısa sürede Oz'a aşık olur.
Oz'un bir aslandan kurtardığı Finley adındaki maymun, Oz'a sadakat yemini eder ve onun yeni yardımcısı olur. Oz, Theodora ve Finley, Zümrüt Şehir'e doğru yol alırlar. Zümrüt Şehir'e vardıklarında, törenle karşılanır. Büyücü olduğu zannedilen Oz, tahtına doğru götürülür. Orada Theodora'nın ablası Evanora ile tanışır. Evanora, Oz'dan etkilenmiş gibi yapsa da Theodora'ya kanıt görmeden onun büyücü olduğuna inanmayacağını söyler. Evanora, Oz'a kral olabilmesi için Kötü Cadı'yı öldürmesi gerektiğini ve onun gücünü engellemek için cadının karanlık ormandaki asasını elinden alması gerektiğini anlatır. Zümrütlerle ve altınlarla dolu şehirden çok etkilenen Oz, kral olabilmek için bu görevi kabul eder ve Finley ile yola koyulur.
Oz ve Finley, yolda uğradıkları porselenden yapılmış kasabanın saldırıya uğramış olduğunu görürler. Bacakları kırılmış bir porselen kız bulurlar. Oz, çantasındaki yapıştırıcı ile küçük kızın kırılan bacaklarını yapıştırır ve onun tekrar yürümesini sağlar. Küçük kız da Oz ve Finley'nin peşine takılır.
Karanlık ormanda karşılaştıkları Glinda'yı önce Kötü Cadı zannetselerde; Glinda kendisinin güneyin iyi cadısı olduğunu ve esas Kötü Cadı'nın Evanora olduğunu söyler. Evanora, küresinden olanları izler. Theodora'ya Oz'un kendisine de yakınlık gösterdiğini ve odasına geldiğini söyleyerek kandırır.
Evanora, yaratıklarını Glinda ve Oz'u yok etmesi için karanlık ormana gönderir. Yaratıklardan kaçmayı başarırlar. Glinda, büyücü olmadığını anladığı Oz'u, Oz diyarının insanlarına büyücü olarak tanıtır. Olanları küreden izleyen Theodora, Oz'un artık Glinda'yla birlikte olacağını düşünür ve büyük acı çeker. Evanora'dan acısını dindirmesini ister. Evanora, Theodora'ya yedirdiği elmayla onu da kötü bir cadı yapar. Oz'a karşı büyük nefret besleyen Theodora, soluğu Oz'un ve Glinda bulunduğu Oz diyarında alır. Nefretini kusup ablası ve ordusuyla gelip herkesi öldüreceğini söyleyen Theodora, arkasında büyük bir korku bırakıp gider.
Oz, Oz diyarının savaşmayı bilmeyen halkının çeşitli özelliklerinden faydalanarak savaş hazırlıkları yapar. Savaş günü gelip çattığında kılık değiştiren Oz, hazırladığı malzemeleri sanki cephane getirmiş gibi Zümrüt Şehir'e sokar. Glinda'nın idare ettiği birlikler ise yaptığı maketleri gelincik tarlasına sürerler.
Saldırıya uğradıklarını sanan Evanora ve Theodara, yaratıklarını gelincik tarlasına sürerler. Gelincik tarlasına giden yaratıklar, gelinciklerin uyutucu etkisiyle uykuya dalarlar. Evanora, 2 yaratığıyla birlikte yakalayıp etkisiz hale getirdiği Glinda'yı Zümrüt Şehir'e götürür. Ancak Glinda'nın düşen asasını bulamaz. Porselen kız, asayı alıp Evanora'dan gizlenmeyi başarır.
Glinda, halkın önüne çıkartılır ve Evanora tarafından güçleri alınmaya başlar. Oz'un hazineden aldığı altınları yaptırdığı balona yükleyip kaçmaya çalıştığı zannedilir. Theodora, balonu yakıp düşürür ve Oz'un öldüğü zannedilir. Yaptırdığı sinematografı çalıştıran Oz, büyük ve görkemli yansımasıyla halkı cesaretlendirdiği gibi Evanora ve Theodara'yı da korkutmayı başarır. Yaptırdığı havai fişeklerde ateşlenmeye başlayınca Evanora ve Theodara, Oz'un gerçekten büyücü olduğuna inanırlar. 2 kardeşte kaçar. Glinda, kaçmaya çalışan Evanora'yla savaşır ve onu alt etmeyi başarır. Evanora, yaratıklarının yardımıyla kaçmayı başarır.
Oz, cadıların tekrar geleceğini söyler. Dostlarına çeşitli hediyeler verdikten sonra Glinda'yı kollarına alır.

Comment / Yorum:

L. Frank Baum’un ünlü eseri Oz Büyücüsü’nün oldukça modern bir uyarlaması olan “Oz the Great and the Powerfull / Muhteşem ve Kudretli Oz”, Sam Raimi imzası taşıyor. Yaklaşık 215.000.000 dolara mal olan film, 2 Haziran itibariyle sadece Amerika’da 233.032.311 dolar hasılat elde etmeyi başarmış durumda. Filmin bazı ülkelerde gösterimi halen devam etmekte.
Filmin popüler isimlerden oluşan zengin bir oyuncu kadrosu var.
Oz rolü için ilk konuşulan isim Christopher Waltz’tu. Rol daha sonra Robert Downey Jr. ve Johnny Depp’e de teklif edildi. Bu isimler rolü kabul etmeyince, rol de James Franco’ya gitti.
Cadı karakterleri için Olivia Wilde, Amy Adams, Blake Lively, Kate Beckinsale, Keira Knightley ve Rebecca Hall düşünülen isimler arasındaydı. Yönetmen Sam Raimi’nin Evanora rolü için aklındaki isimler Hilary Swank ve Michelle Williams’tı. Ancak senaryoyu okuyup Evanora karakterini çok beğenen Rachel Weisz, oyuncu seçmelerine girdi ve Sam Raimi ile görüşüp rolü kapmayı başardı. Glinda rolü önerilen Blake Lively, Oliver Stone’un “Savages” filminde oynamayı tercih edince rol, Michelle Williams’a gitti.
Frank rolü için John C. Reilly’nin adı geçse de rol Zach Braff’e gitti.
Filmin en öne çıkan tarafı, muhteşem görselliği. Öyle ki film, sadece görselliği için dahi seyredilebilir. Filmin devam filmine göz kırparak bittiği de bir diğer ayrıntı.

Imdb note : 6.6                               My note : 5

Aşkın Zaferi / Aşk ve Vatan (1973)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Orhan Elmas

Screenplay / Senaryo:

Burhan Bolan

Cast / Kadro :

Hülya Koçyiğit
Aytaç Arman
Hulusi Kentmen
Tülin Örsek
Önder Somer
Kenan Pars
Ali Şen
Nubar Terziyan
Altan Bozkurt
                                                                Ekrem Gökkaya
                                                                Mine Sun
                                                                Renan Fosforoğlu
                                                                Kayhan Yıldızoğlu
                                                                Mahmure Handan
                                                                Mustafa Yavuz
                                                                İhsan Bayraktar
                                                                Kadri Ögelman
                                                                Reşit Çildam
                                                                Nizam Ergüden

Subject / Konu:

Oya, öğretmen olarak Söğüt köyüne atanır. Köylünün yüzü açık olduğu için pek hoş karşılamadığı Oya'ya okul açması için bir ahır verilir. Öksüz ve yetim Yanık Bekir ve Fatma'nın yardımıyla ahır, bir okula dönüşür.
Köyde terör estiren ve köylüye rahat huzur vermeyen onbaşı, Oya'ya da musallat olmaya başlar. Onbaşı, Oya'ya tecavüz etmek üzereyken Yanık Bekir, onbaşıyı engeller. Onbaşı, Bekir'i karakola götürüp döver. Onbaşı, Oya'ya iftira atıp şikayette bulunur. Oya da Fatma'nın sevgilisi aracılığıyla binbaşıya bir mektup gönderip onbaşı hakkında şikayette bulunur ve onbaşının derebeylik kurduğunu anlatır. Olayları öğrenen Binbaşı Suat, onbaşının neler çevirdiğini anlar ve onbaşıyı divan-ı harbe gönderir.
Binbaşı Suat, Oya'nın okuldan arkadaşı olan Lamia'nın babası çıkar. Suat, Oya'ya yakınlık gösterir. Oya, bir süreliğine Binbaşı'nın İstanbul'daki evine misafir olarak gider. Lamia ile bir araya gelirler. Osmanlı'nın 1. Dünya Savaşı'na dahil olduğu haberi gelir. Binbaşı, komutasındaki askerlerden Vedat'ı bir oldu bittiyle Oya'yla nişanlar. Vedat, cepheye gider. Oya'ya aşık olan Bekir, Oya'nın nişanlandığını görünce kaçıp gider.
Düşman köyü basıp işgal eder. Heryeri yakıp yıkar. Köylüleri öldürür. Kaçmayı başaran Oya, Binbaşı'nın evine gider. Binbaşı, Oya'ya Vedat'ın öldürüldüğünü haber verir. Oya, direniş için Binbaşı ve arkadaşlarının kurduğu Yavuz grubuna katılır. İngilizceyi anadili gibi konuşan Oya, İngiliz hemşire Betty kılığına girip ajanlık yapmaya başlar.
Oya'yı aklından bir türlü çıkartamayan Bekir, direnişin önemli kumandanlarından biri olur. Bekir, Hıdır Çavuş aracılığıyla Oya'yı soruşturur. Düşman askerleriyle birlikte görülen Oya'nın vatana ihanet eden bir hain olduğu bilgisi gelir. Bekir, gelip Oya'yı düşmanlarla eğlenirken görür.
Oya, Yüzbaşı Jackson'daki çok önemli belgeleri ele geçirir ve Jackson'u öldürür. Mustafa Kemal ve birliklerinin düşmanı püskürtmeye başladığı bilgisi gelir. Görevini tamamlayan Oya, öğretmenlik yaptığı işgal altındaki köyde gönüllü olarak çalışmak ister. İngiliz hemşiresi Betty kılığında köye gelir. Oya, emrine verildiğini öğrendiği Bekir'le yüzyüze gelir. Bekir, tüm nefretini kusar. Oya ise Bekir'e yapması gerekenleri söyler. Çarpışmalar başlar. Oya, Türk bayrağını camiye götürdüğü sırada vurulur. Arkasından gelen Bekir'de vurulur. Bekir, bir kahraman olduğunu anladığı Oya'dan af diler. 2 yaralı aşık, minareye çıkıp Türk bayrağını dalgalandırırlar.

Comment / Yorum:

Senaryosunu Burhan Bolan’ın yazdığı, Orhan Elmas’ın yönettiği 1973 yapımı Aşkın Zaferi, bazı kaynaklarda Aşk ve Vatan ismiyle de anılıyor. Hülya Koçyiğit ve Aytaç Arman’ın başrolleri üstlendiği filmde diğer önemli rollerde Hulusi Kentmen, Kenan Pars ve Önder Somer’i seyrediyoruz.
Yobaz bir köye öğretmen olarak atanan genç Oya ve ona aşık olan yanaşma Bekir’in patlak veren kurtuluş mücadelesiyle önce ayrılan sonra tekrar birleşen yollarını anlatan film, Türk sinemasının popüler filmlerinden olmasa da; eli yüzü düzgün bir film.
Kahramanlık dozajı zaman zaman abartılsa da senaryo, genel olarak tutarlı ve sürükleyici. Oyunculuklar gayet iyi. Aşkın Zaferi veya diğer adıyla Aşk ve Vatan, özellikle kurtuluş mücadelesi filmlerinden hoşlananlara hitap edebilecek bir film.

Imdb note : - (Filmin imdb'de kaydı yok)                   My note : 6.5


The Incredible Burt Wonderstone / İnanılmaz Sihirbazlar (2013)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Don Scardino

Screenplay / Senaryo:

Jonathan M. Goldstein
John Francis Daley

Story / Hikaye:

Jonathan M. Goldstein
John Francis Daley
Chad Kultgen
Tyler Mitchell

Cast / Kadro :

Steve Carell
Steve Buscemi
                                                            Alan Arkin
                                                            Jim Carrey
                                                            James Gandolfini
                                                            Olivia Wilde
                                                            Jay Mohr
                                                            Mason Cook
                                                            Luke Vanek
                                                            Michael Harbig
                                                            Zachary Gordon
                                                            Brad Garrett
                                                            Richard Wolffe
                                                            Erin Burnett
                                                            David Copperfield

Subject / Konu:

Yıl 1982. Ezik bir çocukluk geçiren Burt'ün hayatı annesinin doğum günü hediyesi ile değişir. Ünlü sihirbaz Rance Holloway'in sihirbazlık setini karşısında bulan Burt, okul arkadaşı Anton'la bile sihirbazlığa merak sarar.
Aradan yıllar geçer. Burt ve Anton, beraber sahneye çıkan 2 şöhretli sihirbaz olurlar. Herşey tıkırında gitmekteyken ansızın ortaya çıkan sıradışı sokak sihirbazı Steve Gray, seyircilerin ilgisini üzerine çekmeye başlar. Patronları Doug tarafından işlerine son verilen Burt ve Anton'un arası Burt'ün kaba ve kibirli tavırları yüzünden açılır. Anton Uzakdoğu'ya gider. Burt'ün ise hızlı düşüşü devam eder. Yıldızken artık yüzüne bakılmayan bir sihirbaza haline gelir.
Burt, düşüşünün son durağında bir huzurevinde sihirbazlığı seçmesinin nedeni olan idolü Rance Holloway'le karşılaşır. Burt, Rance'in telkinleriyle hatalarını farkına varmaya başlar. Burt, babaannesi huzurevinde kalan eski asistanı Jane ile yakınlaşır.
Doug'un oğlunun doğum günü partisi için çocuklara gösteri yapmaya giden Burt, partide bulunan Steve tarafından provoke edilir. Uzakdoğu'dan dönen Anton'la karşılaşan Burt, eski dostu ve ortağıyla barışır. Tekrar birlikte çalışmaya karar verirler. Jane'de asistanları olur. Doug'un yeni açacağı otelde "Beyin Tecavüzcüsü" namıyla akıl almaz gösteriler yapan Steve'den sonra sahneye çıkacak olan 2 kafadar, henüz yapılmamış bir gösteri yapmayı tasarlarlar.
Sahneye çıkan Steve, bir duyusunu kaybetmek pahasına beyninde matkapla delik açar ve seyirciyi hayrete düşürüp sahneden ayrılır. Steve'in ardından sahneye çıkan Burt ve Anton, salondaki tüm seyirciyi başka bir yere götürmeyi vadeder. Gösterilerine Rance'le giriş yaparlar. Ardından Anton'un Uzakdoğu'dan getirttiği güçlü bir uyuşturucudan ürettikleri gazı salona salarlar ve herkesi bayıltırlar. Bayıltılan seyirciler, açık alandaki başka bir alana götürülürler ve uyanıp kendilerini başka bir yerde bulunca büyük  şaşkınlık yaşarlar. Burt ve Anton, bu yeni gösterileri sayesinde eski şöhretlerine tekrar kavuşmayı başarırlar.

Comment / Yorum:

Genelde yaptığı televizyon işleriyle tanınan Don Scardino'nun 3. uzun metrajlı sinema filmi olan The Incredible Burt Wonderstone, önemli oyuncu kadrosuyla dikkat çeken bir komedi filmi. Popüler komedi oyuncusu Steve Carell'in başrolü üstlendiği filmde Steve Buscemi, Alan Arkin ve James Gandolfini gibi kalbur üstü oyuncuların yanı sıra efsane komedyen Jim Carrey'de rol alıyor. Filmin sürpriz ismi ise ünlü sihirbaz David Copperfield. Yaklaşık 30.000.000 dolara mal olan film, 5 Mayıs 2013 itibariyle Amerika genelinde 22.525.921 dolar hasılat elde etti.
Steve Gray rolü için Sacha Baron Cohen ve Matthew Broderick'in isimleri geçti. Ancak rol usta isim Jim Carrey'ye gitti. Jane rolü için Michelle Monaghan, Jessica Biel, Sarah Silverman, Winona Ryder ve Judy Greer'ın isimleri geçse de; rol Olivia Wilde'a gitti.
Jim Carrey'nin canlandırdığı Steve Gray karakteriyle ünlü sihirbaz Criss Angel, açıkça tiye alındı.
Filmin vasat ve fakat eğlenceli sayılabilecek bir senaryosu var. Oyunculuk performansları gayet başarılı. The Incredible Burt Wonderstone, sıkılmadan seyredilebilecek bir komedi.


Imdb note : 5.9                               My note : 5.5

Ankara Ekspresi (1970)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Muzaffer Arslan

Screenplay / Senaryo:

Bülent Oran

Novel / Kitap:

Esat Mahmut Karakurt (from "Ankara Ekspresi")

Cast / Kadro :

Ediz Hun
Filiz Akın
Leyla Sayar
Kadir İnanır
Aliye Rona
                                                            Altan Günbay
                                                            KayhanYıldızoğlu
                                                            Hüseyin Kutman
                                                            Haydar Karaer
                                                            Süheyl Eğriboz
                                                            Zeki Sezer
                                                            Ali Demir
                                                            Bora Ayanoğlu
                                                            Erdo Vatan
                                                            Bülent Oran

Subject / Konu:

2. Dünya savaşı sırasında Avrupa’yı baştan sona fetheden Alman ordusu, Türkiye sınırına dayanır. İsmet İnönü, savaşa dahil olma önerilerini kabul etmez ve tarafsız kalınacağını açıklar. Hitler, bunun üzerine İstanbul’un ve Ankara’nın kan dökülmeden ele geçirilmesini emreder. Almanlar, “Ankara Ekspresi” adı verdikleri bir operasyonla amaçlarına ulaşmayı hedefler.
Almanlar için çalışan şarkıcı Hilda, kardeşi Maksimilyen ve Kolman’la İngilizlerin Ortadoğu planlarını öğrenmek için İngiliz kurye Jackson’ı kaçırırlar.
Alman ajanı olan Macar yahudisi İrma, ilişki yaşadığı bir diğer Alman ajanı Kolman’dan öğrendiği bilgileri Türk gizli istihbaratınca görevlendirilen, aşk beslediği binbaşı Seyfi’ye iletir. Seyfi, Alman hastanesinde gizli kapaklı işler döndüğünü öğrenir. Kendisini yaralar ve Alman hastanesine kaldırılır. Seyfi’nin ameliyatına Hilda girer. Seyfi, Hilda’dan hoşlanır. Hastanede araştırma yapan Seyfi, saklanan cephanelere ulaşır.
Seyfi aşk yaşadığı Hilda’yı büyükannesiyle tanıştırır.
İrma, Jackson’un Alman konsolosluğunda olduğu bilgisini Seyfi’ye verir ve onu eve çağırır. Bu konuşmayı duyan Kolman, İrma’nın evinde gizlenip konuşmalarını kayda alır. Ardından İrma’yı öldürür. Sesleri duyup gelen Seyfi, kavgaya tutuştuğu Kolman’ı öldürür.
Alman istihbaratı, Hilda’ya şüphelendikleri kişiyle yakınlaşıp onun gerçek kimliğini öğrenmesi görevi verir. Hilda, şüpheli kişiyle görüşmek için bara gider. Yakınlaşması istenen kişinin Seyfi olduğunu öğrenir. Hilda ve Seyfi yüzleşirler.
Hilda, Seyfi’yi korumak için onun basit biri olduğunu ve sandıkları kişi olmadığını söylese de kendisinden şüphe duyan kardeşi Maksimilyen, Hilda’ya işkence edip konuşturmaya çalışır.
Ankara harekatının son aşaması başlar. Maksimilyen, harekatın başındaki kişidir.
Alman şilebini batırması için bir denizaltı görevlendirilir. Komutası Seyfi’ye verilir. Seyfi şilebi batırmadan yakalamak ister. Şilebe çıkıp arama yapmaya başlar. Şilepte Almanya’ya yollanan Hilda’ya ve Maksimilyen’e rastlar. Seyfi, Hilda’nın gönderilmesine izin vermez ve onu esir alır. Kendisine ateş eden Maksimilyen’i vurur. Almanlarla Hilda’yı verip karşılığında Jackson’u almak üzere anlaşır. Takas yapılır.
Almanlar, ülkeyi terk etmeden önce Seyfi’yi öldürmeye karar verir. Görevi, kardeşinin intikamını almak istediğini söyleyen Hilda üstlenir.
Seyfi’nin evine giden Hilda, Seyfi’ye kendisini sevdiğini söyler. Hilda’yla Seyfi beraber olurlar. Seyfi, Hilda’yı ajan olduğu ve yakalanma ihtimali olduğu için ülkeden gitmeye zorlar. Hilda trenle ülkeyi terk edeceği sırada intihar etmeyi düşünür. Tren aniden durdurulur. Görevliler, Hilda’yı trenden indirip bir arabaya bindirir. Öldürülmeye götürüldüğünü düşünen Hilda, karşısında Seyfi’yi bulur. 2 aşık birbirine takrar ve ayrılmamacasına kavuşur.

Comment / Yorum:

Ankara Ekspresi, Esat Mahmut Karakurt’un aynı adlı kitabından Bülent Oran tarafından senaryolaştırılır. Ancak Esat Mahmut Karakurt, senaryoyu beğenmez. Bunun üzerine Bülent Oran, romana çok yakın bir senaryo yazıp yazarın onayını alır. Ancak Bülent Oran’ın ikinci yazdığı senaryo yerine ilk yazdığı senaryo filme çekilir. Film, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde başarı kazanınca Esat Mahmut Karakurt’ta bu aldatmacaya tepki göstermez.
Başrolleri Ediz Hun ve Filiz Akın'ın paylaştığı filmde diğer önemli rollerde Leyla Sayar, Altan Günbay, Aliye Rona ve kariyerinin başlarındaki Kadir İnanır'ı seyrediyoruz. Oyunculukların tatmin edici düzeyde olduğu söylenebilir.
Film, 8. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En iyi fim”, “En iyi senaryo”, “En iyi yönetmen”, “En iyi görüntü yönetmeni” ve “En iyi kadın oyuncu” dallarında Altın Portakal ödülüne layık görüldü. Ankara Ekspresi, festivale damga vurmuş gibi görünse de; filmin kazandığı "En iyi film" ve "En iyi senaryo" ödüllerini filmin başarısına değil de festivaldeki diğer filmlerin zayıflığına yormak lazım. Çünkü filmin özellikle senaryosu, bir çok yönden eleştirilmeyi hak ediyor. Sadece Hilda karakteri dahi senaryoyu eleştirmek için yeterli. Öyle ki Hilda, hem doktor hem şarkıcı hem de ajanlığı başarıyla bir arada götüren; gerçekçilikten çok uzak bir karakter. Esat Mahmut Karakurt'un senaryoyu neden beğenmediği de böylece kolayca ortaya çıkıyor.
Filmde Hilda karakterinin söylediği şarkıları Semiramis Pekkan seslendirmiş.
Ankara Ekspresi, pek başarılı olarak nitelendirilemeyecek ve fakat klişelerine karşın farklı birşeyler yapılmaya çalışılmış bir yapım. Casus filmlerini sevenlerin ilgisini çekebilir.

Imdb note : 6.4                               My note : 4.5

Stoker / Lanetli Kan (2013)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Chan - Wook Park

Screenplay / Senaryo:

Wentworth Miller

Cast / Kadro :

Mia Wasikowska
Matthew Goode
Nicole Kidman
Jacki Weaver
Phyllis Somerville
Alden Ehrenreich
Dermot Mulroney
Lucas Till
Harmony Korine
                                                             David Alford
                                                             Tyler Von Tagen
                                                             Thomas A. Covert
                                                             Dominic 'Dino' Howard
                                                             Peg Allen
                                                             Lauren E. Roman
                                                             Jaxon Johnson
                                                             Paxton Johnson
                                                             Judith Godreche
                                                             Ralph Brown

Subject / Konu:

Stoker ailesi, Richard’ın arabasıyla yaptığı bir kaza sonucu yanarak ölmesiyle sarsılır. Sürekli ava gittiği babasını kaybeden India, insanlardan uzak durur. Kimsenin kendisine dokunmasına dahi tahammül edemez.
India’nın varlığından hiç haberdar olmadığı genç ve karizmatik amcası Charlie, ansızın çıkagelir ve tüm dengeleri değiştirir. India, Charlie’ye karşı mesafeli davranır. Annesi Evie ise India’nın tam tersine Charlie’yle kısa sürede yakınlaşır.
Evin emektar hizmetkarlarından biri, aniden kaybolur. Charlie’nin ve Richard’ın halası olan Gwendolyn’in habersiz gelişi ve bazı şeyleri kurcalamaya çalışması Evie’yi rahatsız eder. Gwendolyn, kasabada bir otele yerleşeceğini söyleyip India’ya kendisini aramasını söyler.
India, Charlie’den etkilenmeye başlar. Annesi ile Charlie’nin yakınlaşmasından rahatsız olur. Onları öpüşürken görür ve koşarak uzaklaşır. Okuldan tanıdığı Whip’le karşılaşır. Annesiyle Charlie’nin öpüştüğü gibi Whip’le öpüşür. Ancak durmak istediğinde Whip kendisine tecavüz etmeye kalkar. Bir anda çıkagelen Charlie, Whip’i boynunu kırarak öldürür. Whip’i gömdükten sonra eve geri dönerler. India, amcası Charlie’ye giderek daha kuvvetli hisler beslemeye başlar.
Gwendolyn halanın ve evin ansızın ortadan kaybolan hizmetkarının da Charlie tarafından öldürüldüğünü farkına varan India, babasının ofisini temizlerken Charlie’nin doğduğu günden beri kendisine dünyanın çeşitli noktalarından gönderdiği duygu yüklü mektupları bulur. Fotoğraflar sayesinde de bir amcası daha olduğunu farkına varır.
Babasını Charlie’nin öldürmüş olabileceğini düşünen India, gerçeği Charlie’den öğrenir. Charlie, çocukluğunda en küçük kardeşlerini kuma gömerek öldürdüğü için Richard, Charlie’yi hep ailesinden uzak tutmuştur. Richard’la görüşmek için gelen ve Richard tarafından yine uzak bir yere gitmesi istenen Charlie, eline aldığı taş parçasıyla Richard’ı öldürür. Charlie’nin Richard’ı öldürdüğü gün India’nın 18. yaş günü yani reşit bir kişi olduğu güne denk gelişi ise tesadüf değildir.
Şerif’in Whip’i aramak için gelmesi üzerine Charlie, India’ya beraber kaçmayı önerir. Gitmeyi planladıkları gece, Charlie’ye ilgi duyan ve bu yüzden bazı şeyleri saklı tutan Evie, Charlie’nin karşısına dikilir. Evie’yi cazibesiyle aldatıp öldürmeye yeltenen Charlie, Evie’yi öldürüşünü India’ya izlettirmek ister. Babası sayesinde iyi bir avcı olan India, kendisine acı verse de Charlie’yi öldürür.
Evden kaçan India, arabaya atlayıp hızla uzaklaşır. Şerif tarafından durdurulan India, Şerif’i de kana boğarak yoluna devam eder.

Comment / Yorum:

2003 yapımı "Oldeuboi / Old Boy / İhtiyar Delikanlı" filmiyle adından fazlasıyla söz ettirmeyi başaran Güney Koreli yönetmen Chan - Wook Park'ın ilk Hollywood deneyimi olan Stoker,  aynı zamanda yönetmenin İngilizce çektiği ilk film olma özelliğini de taşıyor. Filmin senaryosu başrolünü oynadığı “Prison Break” isimli diziyle yıldızı parlayan Wentworth Miller’a ait. Film, 9 Mayıs 2013 itibariyle dünya genelinde 9.356.992 dolar hasılata ulaştı.
Filmin ilk açıklanan oyuncu kadrosunda India ve Evie karakterlerini Carey Mulligan ve Jodie Foster’ın canlandıracağı söylense de; India rolü diğer düşünülen isimler Kristen Stewart, Rooney Mara, Emily Browning, Emma Roberts, Bela Heathcote ve Ashley Greene’nin arasından sıyrılmayı başaran Mia Wasikowska’ya Evie rolü de Nicole Kidman’a gitti.
Charlie rolünü ise Colin Firth’ün canlandıracağı açıklandı. Oyuncunun rolü oynamayacağı belli olunca James Franco, Joel Edgerton ve Michael Fassbender’in isimleri rol için geçti. Ancak rol, Matthew Goode’a gitti.
Film müzikeri arasında en dikkat çekici olanı Nancy Sinatra ve Lee Hazlewood’un efsane düetleri “Summer Wine”
Stoker, gizem yönü vasatı aşmayan ve fakat işlediği cesur konuyla dikkatleri üzerine çekmeyi başaran bir film. Ensest çağrışımlarla gelişen ve ilerleyen hikaye, cinayetlerle farklı bir boyut kazanıyor.

Imdb note : 7.3                               My note : 5.5


Seni Seviyorum (1983)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Atıf Yılmaz

Screenplay / Senaryo:

Macit Koper

Cast / Kadro :

Türkan Şoray
Cihan Ünal
Erdal Özyağcılar
Orhan Çağman
Tuluğ Çizgen
Bülent Bilgiç
Turgut Savaş
Tanju Şarman
Serra Yılmaz
                                                          Ferda Ferdağ
                                                          Orhan Alkaya
                                                          Erdal Tosun
                                                          Ahmet Ündağ

Subject / Konu:

Başarılı bir işadamı olan Murat, iş dolayısıyla bir sahil kasabasına gider. Pekte istemeyerek gittiği pavyonda kasabaya yeni gelmiş ve erkeklerin ilgi odağı olmuş olan şarkıcı Aygül’ü görür. Aygül, Murat’ın yıllar önce yarı yolda bırakıp terk ettiği sevgilisi Selma’ya çok benzemektedir. Murat, çok geçmeden Aygül’ün Selma’nın ta kendisi olduğunu anlar.
Selma, Murat’ı görünce geçmişi hatırlar ve kendini kötü hisseder. Çünkü dolu dolu bir aşk yaşayıp birlikte olduğu Murat, kendisini ansızın terk edip gidince pavyonlara kadar düşer.
Murat, Selma’ya yaptıklarından büyük suçluluk duyar ve hatalarını telafi etmek ister. Selma ise Murat’a artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını söyler.
Selma, kendisine ilgi duyan genç bir erkekle görüşüp Murat’ı kendisinden uzaklaştırmaya çalışır. Murat ise Selma’yı kıskanmaya başlar. Bu kıskançlık, Murat’ın genci vurup yaralamasına neden olur. Murat tutuklanır. Selma ise işi bırakıp Murat’ın tahliye olacağı günü bekler. Murat, tahliye olunca evlenirler. Bazı şeylerin eskisi gibi olamayacağını anlayan çift, intihar eder.

Comment / Yorum:

Macit Koper’in senaryosunu yazdığı, Atıf Yılmaz’ın yönettiği 1983 yapımı film, bir dönem evli kalan Türkan Şoray ve Cihan Ünal’ın birlikte rol aldıkları 6 sinema filminden 3.’sü olma özelliğini taşıyor. Seni Seviyorum, Türkan Şoray ve Cihan Ünal ikilisinin muhtemelen en az bilinen filmleri.
Film, vasat sayılabilecek ve birçok benzeri gösterilebilecek bir senaryoya sahip olsa da; finali itibariyle farklılık arz etmeyi başarıyor. Yapımcılığını ünlü yönetmen Ömer Kavur’un yaptığı filmin müzikleri ise Cahit Berkay’a ait. Oyunculuklar, gayet başarılı.
Seni Seviyorum, genel anlamda vasat ve pesimist bir film olarak değerlendirilebilirse de; oyunculukları ve farklı finali için seyredilebilecek bir film.

Imdb note : 5.1                               My note : 5.5

The Smallest Car in The Largest City in The World (1913)

$
0
0

Director / Yönetmen:

F. S. Bennett

Cast / Kadro :

King Olav V

Subject / Konu:

Norveç’in veliaht prensi Olav, Büyük Britanya kraliçesi olan Alexandra’nın kendisine hediye ettiği Bebek Cadillac’la Londra caddelerinde dolaşmaya başlar. England Bank, Trafalgar Meydanı ve Hyde Park’tan geçer.
Olav’ın ardından Bebek Cadillac’a 5 yaşındaki Mona, 3 yaşındaki Tommy ve 1 yaşındaki Bobbles binerler. Arabayı Mona sürer. Peşlerine takılan polis, çok geçmeden onları yakalar. Çocuklara kelepçe takar ve onları uyarır.
Çocuklar, Bebek Cadillac’la birlikte görkemli bir çay partisinde görünürler. Partide “100 yıl boyunca barış” yazılı bir pankart, Norveç ve Amerika bayrakları bulunmaktadır. Partinin gündemi; “Gelecek nesiller için planlama”dır.

Comment / Yorum:

F. S. Benett’in yönettiği 1913 yapımı “The Smallest Car in The Largest City in The World”, 3 bölümden oluşan bir kısa film. İlk bölümde veliaht prens Olav’ın Bebek Cadillac’la İngiltere caddelerinde turlayışını, 2. bölümde 3 küçük çocuğun Bebek Cadillac’la giderken polise yakalanışlarını ve son bölümde de Norveç ve Amerika ilişkilerine dair bir çay partisini seyrediyoruz. Filmde sonradan Norveç kralı olacak veliaht prens Olav, rol almakta. Bebek Cadillac’la ve küçük çocuklarla sempati yakalama çabaları kısmen başarılı olmuş. Ancak filmin kurgusu oldukça zayıf.

Imdb note: - (Filmin Imdb'de notu bulunmuyor)              My note: 5

All Good Things / Güzel Günler (2010)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Andrew Jarecki

Screenplay / Senaryo:

Marcus Hinchey
Marc Smerling

Cast / Kadro :

Ryan Gosling
Kirsten Dunst
Frank Langella
Lily Rabe
Philip Baker Hall
Diane Venora
Michael Esper
Nick Offerman
                                                            Kristen Wiig
                                                            Stephen Kunken
                                                            John Cullum
                                                            Maggie Kiley
                                                            Liz Stauber
                                                            Marion Mccorry
                                                            Mia Dillon

Subject / Konu:

David, yeni tanıştığı Katie'yle kısa sürede büyük bir aşka yelken açar. Çok geçmeden evlenirler. Katie, sıradan bir ailenin kızıdır. David ise annesini 7 yaşındayken acı bir olayla kaybetmiş, varlıklı ve fakat kendisini hor gören bir babaya sahiptir. David'in annesi damdan atlayarak intihar etmiştir. Babası, David'e bu acı anları izlettirmiştir.
Evliliklerinin ilk dönemleri oldukça mutlu geçse de; Katie'nin David'in annesinin intiharının ardından bazı psikolojik sorunlar yaşadığını öğrenmesi çok vakit almaz. Katie'nin çocuk sahibi olmak istemesini, David'in olumsuz karşılar. Hamile kalan Katie, kürtaj olmak zorunda kalır. Aralarında önce soğukluk baş gösterir. Bu soğukluk, David'in Katie'ye uyguladığı fiziksel şiddetle farklı bir boyut kazanır. Katie boşanmayı düşünse de; şayet boşanırsa hiçbir şey alamayacağını öğrenir.
Yıl 1982'yi gösterirken David'in köpekleri Ivan'ı öldürdüğünü farkına varan Katie, ortadan kaybolur. Katie'nin en son kez New York'taki evlerinde yalnız göründüğüne dair şahit vardır.
Aradan yıllar geçer ve kayıp olan Katie'nin dosyası, cinayet şüphesiyle tekrar açılır. David ortadan kaybolur. Kadın kılığında yaşamaya başlayan David, komşusu Malvern ile arkadaşlık kurar ve yakınlaşır. Evinden atılma tehlikesi yaşayan Malvern'e bir ev alıp beraber yaşayabileceklerini söyler. Karşılığında kendisi için bir iyilik yapmasını ister. Bu iyilik; Katie'ymiş gibi New York'taki evde görünüp Katie'nin kayboluşunda şüpheleri başka yöne çeken Deborah'ın öldürülmesidir. Çünkü Deborah, gerçeği saklı tutmak için David'ten sık sık para istemektedir.
Malvern, Deborah'ı evinde öldürür. David, Malvern'in telefonlarına cevap vermez ve sözünde durmaz. Evinden atılan Malvern ile boğuşan David, kafasına vurduğu darbelerle öldürdüğü Malvern'i testereyle parçalara böler ve denize atar.
Yakalanıp jüri karşısına çıkartılan David, Katie'yi öldürmediğini, Malvern'i ise boğuşma esnasında kendisini koruyabilmek için kazayla öldürdüğünü ve olanları anlatınca kimsenin kendisine inanmayacağını düşündüğü için cesedi parçalara ayırıp denize attığını söyler. Katie'yi öldürmekten beraat eder, Malvern'i öldürmesi de nefsi müdafaa olarak nitelendirilir. Malvern'in cesedini parçalara bölüp denize atmasından dolayı ise 9 ay ceza alır. Deborah'ın katili hiçbir zaman öğrenilemez. David, davanın ardından emlak danışmanlığı yaparak hayatını sürdürür.

Comment / Yorum:

Marcus Hinchey ve Marc Smerling’in gerçek bir hikayeden yola çıkarak yazdıkları senaryo, Andrew Jarecki tarafından yönetilir. Film, All Good Things’ten sonra film çekmeyen yönetmen Andrew Jarecki’nin ilk ve tek uzun metrajlı filmi olur. Film, Amerika genelinde 578.382 dolar hasılat elde eder.

Başrollerde izlediğimiz Ryan Gosling ve Kirsten Dunst başarılı bir ikili olur ve filmi başından sonuna kadar domine etmeyi başarırlar. Filmin bir diğer dikkat çekici ismi ise Sanford Marks rolünde izlediğimiz Frank Langella.
All Good Tahings’te rahatsız edici bir hikaye, gerilim dozajı yüksek tutularak anlatılmakta.
Bu rahatsız edici durum, film çekimlerine de yansımış. Kirsten Dunst bir süre depresyona girmiş, Ryan Gosling’de rol gereği Kirsten Dunst’a sert davrandığı bir sahneden sonra kendini kötü hissedip çiçeklerle özür dilemiş.
Film, gerilimden hoşlanan seyirciye hitap edebilir. Ancak gerçek bir hikayeyi anlatıyor olması nedeniyle zaman zaman huzursuz edici olabiliyor.

Imdb note : 6.3                               My note : 6.5


Yüzbaşı Tahsin (1950)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Orhon M. Arıburnu

Screenplay / Senaryo:

Orhon M. Arıburnu

Story / Hikaye:

Hıfzı Tan

Cast / Kadro :

Orhon M. Arıburnu
Nedret Güvenç
Nuri Genç
Salih Tozan
Cahit Gürkan
Belkıs Dilligil (Belkıs Fırat adıyla)
                                                              Gülsevim Gemiyakan
                                                              Hayri Esen
                                                              Adnan Altınteş
                                                              Şevki Artun
                                                              Cevat Şakir Kabaağaç (Halikarnas
                                                              Balıkçısı)
                                                              Tevhit Bilge
                                                              Kemal Dirim
                                                              Mehmet Ali Pekünlü
                                                              Nevzat Engindeniz
                                                              Hasan Mutaf
                                                              Mehmet Aslan
                                                              Merter Fosforoğlu

Subject / Konu:

1921 yılı Temmuz ayında düşman kuvvetleri taarruza geçer. Türk askeri ise topraklarını kahramanca savunur. Düşman güçleri ilerlemeye başlar. Yüzbaşı Tahsin, komutasındaki askerlerle birlikte düşmanın mitralyözünü ele geçirip onları püskürtmeyi başarır. Kuyucak’ta bir türlü ilerleme sağlayamayan düşman, cephanesi de havaya uçurulunca bölgeye asker sevkiyatı yapar ve tüm köylüleri toplayıp katletmeye kalkışır. Durumu haber alan kumandanı Yüzbaşı Tahsin’i Kuyucak’taki köylüleri kurtarmakla görevlendirir. Katliam yapılmadan köye yetişmeyi başaran Yüzbaşı Tahsin ve askerleri, köyün dışına sürdükleri düşmanı kovalamaya başlar. Takviye düşman birlikleri gelir. Başından vurulan Tahsin, bir askeriyle ulaştırılması gereken bilgileri gönderir ve vuruşmaya devam eder.
Çoban, yaralı halde bulduğu Tahsin’i evine getirir. Tahsin çok kan kaybetmiş ve kendinden geçmiştir. Tahsin, köylülerce okula taşınır. Köyün öğretmeni Belkıs, Tahsin’i tedavi etmeye çalışsa da; elinden bir şey gelmediğini ve köye bir doktor getirilmesi gerektiğini farkına varır. Ancak muharebe dönemi olduğu için köye doktor getirmek oldukça zordur. Belkıs, bunun üzerine bir doktor bulup köye göndermesi için Eskişehir’deki öğretmen arkadaşı Pakize’ye mektup yazar. Mektubu köyün imamı, Pakize’ye ulaştırır. Pakize, doktor konusunda yardımcı olsa da; imamın yolunu düşman birlikleri kestiği için doktora ulaşamaz. Ancak işleri rast giden imama, tanıştığı bir düşman askeri yardım eder. Doktor olan düşman askeri, Tahsin’i muayene eder. Gerekli müdahalelerde bulunur. Tahsin’in bir asker olduğunu anlasa da onu ele vermez. Çünkü zamanında onunda hayatını bir Türk kurtarmıştır.
Tahsin, bulunduğunun 8. günü gözlerini açar. Ancak hafızasını kaybetmiş olduğu için geçmişe dair hiçbir şey hatırlamaz. Zamanla Belkıs’la birbirlerine aşık olurlar. Belkıs, düşmanın köyde arama yapacağını haber alır ve Tahsin’i birkaç günlüğüne mağaraya saklar. Pakize, oğlu Nejat’la birlikte köye gelir. Pakize aslında Tahsin’in karısıdır. Pakize uzun süredir Tahsin’den bir haber alamamıştır. Ordu ise Tahsin’in şehit olduğunu sanmaktadır.Pakize, Türk askeri düşmanı püskürtür püskürtmez Nejat’la köyden ayrılır.
Belkıs, ameliyat olması gereken Tahsin’i düşmandan kaçarak hastahaneye götürmeyi başarır. Kendisi de köyden gelen Ayşe’yle birlikte gönüllü hemşire olur. Tahsin’in ameliyatı gerçekleşir. Belkıs, Tahsin’in gerçek kimliği ortaya çıkınca yıkılır. Çünkü sevdiği adam Tahsin, en yakın arkadaşı Pakize’nin kocasıdır. Belkıs bu durum üzerine Bedia adını kullanarak başka bir yere tayinini isteyip ortadan kaybolur.
İyileşen Tahsin ise bu sefer geçmişini ve kimliğini hatırlamakta ve fakat Kuyucak’ta vurulduktan ameliyat oluşuna kadar ki süreci ise hatırlamamaktadır. Tekrar görev başı yapan Tahsin, Pakize’den bir mektup alır. Mektupta Türk ordusunun Dumlupınar’da kazanılan zaferle düşmanı iyice çaresiz bıraktığı ve eğer yolu Kuyucak’a düşerse arkadaşı Belkıs’ı ve onun “Bizim Oğlan” diye anılan meçhul aşkını soruşturmasını ister. Kuyucak’a giden Tahsin, kendisini tanıyan köylüler tarafından Bizim Oğlan’ın ta kendisi olduğunu öğrenir. Hatırlayamadığı süreçte neler yaşadığını köylülerden dinleyen Tahsin, Belkıs’ı bulabilmek için bulunduğu hastahaneye gider. Belkıs karşılaştığı ama kendisini tanımadığı Tahsin’e kendisini başka biriymiş gibi tanıtır ve Bekıs’ın öldüğünü söyler. Tahsin bunun üzerine Belkıs’ın mezarını görmek ister. Kalbinden rahatsız olan Belkıs fenalaşır ve herşeyden haberdar olan Ayşe’den yardım ister. Tahsin’i sahipsiz bir mezara götürüp Belkıs’ın burada gömülü olduğunu söylerler. Bu sırada Belkıs iyice fenalaşır. Tahsin’le beraber çektirmiş olduğu resmi yere düşürür. Tahsin, gerçeği farkına varır. Belkıs, Tahsin’in kollarında can verir.

Comment / Yorum:  

Orhon M. Arıburnu, oyunculuğun ardından yönetmenliğe de el atar. Hıfzı Tan’ın eserinden uyarladığı senaryoyu yönetir. Aynı zamanda Nedret Güvenç’le filmin başrollerini de paylaşır. Filmin yapımcılığını Duru Film, yönetmen yardımcılığını Mehmet Aslan, görüntü yönetmenliğini Aram Hügasyan, kurgusunu Orhan Atadeniz, müziğini Ahmet Baki Çallıoğlu yapar. Şarkıları Perihan Altındağ Sözeri seslendirir.
Dönem eleştirilerinde filmin milli hisleri istismar etmediği ve çekilmiş en başarılı Türk filmlerinden biri olduğu söylenmekte. Ancak objektif bir değerlendirme yapmak gerekirse senaryodaki ciddi tutarsızlığın altı da çizilmeli. Öyle ki başından vurulup hafızasını yitiren Tahsin’in ameliyat olup hafızası yerine geldikten sonra vurulduktan sonraki dönemi hatırlayamaması, bilimsel bir temele dayanmayan ve mantığa hiç mi hiç oturmayan bir tutarsızlık.
Yüzbaşı Tahsin, piyasada bulunan Türk filmleri arasında yapım yılı itibariyle en eski olanlardan biri. Bu nedenle film, seyre değer ve arşivlik bir film.

Imdb note: - (Filmin Imdb'de notu bulunmuyor)         My note: 5.5

Killing Season / Av Zamanı (2013)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Mark Steven Johnson

Screenplay / Senaryo:

Evan Daugherty

Cast / Kadro :

John Travolta
Robert Deniro
Milo Ventimiglia
Elizabeth Olin
Diana Lyubenova
Kalin Sarmenov
Stefan Shterev

 

Subject / Konu:

Bosna'daki katliamlar inanılmaz boyutlara ulaşıınca Amerika, Sırp katliamını engelleyebilmek için harekete geçer. Amerikan askerleri yakalanan Sırp askerlerini Menacha'da sırayla infaz ederler. Sıra son Sırp askerin infazına gelir. Amerikan askeri Benjamin, Sırp askerini sırtından vurur.
Emil Kovac, Benjamin Ford'u bulabilmek için tam 18 yıl bekler
Benjamin ailesinden kopmuş ve inzivada bir hayat sürmektedir. Savaş sırasında bacağında kalan şarapnel parçası yüzünden ağrı çekmektedir. Bu yüzden şehre gidip ilaç almak üzere yola çıkan Benjamin'in arabası arızalanır. Karşısına çıkan Emil, Benjamin'in arabasını tamir eder. Kuvvetli bir yağmur bastırır. Benjamin şehre gitmekten vazgeçer. Emil'in yağmurda kalmasına gönlü razı kalmaz.Arabasına aldığı Emil'le evine geri döner. Emil'in bir Boşnak olduğunu öğrenir. Kendisinin de Bosna'da görev yapmış bir Albay olduğunu anlatır. İçki içip uzun ve keyifli bir sohbet yaparlar. Benjamin, karısından ayrıldığını, karısının kendi sağdıçlığını yapan adamla evlendiğini, oğluyla uzaklaştığını, ertesi gün hiç görmediği torununun vaftiz törenine davet edildiğini ama gitmeyeceğini anlatır. Gecenin sonunda Emil, Benjamin'i ertesi gün katılacağı ava davet ettikten sonra teşekkür edip evden ayrılır.

Ertesi gün birlikte ava çıkarlar. Ayrı noktalara giderler. Telsizleri yardımıyla haberleşirler. Benjamin, geçmişte iyi bir avcı olmasına karşın yaklaşık 20 yıldır hiçbir canlıyı öldürmemiştir. Bu yüzden karşısına çıkan geyiği öldüremez. Emil, Menacha'da Benjamin tarafından sırtından vurulan son Sırp askerin kendisi olduğunu söyler ve Benjamin'e saldırır. Benjamin kaçsa da Emil, takibi sürdürür ve Benjamin'i okla bacağından vurur. Benjamin kaçmaya devam eder. Emil, Benjamin'i saklandığı yerde yakalar. Konuşmak istediğini söyler. Benjamin'i okun deldiği bacaktan geçirilen iple asıp kendince sorgulamaya başlar. Benjamin, yerden aldığı tahta parçasıyla Emil'e vurup bıçağını almayı başarır. İpi kesip asıldığı yerden düşer. Emil'le kavgaya tutuşur. Güçlü bir darbeyle kendini azgın nehirde bulur. Şelaleye doğru hızla sürüklenen Benjamin, bir kayaya tutunup kurtulmayı başarır. Bacağını doğal yollarla tedavi eder. Telsizini çalıştırır ve kendine küçük sayılabilecek bir yay yapar.

Emil, telsiz aracılığıyla Benjamin'le irtibata geçer. Amerikan askerlerinin savaş sırasında kız kardeşi ve annesine tecavüz ettiklerini, Sırpları zorla evlerinden attıklarını ve yaralıları benzin döküp yaktıklarını anlatır. Benjamin, evine doğru yol alır. Evine yaklaştığında oğlu, gelini ve torununun evinin kapısında olduğunu görür. Emil, bu sırada yayını gerip Benjamin'in misafirlerine doğrultur. Benjamin, onları koruyabilmek için Emil'e meydan okur. Emil'de kendilerini farketmeyen misafirlerin gitmesine izin verir. Benjamin, evinin önünde şarap içmekte olan Emil'i ağzından okla vurur. Artık av ve avcı yer değiştirmiştir. Emil kendine geldiğinde bir masada bağlı olduğunu görür. Benjamin, yaptığı tuzlu limonatayı Emil'in ağzından vurulduğu yerlere döküp işkence eder. Emil'in savaşta işkence aletleri ürettiğini öğrenen Benjamin, baltasını alıp gelir ve baltayı masaya savurmaya başlar. Masaya saplanan baltaya ellerinin bağlı olduğu ipi sürtüp ellerini kurtarmayı başaran Emil, Benjamin'i yere serip kurtulmayı başarır. Benjamin'i zorla kamyonete bindirir. Yanına Benjamin'in tüfeğini ve mermilerini de alır. Emil, sırtından vurulduktan sonra boynundan aşağısının felç kaldığını ve zamanla iyileştiğini anlattığı sırada Benjamin ani bir hamleyle Emil'in boynuna sarılır. Kamyonet yoldan çıkıp yuvarlanır.

Kamyonetten çıkmayı başaran Benjamin, sürüklenerek kaçmaya çalışsa da Emil tarafından yakalanır.Yollarına yürüyerek devam ederler. Bayılmış gibi yere yatan Benjamin, yerden aldığı büyük bir taşı Emil'in kafasına vurup kaçmayı başarır. Kullanılmayan eski bir kiliseye girer. Piyanonu tellerinden koparıp bir tuzak kurar. Emil, tuzağa yakalansa da kurtulup Benjamin'in bacağında kesik açar. Günah çıkaran Emil, Benjamin'i de günah çıkarmaya zorlar ama başarılı olamaz. Benjamin'i öldüreceği sırada atik davranan Benjamin, ufak bıçağıyla Emil'i yaralar.
Emil kendine geldiğinde elleri bağlıdır. Benjamin, 1995 yılında Bosna'da yaşadıklarını Emil'e anlatır. Sırpların, Boşnaklara yaptığı işkencelerden ve tecavüzlerden bahseder. Ve Emil'i sırtından vurduğunda tetiği nasıl çektiğini anlatır. Emil, Benjamin'e artık kendisini öldürebileceğini söyler. Benjamin, Emil'in ellerini çözer ve tüfeği dağdan aşağı fırlatır. Artık ikisi de kötü şeyler yapmış birer katil olduklarını farkındadırlar.
Emil, ülkesine geri döner. Barda içki içerken televizyonda savaş haberleri görür. Benjamin ise hediyesini alıp torununu görmeye gider.

Comment / Yorum:  

John Travolta ve Robert Deniro gibi Hollywood’un 2 önemli ismini bir araya getiren 2013 yapımı Killing Season, 2003 yılında “Daredevil / Korkusuz” ve 2007 yılında “Ghost Rider / Hayalet Sürücü” gibi 2 bilindik çizgi roman uyarlamasını yöneterek adını duyurmayı başaran Mark Steven Johnson imzasını taşıyor.
Filmin orjinal senaryosu 1970’li yıllarda yazıldı. Ancak senaryo, o dönemde filme çekilemedi. Daha sonra ilk adı “Sharapnel” olarak belirlenen projede 1997 yapımı “Face – off / Yüzyüze” filminde iyi bir ikili olan John Travolta ve Nicolas Cage’in tekrar bir araya getirilmesi, filmi de John Mctiernan’ın yönetmesi düşünüldü. Ancak bu düşünce de hayata geçirilemedi ve nihayetinde Nicolas Cage yerine Robert Deniro’da karar kılındı ve projeyi Mark Steven Johnson yönetti.

Film, sürükleyici, gerilim dozajı da gayet iyi. Hollywood’un pek değinmediği Bosna katliamına değinmesi, hem Sırpların hem de Amerikalıların savaştaki rollerinin objektifçe işlenmiş olması, filmin artı yönleri. Ancak 2 karakter arasındaki mücadelede güç dengesinin sürekli değişmesi, zaman zaman hikayenin gerçekçilikten uzaklaşmasına neden oluyor. Oyunculuklar oldukça başarılı. Özellikle John Travolta’nın Sırp aksanlı İngilizcesi dikkat çekici. Killing Season, oyunculuklarıyla öne çıkan ve sıkılmadan seyredilebilecek bir yapım.

Imdb note : 5.3                               My note : 6

Kore'de Türk Süngüsü (1951)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Vedat Örfi Bengü

Screenplay / Senaryo:

Vedat Örfi Bengü

Cast / Kadro :

Cemil Demirel
Ayşe Güzel
                                                                                       Osman Varol
                                                                                       Hulki Jönt
                                                                                       İhsan
                                                                                       Fikret

Subject / Konu:

Kuzey Kore, Güney Kore'yi işgale başlar. Birleşmiş Milletler, olaya müdahale etme kararı alır. Türkiye’de Kore’ye 4.500 asker gönderir. Trenle İskenderun’a gelen askerler, komutan Tahsin Yazıcı önderliğinde gemiyle Kore’ye giderler.
Bir tepeye çıkartma yapan Türk askeri, Koreli askerlerle çarpışır.
Ülkeye kahramanlık hikayeleriyle birlikte şehit haberleri de gelmeye başlar. Şehitler için mevlid okutulur.

2 yaşlı adam, Türk askerinin her daim cesurca savaştığını konuşur. 1922’de İzmir’de Yunan birliklerine karşı kazanılan zaferi yadederler.
Kore’de ilerleyişini sürdüren Türk askeri, bir düşman karakoluna baskın düzenler. Karakolu ele geçirip düşmanı esir alırlar. Ardından keşif yapması için gönderilen 2 Türk askeri, düşman tarafından yakalanıp esir alınır. Türk askerleri, düşmanı haklayıp kurtulduktan sonra birliklerine geri dönerler. Türk hava birlikleri, düşman mevzilerini bombalar ve düşman uçaklarını birer birer düşürürler.

Comment / Yorum:   

Vedat Örfi Bengü’nün senaryosunu yazıp yönettiği Kore’de Türk Süngüsü, 1950’de patlak verip 1953’e kadar devam eden Güney Kore – Kuzey Kore savaşına Birleşmiş Milletler’in müdahale etme kararı alması sonucu 5090 kişiden oluşan 1. Türk Tugayı’nın Kore’ye yollanışını ve oradaki kahramanlıklarını konu ediniyor. Filmin yapımcılığını Milli Film, görüntü yönetmenliğini Orhan Atadeniz yapmış.
Savaştan gerçek görüntülerin ve gazete manşetlerinin kullanıldığı film, bir savaş filmi olması yanında belgesel özelliklerde taşıyor. İzmir’in kurtuluş mücadelesi anlatıldığı sırada gösterilen görüntülerde kısa bir süreliğine Atatürk’ü de görebilmek mümkün.
Filmin görüntü kalitesi iyi. Kahramanlık, zaman zaman abartıya kaçmış ve gerçek dışı anlatımlara neden olmuş. Ayrıca uçakların çatışma sahneleri, dönemin bir Hollywood yapımından alınıp filme eklenmiş.

Imdb note : 5.3                               My note : 6

Un Homme De Têtes / Four Heads Are Better Than One / The Four Troublesome Heads (1898)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Georges Méliès

Screenplay / Senaryo:

Georges Méliès

Cast / Kadro :

Georges Méliès

 

 

Subject / Konu: 

Sihirbaz, 2 masa arasında durmaktadır. Vücudundan kafasını çıkartıp sağ tarafında duran masanın üzerine koyar. Masaya konan kafa, vücuda dönüp birşeyler söylerken vücuttan yeni bir kafa çıkar. Sihirbaz, çok geçmeden yeni kafasını da çıkarır ve yine sağ tarafında duran masanın üzerine, diğer kafanın yanına bırakır. Sihirbazın vücudunda yeniden bir kafa çıkar. Sihirbaz bu kez kafasını çıkartır ve sol tarafında duran masanın üzerine koyar. Vücudunda yeniden bir kafa belirir. Taburesini alır ve 2 masanın ortasına koyar. Eline aldığı müzik enstrümanını çalıp şarkı söylemeye başlar. Masaların üzerinde duran kafalarda şarkı söylemeye başlarlar. Bu duruma sinirlenen Sihirbaz, elindeki enstrümanla sağ tarafındaki masada duran 2 kafaya vurup onları yok eder. Kendi vücudundaki kafayı da çıkartıp fırlatır. Sol tarafındaki masada duran kafayı alır ve vücuduna yerleştirir.

Comment / Yorum:    

Georges Méliès, yapımcılığını yaptığı, yazdığı, yönettiği ve başrolünü üstlendiği Un Homme De Têtes ya da bilinen diğer isimleri “Four Heads Are Better Than One” veya “The Four Troublesome Heads” ile  fantastik bir komedi filmine imza atar ve yine fark yaratıp döneminin çok ötesinde bir işe imza atmayı başarır.Filmi değerli kılan; sinema, emekleme döneminin henüz başlarındayken yaklaşık 1 dakika süren bu kadar başarılı bir fantastik filme imza atılabilmiş olması. Film 1932 yapımı “The Conquerors” filmiyle birlikte de gösterildi ve 2011 yapımı “La Voyage Extraordinaire” belgeselinin içinde kullanıldı.

Imdb note : 7.7                               My note : 8.5

Şehzade Sinbad Kaf Dağında / Şehzade Sinbad (1971)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Muharrem Gürses

Screenplay / Senaryo:

Muharrem Gürses

Cast / Kadro :

Fikret Hakan
Eva Bender
Erol Taş
Suna Pekuysal
Perihan Savaş
Abdullah Ferah
Muharrem Gürses
Ayton Sert
Faik Coşkun
                                                            Şener Şen
                                                            Arap Celal
                                                            Süheyl Eğriboz
                                                            Sönmez Yıkılmaz
                                                            Yaşar Şener
                                                            Kubilay Hakan
                                                            Reşit Çildam
                                                            Yılmaz Kurt
                                                            Mustafa Yavuz
                                                            Cevdet Özalaş
                                                            Niyazi Vanlı

Subject / Konu:

Sinbad, Zebra'nın büyücük yapmakla suçladığı ve kellesinin vurulmasına karar verdiği prens Gökçebay'ı son anda kurtarır. Çocukluğundan beri haksızlık eden kişilerle uğraşmayı huy edinen Sinbad, prensin isteği üzerine başından geçen olayları anlatmaya başlar.
Çocukluğunda yolunu kaybeden ve bir hayli acıkan Sinbad, Balkız ve sevgilisinin eğlenip ziyafet çektikleri evin kapısını çalar ve yardım ister. Balkız, Sinbad'ı tersleyip kovar. Balkız'ın kocası beklenenden erken eve dönünce; Balkız, sevgilisini sandığın içine saklar. Herşeye gözleriyle şahit olan Sinbad, tekrar evin kapısını çalar. Balkız'ın kocası Sinbad'ı içeri davet eder. Balkız yemekleri saklamaya çalışsa da; Sinbad, sihirbazının kendisine yemeklerin yerini bildirdiğini söyler ve yerini bildiği yemekleri bulup dışarı çıkarır. Yemeğin ardından sandığın sihirli olduğunu söyleyen Sinbad, bir kese altın karşılığı sandıkla birlikte evden çıkar. Sandıkta gizlenmekte olan adamı da altın karşılığı dışarı çıkarır. Sinbad, kurtardığı adamla baba - oğulmuş gibi rol yapıp geceyi geçirmek üzere bir hana yerleşir. Hancının deli oğlu, Sinbad'ı ve adamı öldürmek üzere odalarına gelir. Yatağın altına gizlenen Sinbad, öldürülmekten kurtulmayı başarır.

Sinbad, prens Gökçebay'ın Kaf Dağı padişahının oğlu olduğunu ve yerini bildiği büyük hazine yüzünden ölüm tehlikeleri atlattığını öğrenir. Gökçebay'la konuşurken çığlık sesleri duyar ve sahibi tarafından tecavüz edilmeye çalışılan bir köleyi kurtarır. Genç ve güzel kölenin diyetini sahibine öder ve onu azad eder.
Sinbad, Gökçebay'la birlikte köle pazarına gider. O sırada esir edilmiş bir prenses olan Sultan Mircan, satılmaktadır. Hiç parası olmamasına karşın 4400 altınla en yüksek teklifi veren Sinbad, mezat yerinde Gökçebay'la birlikte çaldığı altınlarla Mircan'ı özgürlüğüne kavuşturur. Mircan, Sinbad'ın elindeki izi görür ve Sinbad'ın abisi olduğunu anlar. Sinbad, isyankar olduğu için öldürülmesine karar verilen Kara Kaplan'ın da diyetini öder ve onu da özgürlüğüne kavuşturur.
Sinbad, mezat yerinde gördüğü Sultan Zaliha'ya aşık olur. Sinbad, Sultan Zaliha'nın babasını tahta geçirebilmek için çok yaşlı bir adamla evlendiğini öğrenir. Zaliha'nın kızkardeşi olan Sultan Zerefşan'ı yılan sokar. Sinbad, zehri emer ve Zerefşan'ı kurtarır. Bunu duyan Zerefşan'ın babası kızını Sinbad'la evlendirmeye karar verir. Ancak gönlü Zaliha'da olan Sinbad, bu duruma razı değildir.

Gökçebay ve Mircan kaldıkları odadan kaçırılırlar. Prensi ve sultanı kaçırtan Kasım, Kaf Dağı hazinesinin peşindedir. Kahinden oğlu Gökçebay'ın tehlikede olduğunu öğrenen Kaf Dağı padişahı, oğullarından birini Gökçebay'ı kurtarması için yollar. Kasım, Mircan ve Gökçebay'a esirlerini yaptığı işkenceleri izletir. Gökçebay'la Mircan'ın kaçırıldığını haber alan Sinbad, Kara Kaplan'la birlikte yola çıkar. Kaf Dağı padişahının oğlu, kardeşi Gökçebay'ı kurtarmaya çalışırken öldürülür. Gökçebay ve Mircan, kurtulurlar. Kasım, askerleri sayesinde Sinbad'ın elinden kurtulmayı başarır.
Gizlice saraya gelen Kasım, Zerefşan'ı öldürür. Sinbad, Kasım'ın peşine düşer. Ancak Kasım, yine kurtulmayı başarır. Törelere göre Zerefşan öldüğü için Sinbad'da karısıyla birlikte diri diri gömülmek zorundadır. Sinbad öldürüleceği sırada Zaliha gelir ve kocası öldüğü için kendisinin de diri diri gömüleceğini söyler. Bu sırada Kasım ve adamları saraya gelir. Sinbad, kılıcını çeken Kara Kaplan'la birlikte muhafızların elinden kurtulur. Kasım, hükümdarı ele geçirir. Tahta oturmaya gider. Adamlarına da Zaliha’yı kaçırmalarını emreder.

Kaf Dağı Padişahı, bir hayal şeklinde Sinbad ve Gökçebay’a görünür. Sinbad’a Periler Mağarası’na koşmasını, mağarada Kraliçe Mahnamara’nın olduğunu, ona yenilmemesi gerektiğini anlatır. Kraliçeyi alt etmenin yolunun elindeki asayı almak olduğunu söyler. Ardından Kaf Dağı’na gelmelerini, orada kendisine vereceği altın kılıçla Zaliha’yı kurtarabileceğini söyler. Sinabd ve Gökçebay, Periler Mağarası’na doğru yol alırlar.
Kasım, padişahın dilini koparttırır. Zaliha’ya da sahip olmaya çalışır. Zaliha ise Kasım’ı kandırıp oyalamayı başarır.
Sinbad ve Gökçebay mağaraya vardıklarında Mahnamara, Sinbad’ı tanır ve kendisini arzuladığını söyler. Gökçebay, fırsattan istifade edip Mahnamara’nın asasını ele geçirir ve onu etkisiz hale getirir. Sinbad ve Gökçebay, asanın gücüyle Kaf Dağı’na giderler. Kaf Dağı Padişahı, Sinbad’a vereceğini söylediği altın kılıcın, kendi aklı olduğunu; güzel günlerin yaklaştığını, ancak sabırlı olması gerektiğini söyler.
Kasım, kendisini oyaladığını anladığı Zaliha’yı öldürmeye kalkışır. Tam bu sırada ortaya çıkan Sinbad, Kasım’ı kılıcıyla öldürür ve Zaliha’yı kollarına alır.

Comment / Yorum:   

Muharrem Gürses’in yazıp yönettiği Şehzade Sinbad Kaf Dağında ya da diğer bilinen adıyla Şehzade Sinbad, fantastik bir macera filmi. 1971 yapımı filmin yapımcısı Turgut Akınvar’ın kurmuş olduğu Akın Prodüksiyon. Başrolü Fikret Hakan’ın üstlendiği filmde hiçte küçümsenmeyecek bir oyuncu kadrosu var.  
Diğer önemli rollerde Eva Bender, Erol Taş ve Suna Pekuysal gibi tanınmış oyuncular var. Film ayrıca henüz 16 yaşında olan Perihan Savaş’ın ilk filmi olma özelliğini taşıyor. Filmde, kariyerinin ilk dönemlerinde küçük rollerde izlediğimiz Şener Şen’i de görebilmek mümkün.
Şehzade Sinbad Kaf Dağında, her ne kadar fantastik bir deneme olması nedeniyle dikkat çekici olsa da başarısız sayılabilecek bir film. Senaryo oldukça sıradan. Filmin görüntü kalitesi de düşük. Türün meraklılarının ilgisini çekebilir.

Imdb note : 6.4                               My note : 4

La Pyramide De Triboulet / The Human Pyramid (1899)

$
0
0

Director / Yönetmen:

Georges Méliès
 

Screenplay / Senaryo:

Georges Méliès
 
 
 
 

Subject / Konu: 

Sihirbaz, 4 basamaklı büyük bir tahtın en üst basamağında belirir. Tahttan hızlıca aşağıya iner. Sihrini kullanır ve bir sandık yaratır. Sandığın kapağını açar. Sandığın içi boştur. İçi boş olan sandığı kapatır. Sandığın kapağını tekrar açtığında sandıktan bir adam çıkar. Adam, tahtın 2. basamağına çıkıp oturur. Sihirbaz, yeniden sandığın kapağını kapatıp açar. Sandıktan yine bir adam çıkar. Adam, tahtın 2. basamağında oturan adamın yanına çıkıp oturur. Sihirbaz, aynı işlemi tekrarlayarak sandıktan bir adam daha çıkartır. Sandıktan çıkan adam ayakta durur. Sihirbaz bu sefer ayakta duran adamın arkasından 2 adam daha çıkartır. 3 adam, tahtın 3. basamağına otururlar. Sihirbaz, sandığın kapağını açıp yine bir adam çıkartır. Ayakta duran adamın arkasından bu sefer 3 adam daha çıkartır. 4 adam, tahtın alt basamağına otururlar. Sihirbaz, sihrini kullanır önce sandığı yok eder, sonra bütün adamları kadına dönüştürür. Tahtın arkasına geçen Sihirbaz, tahtın en üst basamağına tırmanıp 9 kadının üstünde tahta oturur.

Comment / Yorum:   

Georges Méliès’in senaryosunu yazıp yönettiği La Pyramide De Triboulet ya da diğer bilinen adıyla The Human Pyramid, 1899 yapımı fantastik bir film. Kaynaklarda filmin oyuncu kadrosuna dair herhangi bir bilgi yer almıyor. Film, Méliès filmlerinde izlemeye aşina olduğumuz kısa bir sihirbazlık gösterisinden ibaret. Méliès, 1 dakika bile sürmeyen bir filme başarılı bir sihirbazlık gösterisi sığdırmayı başarmış.

Imdb note : 5.6                               My note : 7.5

Viewing all 357 articles
Browse latest View live