Quantcast
Channel: Sinemaya Dair
Viewing all 357 articles
Browse latest View live

Deep Throat / Derin Gırtlak (1972)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Gerard Damiano

Screenplay / Senaryo:
Gerard Samiano

Cast / Kadro:
Harry Reems
Dolly Sahrp
Bill Harrison
William Love
Carol Connors
Bob Phillips
Linda Lovelace
Ted Street
John Byron
Michael Powers
                                                              Al Gork

Subject / Konu:
Linda eve döndüğünde Helen’i bir erkekle cinsel ilişki yaşarken bulur. Helen’in yaşam tarzını eleştiren Linda cinsel ilişkiler sırasında zevk alamadığını söyler. Helen bunun üzerine Linda’ya eve gelen her erkekle zevk alana kadar cinsel deneyim yaşamasını önerir. Linda, Helen’in önerisine uyup 14 erkekle birlikte olmasına karşın zevk almayı başaramaz.
Başka bir çözüm düşünen Helen, Linda’ya psikiyatrist Young’a gitmesini söyler. Linda’yı inceleyen doktor Young, zevk duymasını sağlayan klitoristin cinsel organında değil gırtlağında bulunduğunu tespit eder. Doktor Young ile oral seks yapan ve ilk kez aradığı zevke ulaşan Linda, doktor Young’ın yanında hemşire olarak çalışmaya ve cinsel tedavilerde görev almaya başlar. Linda, aradığı mutluluğu evlenmeye karar verdiği Wilbur isimili zengin bir ailenin oğlunda bulur.

Comment / Yorum:
Gerard Damiano’nun yazıp yönettiği “Deep Throat / Derin Gırtlak”, dünya tarihinin en çok ses getiren ve en büyük hasılat elde eden (2000 yılı itibariyle) porno filmi olur. 25.000 dolara mal olan film sadece Amerika genelinde 45.000.000 dolar gibi inanılmaz bir hasılat elde eder. Süre itibariyle orta metrajlı bir film olan Deep Throat, 6 gün gibi kısa bir süre zarfında çevrilir. Jenerikte yönetmenin adı Jerry Gerard olarak yer alır.
Filmin üne kavuşmasında filmin adı Deep Throat’un Watergate skandalında gazetecilere bilgi sızdıran devlet görevlisinin lakabı olması önemli rol oynadı.
Komedi öğeleri de içeren film, büyük ilgiyle karşılaşınca 1974 yılında devam niteliğindeki “Deep Throat Part 2”çevrilir. Filmin başrolünde yine Linda Lovelace adını kullanan Linda Susan Boreman rol alır. 2002 yılında ölen Linda Lovelace, bir sapık olan erkek arkadaşının kendisini porno filmlerde oynamaya zorladığını ve DeepThroat ve Deep Throat Part 2’de bu yüzden rol aldığını açıklar.

Imdb note: 5.2                           My note: 2.5

Nebraska (2013)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Alexander Payne

Screenplay / Senaryo:
Bob Nelson

Cast / Kadro:
Bruce Dern
Will Forte
June Squibb
Stacy Keach
Bob Odenkirk
Mary Louise Wilson
Rance Howard
Tim Driscoll
Devin Ratray
Angela Mcewan
                                                          Glendora Stitt
                                                          Elizabeth Moore
                                                          Kevin Kunkel
                                                          Dennis Mccoig
                                                          Ronald Vosta
                                                          Missy Doty
                                                          John Reynolds
                                                          Jeffrey Yosten
                                                          Neal Freudenburg
                                                          Eula Freudenburg
                                                          Ray Stevens
                                                          Lois Nemec
                                                          Francisco Mendez
                                                          Jose Munoz
                                                          Catherine Rae Schutz
                                                          Bob Nelson

Subject / Konu:
Yaşlı Woody, bir dergiden kazandığını sandığı 1.000.000 doları alabilmek için Nebraska’ya doğru yürürken polis tarafından bulunup merkeze götürülür. David, babasını merkezden alıp eve götürür.
Woody, Nebraska’ya gidip parasını almayı kafasına koyduğu için ailesini deli etmeye başlar. Annesi Kate ve ağabeyi Ross, Woody’yi huzurevine yatırmanın vaktinin geldiğini düşünseler de David onlara karşı çıkar. Babasının inadından vazgeçmediğini gören David, onu Nebraska’ya götürmeye karar verir.
Woody, içki içip yere düşer ve başından yaralanır. Hastanede birkaç gün kalması gerektiği için David, Nebraska’ya gitmekten vazgeçer. Haftasonunu geçirmek üzere Woody’nin yıllardır görüşmediği ve aile bağlarının koptuğu ağabeyi Ray’in kasabadaki evine giderler.
Woody, kasabada ağzını tutamayıp eski dostlarına 1.000.000 dolar kazandığını söyleyince herkesin dikkatini üzerine çeker.
Çok geçmeden Kate ve Ross’ta kasabaya gelirler. Kasabadakiler başta Ed olmak üzere Woody’den para koparabilmek umuduyla eski defterleri açmaya başlarlar. Baskılardan sıkılan Kate, ailesiyle beraber akrabalarının yanından ayrılmaya karar verir. Yeğenleri Woody’deki kağıdı çalıp kaçarlar ve Woody’ye ikramiye çıkmadığını anlarlar. Woody’nin ısrarı üzerine David’le kağıdı aramaya çıkarlar. Kağıdı barda kendileriyle alay eden Ed’in elinde bulurlar. David, Ed’i babasıyla alay ettiği için yumruklar. Kendini iyi hissetmeyen Woody, elindeki kağıda para çıkmadığını kabul eder. David, Woody’yi hastaneye yatırır. Kate ve Ross geri dönerler. Woody, ikramiyeyi tahsil etme umuduyla hastaneden kaçınca David onu bulur ve ikramiye tahsili için giderler. Woody’nin ikramiye kazanmadığı anlaşılır ve hediye şapkalarını alıp dönüş yoluna koyulurlar. David, babasının almayı çok istediği kamyoneti ve kompresörü satın alır. Kasabadan geçerlerken kamyoneti Woody kullanır ve bütün kasaba onun geçişini şaşkınlıkla seyreder.

Comment /Yorum:
Alexander Payne imzalı Nebraska, aile ve yol hikayesi olmakla beraber bünyesinde komedi öğeleri de barındıran bir yapım. Siyah – beyaz çekilen Nebraska, gösterişten uzak ve naif yapısıyla  gönülleri kazanan dinlendirici bir yapım oldu.
Yönetmen Alexander Payne için bazı ilkleri bünyesinde barındıran Nebraska, yönetmenin ilk uzun metrajlı siyah – beyaz filmi. Film ayrıca Payne’in senaryosunu yazmayıp yönettiği ilk film olma özelliğini taşıyor. Filmin senaryosu, ilk uzun metrajlı senaryosunu yazan Bob Nelson’a ait.
Yaklaşık 13 milyon dolara mal olan film, 28 Şubat 2014 itibariyle Amerika genelinde 17.118.747 dolar hasılat elde etti.
Woody rolü için Jack Nicholson, Gene Hackman, Robert Duvall ve Robert Forster gibi isimlerin adı geçse de rol Bruce Dern’e gitti. David rolü için Bryan Cranston oyuncu seçmelerine katıldı. Ancak yönetmen Alexander Payne, Cranston’ı role uygun bulmadı. Casey Affleck, Matthew Modine ve Paul Rudd gibi isimlerin rol için adı geçse de Will Forte’de karar kılındı.
Nebraska her ne kadar eli boş dönmüş olsa da 6 dalda Oscar’a aday gösterilmesiyle şaşırttı. Bu minimal aile ve yol hikayesi, birçok güçlü rakibinden daha fazla Oscar adaylığı elde etmeyi başardı.
Gerçekçi ve abartıdan uzak oyunculuğu Bruce Dern’e “En İyi Erkek Oyuncu” dalında Oscar adaylığı getirdi. Dern böylece 1979 yılında “Coming Home / Eve Dönüş” filmiyle “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” dalında Oscar’a aday gösterilmesinden tam 35 yıl sonra tekrar Oscar’a aday gösterilmiş oldu.
Aynı şeyleri 85 yaşında “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” dalında Oscar’a aday gösterilip dikkatleri üzerine çeken June Squibb için söylemekse mümkün değil. Squibb sempatik ve fakat abartılı bir karakter yaratmış. Bu da karakterin karikatürize olmasına neden olmuş.
Filmin görüntü kalitesi gayet iyi. Görüntü kalitesi yüksek siyah – beyaz yol filmlerinin seyrinin çoğu zaman ayrı bir keyif olduğu unutulmaması gereken bir detay.

Imdb note: 7.8                           My note: 6

The Secret Life of Walter Mitty / Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı (2013)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Ben Stiller

Screenplay / Senaryo:
Steven Conrad

Short Story / Kısa Hikaye:
James Thurber

Cast / Kadro:
Ben Stiller
Kristen Wiig
Shirley Maclaine
Adam Scott
Kathryn Hahn
Patton Oswalt
Adrian Martinez
                                                            Olafur Darri Olafsson
                                                            Sean Penn

Subject / Konu:
Walter, yeni katıldığı partner bulma sitesinde kendisiyle aynı şirkette çalışan ve hoşlandığı Cheryl ile etkileşime geçmeyi başaramaz. Walter, sürekli hayallere dalmaktadır.
İşe gittiğinde şirketin devredildiğini öğrenir. Dönüştürmeden sorumlu müdür Ted, tuhaf bulduğu Walter’la uğraşır. Derginin yayınının durdurulduğu ama son sayısının çıkarılacağı açıklanır.
Dergi için bir negatifi bulması gereken Walter, yıllardır birlikte çalıştığı ama hiç yüzyüze görüşmediği Sean O’Connell’ı aramaya koyulur ve bu sayede kendisine yardımcı olan Cheryl ile iletişim kurmayı da başarır.
Walter, kız kardeşiyle birlikte annesine bir villa kiralar.
Sean’un Grönland’ta olduğuna dair bir ipucu bulan Walter, Grönland’a uçar. Tehlikeli bir yolculuğun ardından Sean’un bulunduğu gemiye ulaşır. Ancak Sean’un gemiden 4 saat önce kılavuz gemisiyle alındığını ve İzlanda’ya götürüldüğünü öğrenir. Sean’un gemideki bir notundan ertesi gün İzlanda’daki bir yanardağda çekim yapacağını öğrenir. Walter, gemi İzlanda’ya vardığında bir bisiklete atlayıp yola koyulur. Yine hayale daldığı bir anda bisikletten düşer ve bisiklet kullanılamaz hale gelir. Yola koşarak ve daha sonra da çantasındaki oyuncakla takas ettiği bir kaykayla devam eder. Yanardağa ulaşmak üzereyken yanardağ lav püskürmeye başlar ve Walter, Sean’u yakalamayı başaramaz.
Şirkete negatifi bulamadan geri dönen Walter işten kovulur. Cheryl’in de işten kovulduğunu öğrenir. Cheryl’i görmek için evine gittiğinde evde bir erkek olduğunu görür ve onunla görüşmeden geri döner.
Annesinin evine geldiğinde Sean’un kendisini ziyaret etmek için uğradığını ve şimdi de Afganistan’da Himalayalarda olduğunu öğrenir. Annesi Walter’a Sean’un işini devam ettirecek tek ortağının kendisi olduğunu ve işe devam etmesini söyler. Sırt çantasını alan Walter, yola koyulur. Himalayalara tırmanır ve Sean’u bulur. Sean, görüntülenmesi çok zor olan kar leoparını görüntülemek için beklemektedir. Walter, aradığı negatifin Sean’un kendisine gönderdiği cüzdanın içinde olduğunu öğrenir. Ancak Walter, cüzdanın içine bakmayı akıl etmediği gibi cüzdanı da çöpe atmıştır. Anı yaşamanın tadını önemseyen Sean, kar leoparını görür ve izler ama resmini çekmez.
Walter eve geri döndüğünde annesi çöpten alıp sakladığı cüzdanını geri verir. Cüzdanının içinde negatifi bulan Walter, derginin basılmasına 2 gün kala hiç incelemediği negatifi Ted’e ders vererek teslim edip gider.
İş sonlandırma belgesini alan Walter, Cheryl’le karşılaşır. Evine gittiği gün gördüğü adamın Cheryl’in kocası olmadığını öğrenir. Birlikte yürürlerken derginin son sayısının kapağını yani Walter’ın Ted’e teslim ettiği Sean’un negatifini görmek için gazeteciye giderler. Sean’un çektiği ve dergiye kapak olan resim, derginin çalışanlarının emeğine saygı olarak çekilmiş  Walter’un bir resmidir.

Comment / Yorum:
Steven Conrad’ın James Thurber’ın kısa hikayesinden yola çıkarak senaryosunu yazdığı “The Secret Life of Walter Mitty / Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı”, aynı zamanda filmin başrolünü de üstlenen Ben Stiller tarafından yönetilir. Filmde diğer önemli rollerde Kristen Wiig, Shirley Maclaine ve Sean Penn’i izliyoruz.
Efsane isimler Ron Howard ve Steven Spielberg’in de yapımcıları arasında olduğu film, yaklaşık 90.000.000 dolara mal oldu. 6 Nisan 2014 itibariyle sadece Amerika genelinde 58.229.120 dolar hasılat elde etti.
Filmin ana karakteri Walter Mitty için Jim Carrey, Owen Wilson, Mike Myers, Sacha Baron Cohen ve Will Ferrell gibi aktörlerin isimleri geçse de rol, kariyerinin büyük bölümünü çok seyirci çeken ve fakat niteliksiz komedilerde heba eden Ben Stiller’a gitti.
Filmde 1936 – 2007 yılları arasında yayın yapan efsane foto – dergi Life’a saygı duruşunda bulunuluyor. Ayrıca 2008 yapımı “The Curious Case of Benjamin Buton / Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi” filmine de göndermeler yapılmakta.
Filmin en çarpıcı tarafı, hayaller dünyasında yaşayan Walter’ın hayatını yaşamaya başlayınca hayallerin yok olmaya başlaması. Filmin müthiş bir görsel kalitesi var. Sadece Grönland çekimlerini görmek için dahi seyredilebilir. Ben Stiller’a antipatiniz dahi olsa The Secret Life of Walter Mitty, muhtemelen beğeneceğiniz bir film olacaktır.

Imdb note: 7.4                           My note: 7

Homefront / Sivil Cephe (2013)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Gary Fleder

Screenplay / Senaryo:
Sylvester Stallone

Novel / Kitap:
Chuck Logan

Cast / Kadro:
Jason Statham
James Franco
Winona Ryder
Kate Bosworth
Rachelle Lefevre
Frank Grillo
Clancy Brown
                                                               Izabela Vidovic
                                                               Marcus Hester
                                                               Omar Benson Miller
                                                               Chuck Zito
                                                               Linds Edwards
                                                               Austin Craig
                                                               Owen Harn

Subject / Konu:
Danny’nin liderlik ettiği bir uyuşturucu çetesinin içine sızıp yakalanmalarını sağlayan gizli ajan Phil Broker, oğlu Jojo öldürülen Danny’nin nefretini kazanır.
Olaydan 2 yıl sonra eşi ölen Broker, kızıyla birlikte sakin bir kasabaya taşınır. Kızı Maddy’nin okulda kendisine sataşan bir çocuğu pataklaması, çocuğun sorunlu annesi Cassie’nin ortalığı karıştırmasına ve kocası Jimmy’yi Broker’ın üzerine salmasına neden olur. Broker’ın Jimmy’yi haklaması ile daha da sinirlenen Cassie, bir uyuşturcu pişiricisi olan belalı ağabeyi Gator’dan Broker konusunda kendisine yardımcı olmasını ister.
Sorun istemeyen Broker, Jimmy’den özür diler. Gator’ın adamları Broker’a sataşır. Broker, adamlara dersini verince Gator bizzat devreye girer. Broker’ın evine gizlice giren Gator, Broker’ın dosyalarını bulur ve bir gizli ajan olduğunu öğrenir. Ürettiği uyuşturucuyu Danny aracılığıyla eyalet çapında dağıtmayı planlayan Gator, Sheryl aracılığıyla Danny’ye peşinde olduğu Broker’ın nerede olduğunu bildirir.
Broker, Gator’ın çevirdiği dolapları öğrenir. Gator’ın imalathanesini elektrik çalıştırıldığında havaya uçacak konuma getirir. Maddy’yi de alıp yaşadığı yerden ayrılmaya hazırlanan Broker’ın evi kasabaya gelen Danny’nin adamlarının saldırısına uğrar. Sheryl, Maddy’yi alıp Gator’ın imalathanesine götürür. Gator’ın bir şeyler çevirdiğini düşünen Cassie imalathaneye gelir. İmalathane havaya uçar. Cassie, Maddy’yi alıp götürmek istese de Gator izin vermez ve Cassie’yi silahla vurur. Maddy’yi de yanına alan Gator, arabaya binip kaçmaya koyulur. Broker, peşlerinden gider…

Comment / Yorum:
Gary Fleder tarafından yönetilen 2013 yapımı “Homefront / Sivil Cephe”, aynı zamanda filmin yapımcılarından biri de olan efsane oyuncu Sylvester Stallone tarafından yazıldı. Stallone, senaryoyu Chuck Logan’ın kitabından yıllar önce kendisi için uyarlasa da filmi çekme ve filmde oynama fırsatı olmadı. Artık rol için yaşı uygun olmadığından da rolü “The Expendables” serisinde birlikte rol aldığı Jason Statham’a verdi.
Yaklaşık 22.000.000 dolara mal olan film, 20 Aralık 2013 itibariyle sadece Amerika’da 19.783.777 dolar hasılat elde etti.
Filmin parlak bir oyuncu kadrosu var. Kötü adam olarak James Franco’yu izlediğimiz filmde ayrıca Winona Ryder ve Kate Bosworth gibi önemli isimlerde rol almakta. Filmin sürprizi ise doğal oyunculuğuyla dikkat çeken Maddy rolünde izlediğimiz Izabela Vidovic.
Film akıcı ve aksiyon dozajı da gayet iyi ayarlanmış. Ancak hikayenin ne yönde gelişeceği daha filmin başından belli oluyor. Sıkılmadan ve büyük beklentilere girmeden seyredilebilecek bir aksiyon.

Imdb note: 6.5                           My note: 5

İncili Çavuş (1968)

$
0
0
Yönetmen / Director:
Nişan Hançer

Screenplay / Senaryo:
Sadık Şendil

Cast / Kadro:
İzzet Günay
Mine Mutlu
Sadettin Erbil
Kadir Savun
Hüseyin Baradan
Cenap Aydınoğlu
Suna Pekuysal
Mualla Sürer
Ergun Köknar
Necdet Yakın
                                                                 Mürüvvet Sim
                                                                 Zeki Alpan
                                                                 Arif Eriş
                                                                 Ahmet Kostarika
                                                                 Naci Saraç
                                                                 Kubilay Hakan

Subject / Konu:
Mülayim bir adam olan İncili Çavuş ile hovarda bir kabadayı olan Hızır, tıpatıp birbirlerine benzemektedir. Bu benzerlik, Hızır’ın yaptığı çapkınlıkların İncili Çavuş’a mal edilmesine neden olur.
3 saf ve çulsuz kafadar, taşı toprağı altın diye anıldığı için İstanbul’a gelirler. İncili Çavuş’la karşılaştıklarında yumuşak bir yardım eli bulurlar. Aynı kişi sandıkları Hızır’ın ise sert tavrıyla karşılaşırlar.
Rüstem Paşa’nın kızı Dilruba, görüp aşık olduğu Ali’yi dadısının yanıltması yüzünden İncili Çavuş’un oğlu zanneder. Halbuki Ali, İncili Çavuş’un değil Hızır’ın oğludur.
Hızır’ın çaldığı ve bostancılardan kaçarken 3 kafadara verdiği altınlar, ortalığı karıştırır. Önce İncili Çavuş’un hırsız olduğu zannedilir. Sonra da Rüstem Paşa’nın, kızı Dilruba’yı mutlu edebilmek için İncili Çavuş’un oğluyla evlendirmeye karar vermesiyle hürmetle karşılanır.
Ali, sarpa saran olayları bir ali cengiz oyunuyla çözer. Hızır’ın çaldığı altınlar sahibine verilir. Kadın kılığına girmek zorunda kalıp yakalanan ve idam ettirilecek olan 3 kafadar, kurtarılır ve mükafatlandırılır. Hızır, tövbe edip Paşa’nın hizmetine girer. Suçsuzluğu anlaşılan İncili Çavuş, hem Paşa’nın övgüsünü alır hem de ödüllendirilir. Ali de esas arzusuna kavuşur ve Dilruba’yla evlenmek için Paşa’dan izin alır.

Comment / Yorum:
Türk mizahının önemli karakterlerinden İncili Çavuş, 1968 yılında 2. kez Türk sinemasına uyarlanır. Sadık Şendil’in senaryosunu yazdığı filmin yönetmenliğini Nişan Hançer üstlenir. Filmin görüntü yönetmenliğini Çetin Tunca yapar.
1951 yılındaki ilk çevrimde usta komedyen İsmail Dümbüllü’nün canlandırdığı İncili Çavuş karakterini bu kez Sadettin Erbil canlandırır. Erbil, aynı zamanda Hızır karakterini de oynar. Ana karakterleri canlandırıyormuş gibi görünen İzet Günay ve Mine Mutlu’nun İncili Çavuş ve 3 kafadar karakterlerinin gölgesinde kaldıkları söylenebilir. Filmin yan kadrosunda da oldukça önemli isimler yer alıyor.
Filmin türü Türk sinemasında çok da denenmeyen bir tür olan dönem komedisi. Film, özellikle zayıf senaryosundan ötürü vasatı aşamayan bir yapım olmuş.

Imdb note: - (Filmin Imdb'de notu bulunmuyor)          My note: 4

Broadway Danny Rose (1984)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Woody Allen

Screenplay / Senaryo:
Woody Allen

Cast / Kadro:
Woody Allen
Mia Farrow
Nick Apollo Forte
Sandy Baron
Corbett Monica
Jackie Gayle
Morty Gunty
Will Jordan
Howard Storm
Jack Rollins
                                                             Milton Berle
                                                             Craig Vandenburgh
                                                             Herb Reynolds
                                                             Paul Greco
                                                             Frank Renzulli
                                                             Edwin Bordo
                                                             Gina DeAngelis
                                                             Peter Castellotti
                                                             Sandy Richman
                                                             Gerald Schoenfeld
                                                             Olga Barbato
                                                             David Kissell
                                                             Gloria Parker
                                                             Bob Rollins
                                                             Etta Rollins
                                                             Bob Weil
                                                             David Kieserman
                                                             Mark Hardwick
                                                             Alba Ballard
                                                             Maurice Shrog
                                                             Belle Berger
                                                             Herschel Rosen
                                                             Joe Franklin

Subject / Konu:
Bir masada Danny Rose’la ilgili bir sohbet dönmeye başlar. Masadaki adamlar birbirlerine Danny’nin sahne şovlarını anlatıp gülerler. Masadaki adamlardan biri en iyi Danny Rose hikayesinin kendisinde olduğunu söyler ve uzun hikayeyi anlatmaya başlar.
Danny kimsenin önemsemediği şarkıcı Lou’nun bir yıldız olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden bir menajerin ötesine geçer ve Lou’nun herşeyiyle ilgilenir. Lou zamanla insanların ilgisini çeker ve büyük gemilerde şarkı söylemeye başlar.
Danny, Lou’nun isteği üzerine yasak aşk yaşadığı Tina’yı Lou’nun sahneye çıkacağı mekana götürmek üzere almaya gider. Ancak Tina’nın evine gittiğinde Tina’yla Lou’nun telefonda kavga edişine şahit olur. Tina’nın Lou’yu izlemeye gitmeyeceğini söyler. Lou, şarkı söylemek için Tina’nın kendisini izlemeye gelmesini şart koştuğu için Danny, Tina’yı takip edip Lou’nun sahne alacağı mekana götürebilmek için dil dökmeye başlar.
Danny, Tina’yı ikna etmeyi başarır. Ancak Tina’ya aşık olan Johnny, Danny’nin Tina’nın yeni sevgilisi olduğunu sanıp intihara kalkışınca ortalık karışır. Johnny’nin mafya olan kardeşleri Joe ve Vito, Danny’yi öldürmek üzere peşine düşerler. Kaçmayı başaran Danny ve Tina, Manhattan’a bir tekneyle giderler.
Tina, Lou’ya başka bir menajer ayarlamaya çalışır. Danny ise peşine düşen Joe ve Vito’dan kaçmaya çalışır. Joe ve Vito, Danny ve Tina’yı yakalar. Danny, kendisinin değil bir arkadaşının Tina’yla ilişkisi olduğunu söyler. Joe ve Vito, arkadaşının kim olduğunu öğrenmek için Danny’yi zorlayınca; Danny, Tina’yla ilişkisi olan kişinin dünyanın en kötü vantralogu Barney Dunn olduğunu söyler.
Bağlarını çözmeyi başaran Tina ve Danny, tutuldukları yerden kaçarlar. Lou’nun sahne alacağı mekana giderler. Danny, sarhoş Lou’yu ayıltıp sahneye çıkarır. Lou, sahne şovunu tamamladıktan sonra Danny’ye artık yeni bir menajerle çalışmak istediğini söyler.
Danny, Barney’nin 2 adam tarafından dövülüp hastanelik edildiğini öğrenince soluğu hastanede alır. Barney’nin hastane masraflarını üstlenmek ister.
Tina, Danny’yi işinden ettiği için vicdan azabı duymaya başlar. Bir süre sonra da Lou’dan ayrılır. Lou’dan sonraki ilişkisi de yürümez. Şükran Günü’nde Danny’nin evine özür dilemek için gider. Ancak Danny, kendisine soğuk davranınca gitmek zorunda kalır. Danny, Tina’nın peşinden gider.

Comment / Yorum:
Woody Allen’ın senaryosunu yazıp, yönetip, başrollerini Mia Farrow ve Nick Apollo Forte’yle oynadığı Broadway Danny Rose, yaklaşık 8.000.000 dolara mal oldu. Film, sadece Amerika genelinde 10.566.714 dolar hasılat elde etti.
Woody Allen, Lou Canova rolünü ilk olarak Sylvester Stallone’ye önerdi. Rol için düşünülen diğer isimler ise Robert De Niro ve Danny Aiello’ydu. Ancak rol, nihayetinde Nick Apollo Forte’ye gitti. Forte her ne kadar fena bir performans sergilemese de Stallone veya De Niro’nun bu rolü üstlenseler, ortaya nasıl bir iş çıkaracakları da merak edilir cinsten. 
Filmin ilk gösterimi Cannes Film Festivali’nde yapıldı. Film, 1979 yapımı “Manhattan” filminden sonra Woody Allen’ın Cannes’da ilk gösterimi yapılan 2. filmi oldu.
“En İyi Yönetmen” ve “En İyi Senaryo” dallarında Oscar’a aday gösterilip ödülü kazanamayı başaramayan film, “En İyi Senaryo” dalında Bafta ve WGA (Writers Guild of America), “Yabancı Dilde En İyi Senaryo” dalında da David di Donatello ödüllerine layık görüldü.
Woody Allen, filmi kendi çektiği filmler arasında favorilerinden biri olarak nitelendirdi. Ancak filmin Allen’ın popüler filmlerinden biri olmadığı söylenebilir. Söz konusu Allen olunca filmin senaryosu ve mizah düzeyi üzerinde fazla durmaya gerek yok. Yani film bu açılardan gayet başarılı. Film, köşede unutulmuş gibi dursa da seyre değer bir komedi.

Imdb note: 7.5                           My note: 7

Yarasa Adam / Bedmen (1973)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Savaş Eşici

Screenplay / Senaryo:
Savaş Eşici

Cast / Kadro:
Levent Çakır
Emel Özden
Hüseyin Sayar
Ceyhan Cem
Renan Fosforoğlu
Yılmaz Kurt
Nurettin Kaygısız
Mehmet Uğur
Süheyl Eğriboz
Turgut Özatay
                                                            Kayhan Yıldızoğlu
                                                            Altan Günbay

Subject / Konu:
Bir derginin seçtiği senenin en şık giyinen 10 kişisinden 3’ü faili meçhul şekilde öldürülür. Dergi, bu 10 kişiyi de sigorta ettirdiği için her ölen kişi başına 1 milyon lira almaktadır. Sigorta şirketi tarafından durumla ilgili bilgilendirilen Bedmen’e tek şüphelinin dergi sahibi Altan olduğu söylenir ve olayın üzerine gidip katili bulması istenir.
Bedmen, yardımcısı Robin’le olayı araştırmaya koyulur. İlk olarak striptizci Seher’le görüşmeye giderler. Ancak Seher kuliste öldürülür. Bunun üzerine Altan’la görüşmeye giderler. Ancak Altan kendilerine yardımcı olmaz.
Bedmen ve Robin, kaçırılmak üzere olan Emel’i kurtarırlar. Bedmen ile Emel çok geçmeden aşk yaşamaya başlarlar.
Çapkınlığını örtbas etmeye çalışan Bedmen, Robin’den daha önce kurtardıkları Funda’nın öldürüldüğü haberini alır. Tek şüpheli Altan’ın evine gittiklerinde onu da öldürülmüş vaziyette bulurlar. İşin tuhaf tarafı, Altan’ın kendisini de sigortalattırmış olmasıdır.
Emel kaçırılır. Bedmen saldırıya uğrasa da kendisine saldıran adamlarla başa çıkar. Emel, Altan’ın köşküne getirilir. Altan, sigorta tazminatı alabilmek için ölmüş numarası yaptığını Emel’e açıklar ve ona zorla sahip olmaya çalışır. Köşke gelen Bedmen ve Robin, Altan’ın adamlarını haklarlar. Bedmen, Altan’ı öldürüp Emel’i kurtarır.

Comment / Yorum:
Savaş Eşici’nin yazıp yönettiği “Yarasa Adam / Bedmen”, en yalın ifadeyle tuhaf bir film. Öyle ki filmin bir aksiyon mu, erotik film mi, yoksa süper kahraman filmi mi olduğunu söyleyebilmek pek de kolay değil.
Yaklaşık 1 saatlik süresiyle orta metrajlı filmler arasında değerlendirilebilecek olan Yarasa Adam / Bedmen, Kunt film stüdyolarında hazırlanıp seslendirildi. Film, 1 Kasım 1973 tarihinde gösterime girdi.
Filmin senaryosu ve oyunculukları da gayet tuhaf. Zira filmde meşhur çizgi roman karakteri Batman’i Bedmen adıyla bir sigorta şirketi için çalışırken buluyoruz. Üstelik Bedmen, kahramanlığının yanı sıra çapkınlık peşinde de koşuyor. Filmde birkaç saniye Turgut Özatay’ı da görebilmek mümkün. Yarasa Adam / Bedmen, neresinden bakarsanız bakın olmamış bir film. Yine de tuhaflıklarına gülmek için seyredilebilir.

Imdb note: 5.4                           My note: 2

Filth / Pislik (2013)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Jon S. Baird

Screenplay / Senaryo:
Jon S. Baird

Novel / Kitap:
Irvine Welsh (from “Filth”)

Cast / Kadro:
James Mcavoy
Jamie Bell
Martin Compston
Kate Dickie
Joanne Froggatt
Emun Elliott
Gary Lewis
                                                               Shirley Henderson
                                                               Shauna Macdonald
                                                               Brian Mccardie
                                                               Imogen Poots
                                                               John Sessions
                                                               Eddie Marsan
                                                               Jim Broadbent

Subject / Konu:
20 yaşındaki bir Japon öğrenci, bir grup saldırgan tarafından öldürülür. İşlenen cinayeti sadece bir kişi görür.
Emniyet teşkilatında bir dedektif olan Bruce terfi etmek istemektedir. Ancak terfi için rakipleri bulunmaktadır. Bruce’a göre en ciddi favori kendisidir. Üstüne üstlük rakiplerini sürekli manipüle etmektedir. Bununla da yetinmeyen Bruce, rakiplerinden Dougie’nin karısıyla yasak bir ilişki yaşamakta, Bladesey’in karısına telefon sapıklığı yapmakta ve herkesi birbirine düşürmeye çalışmaktadır.
Herkes Bruce’un eşi Carole ve kızı Stacey ile mutlu ve örnek bir aile olduğunu sansa da Bruce, Carole tarafından terk edilmiştir ve Stacey’yi de görememektedir. Zıvanadan çıkmaya başlayan Bruce, terk edilişinin acısını seks ve uyuşturucu düşkünlüğüyle gidermeye çalışmaktadır. Çocukluğunda ölümüne sebep olduğu kardeşi Davie’de sürekli zihnini kurcalamaya başlar.
Bruce, terfi şansı azaldıkça en güçlü aday olan Amanda ile sürtüşmeleri artar. Dougie, karısının kendisini Bruce’la aldattığını öğrenip intihar eder.
Kontrolünü yitirdiği zamanlarda kadın kılığına girip kendisini Carole zanneden Bruce, Japon öğrencinin öldürülüşünü gören tek kişidir. Cinayeti işleyen saldırganlar, kadın kılığına girip sokağa çıkan Bruce’u yakalarlar. Bruce, kendisine tacizde bulunan katili öldürür. Böylece Bruce’la ilgili bütün gerçekler ortaya çıkmış olur. Rütbesi indirilen Bruce’un terfi başvurusu da reddedilir.
Üniformasını giyen Bruce, çoğu kez istismar ettiği tek arkadaşı Bladesey’ye yapması gerekenleri anlattığı bir video kaydeder. Kasedi ve içkilerini Bladesey’ye gönderen Bruce intihar etmeye hazırlanır…

Comment / Yorum:
1996 yılında sinemaya uyarlanan Trainspotting romanıyla adından oldukça söz ettirmeyi başaran İskoç yazar Irvine Welsh’in aynı adlı romanından 2. uzun metrajlı filmine imza atan yönetmen Jon S. Baird tarafından sinemaya uyarlanan Filth / Pislik, 2013 yapımı bir Britanya filmi. Yaklaşık 5.000.000 dolara mal olan film 10 Kasım 2013 tarihi itibariyle sadece Birleşik Krallık’ta 3.849.986 sterlin hasılat elde etti.
Filmin başrolünde yıldızını her geçen gün biraz daha parlatan James Mcavoy’u seyrediyoruz. Ayrıca filmin oyuncu kadrosunda Jamie Bell, Imogen Poots ve Jim Broadbent gibi popüler Britanyalı oyuncular da yer alıyor.
Film, tanıtımlarda şiddet ve cinsel içerikli olarak lanse edilse de, şiddet ve cinselliğin mizahla harmanlanarak sunulduğunun ve bu anlatım dilinin Bruce karakterinin psikolojik çözümlemesi için yerinde bir dil tercihi olduğunun altını çizmek gerek. 
James Mcavoy’un bu karmaşık karakterin hakkını layıkıyla verdiği söylenebilir. Mcavoy’un kusma sahnesinde dahi gerçekten kusmayı tercih etmesi gibi küçük görünen detaylar, aslında inandırıcılık düzeyini de yukarıya çekiyor.
Sert ve eğlenceli bir başlangıç yapan film, ilerleyen dakikalarında mizahını korumakla beraber psikolojik bir dramaya dönüşüyor. Film oldukça tempolu ve akıcı. Ayrıca filmin sonunda kısa bir animasyon var.
Filth, sert bir film olmasının yanı sıra güçlü mizahıyla da kendisine farklı bir film dedirtmeyi başarıyor.

Imdb note: 7.1                           My note: 7.5

Bacanak / Süper Adam (1979)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Savaş Eşici

Screenplay / Senaryo:
Aydemir Akbaş

Cast / Kadro:
Aydemir Akbaş
Zerrin Doğan
Erdinç Akbaş
Baykal Kent
Ata Saka
Ahmet Kostarika
Baki Tamer
Kazım Kartal
Kamer Sadık
Aylin Berkay

Subject / Konu:
Kendisini dedektif Baretta sanan Tosun, arkadaşları tarafından Baretta Tosun diye çağrılmaktadır. Remzi isimli kafeste beslediği konuşan horozuyla yaşayan Tosun’a bir müşteri gelir ve karısının kendisiyle birlikte olmadığı için başka birisiyle ilişkisi olduğundan şüphelendiğini anlatır. Adamın karısı Sehamet, Tosun’un arkadaşı Hasan’la ilişki yaşamaktadır.
Sehamet’i takip eden Tosun, Sehamet’le Hasan’ı faka bastırır. Hasan’ı alıp karakola teslim eder. Sehamet’in yanına döner ve onunla birlikte olur.
Hasan’ın birlikte olduğu hayat kadını, patronu Selami tarafından öldürülür. Hasan, gazeteden birlikte olduğu kadının öldürüldüğünü öğrenir. Tosun’dan olayı araştırmasını ister. Tosun, öldürülen kadının evine gittiğinde kadının kendisine çok benzeyen ablası Fatma’yla tanışır.
Selami’nin katil olduğunu öğrenen Tosun, bacanak ismini kullanarak sürekli Selami’nin karşısına çıkar ve onu çıldırtır. Fatma ile birlikte Selami’yi kandırıp cinayeti itiraf ettirir. Polis, Selami’yi tutuklar. Tosun’da Fatma’yla birlikte olur.

Comment / Yorum:
Savaş Eşici’nin yönettiği 1979 yapımı “Bacanak / Süper Adam” filminin senaryosunu aynı zamanda filmin başrolünü de üstlenen Aydemir Akbaş yazar.  Filmin adı jenerikte Süper Adam, afişte ise Bacanak ismiyle lanse edildiğinden filmin 2 ismi var.
Yeşilçam’da erotik dönemin bir mahsulü olan film, komedi ve erotizmi bir arada sunmaya çalışsa da pek başarılı olamamış. Filmin anlamsız bölümleri ve kopuklukları var. Filmin ilk dakikasında görünen Ahmet Kostarika, Baki Tamer ve Kazım Kartal’ın filmin kalan kısmında hiç görünmemeleri ya da uzayıp giden erotik dans sahneleri gibi.
Bacanak / Süper Adam, her açıdan niteliksiz ve kötü bir film. Komedinin küfürle sağlanmaya çalışılması yani kaba komedi yapılması, zaten son derece kötü olan filmin iyice dibe vurmasına neden olmuş.


Imdb note : - (Filmin imdb'de kaydı yok)                   My note : 1.5

The Book Thief / Kitap Hırsızı (2013)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Brian Percival

Screenplay / Senaryo:
Michael Petroni

Novel / Kitap:
Markus Zusak (from “The Book Thief”)

Cast / Kadro:
Geoffrey Rush
Emily Watson
Sophie Nelisse
Ben Schnetzer
Nico Liersch
Sandra Nedeleff
Heike Makatasch
                                                             Kirsten Block
                                                             Oliver Stokowski
                                                             Rainer Bock
                                                             Barbara Auer
                                                             Matthias Matschke
                                                             Julian Lehmann
                                                             Gotthard Lange
                                                             Rainer Reiners
                                                             Ludger Bökelmann
                                                             Paul Schaefer
                                                             Nozomi Linus Kaisar
                                                             Robert Beyer
                                                             Hildegard Schroedter
                                                             Levin Liam
                                                             Rafael Gareisen
                                                             Carl Heinz Choynski
                                                             Carina N. Wiese
                                                             Sebastian Hülk
                                                             Beata Lehmann
                                                             Joachim Paul Assböck
                                                             Laina Schwarz
                                                             Marie Burchard
                                                             Georg Tryphon
                                                             Martin Ontrop
                                                             Jan Andres
                                                             Stephanie Stremler

Subject / Konu:
Almanya, Şubat 1938. Anneleri tarafından evlatlık verilmek üzere bir aileye götürülen 2 kardeşten küçük olanı yolda ölür. Liesel, ölen kardeşi gömülürken gömenlerden birinin düşürdüğü kitabı çalar. Liesel, yeni ailesine teslim edilir.
Jesse Owens’a özendiği için koşmaya meraklı olan Rudy, mahallelerine yeni taşınan Liesel’i okula götürür. Liesel’in okuldaki ilk günü okuma yazma bilmediğinden ismini tahtaya yazmadığı için aptal muamelesi görmesiyle ve bir çocukla kavga etmesiyle başlar.
Okumayı öğrenmeye başlayan Liesel, ilk kitabını okuyup bitirir. Üvey annesi Rosa sert, üvey babası Hans ise iyi huyludur. Üvey babası Hans, Liesel için mahzende duvara bir sözlük hazırlar.
Nazi yönetimi, kitapları zararlı gördüğü için meydanlarda toplu şekilde yakar. Liesel, yakma işleminin yapıldığı gece henüz yanmamış kitaplardan birini alır.
Zamanında Hans’ın hayatını kurtarmak için kendisini feda eden Yahudi arkadaşının oğlu Max, yaralı halde Nazi zulmünden kaçıp Hans’ın evine sığınır. Hans’ın elinden bir an olsun düşürmediği kitap, Liesel’in dikkatini çeker.
Çamaşırları götürdüğü valinin evinde Liesel’i daha önce meydanda kitap alırken gören valinin karısı Ilsa, ona zengin kütüphanelerini gösterir ve istediği zaman ziyarete gelebileceğini söyler. Vali tarafından yakalanıp gönderilene kadar Liesel birkaç kitap okur ve kelime dağarcığını geliştirir.
Bodrum katta yatmaya başlayan Max, hastalanır. Max’e kitap okuyan Liesel, okuduğu kitaplar bittikçe valinin evine gizlice girip kitap aşırır ve o kitabı okumaya başlar. Okuduğu kitap bitince kitabı geri götürüp başka kitap alır. Liesel’i takip edip ne yaptığını öğrenen Rudy, ona “Kitap Hırsızı” adını takar ve Max’i evlerinde saklamalarını da sır olarak tutacağına söz verir.
İyileşen Max, Liesel, Hans ve Rosa’ya daha fazla riske sokmamak için yanlarından ayrılmaya karar verir. Max’e çok alışan Liesel büyük üzüntüye boğulur.
Koşu müsabakalarında 1. olan Rudy, özel askeri eğitim için seçilir. Celpname gelen Hans, savaşta olan Nazi ordusuna çağrılır ve gitmek zorunda kalır. Bir süre sonra Hans eve geri döner.
Geceyarısı bombardımanı evleri yakıp yıkar. Enkazdan sağ çıkartılan Liesel, Hans ve Rosa’nın öldüğünü görür. Can vermek üzere olan Rudy ise kendisini sevdiğini söylerken ölür.
Vali ve Ilsa, yıkılan evlere bakmak için geldiklerinde Ilsa, Liesel’i bulur.
2 sene sonra yıllar 1945’i gösterirken Amerikan askerleri Almanya’yı işgal eder. Max, terzide çalışan Liesel’i gelip bulur. Max ve Liesel ömür boyu arkadaşlıklarını devam ettirirler. Liesel bir yazar olup hikayeler yazar. 3 çocuğu ve torunları olur. Uzun bir ömür yaşadıktan sonra 90 yaşında hayata gözlerini yumar.

Comment / Yorum:
Genelde televizyona işler yapan yönetmen Brian Percival’in 2. uzun metrajlı sinema filmi olan “The Book Thief / Kitap Hırsızı”, Markus Zusak’ın aynı adlı romanından genelde fantastik senaryolara imza atan senarist Michael Petroni tarafından yazıldı. Film, dünya genelinde 76.586.316 dolar hasılat elde etti.
2. Dünya Savaşı sırasında kimliklerini gizleyerek Nazi zulmünden korunmaya çalışan insanların hikayesini anlatan The Book Thief, defalarca karşılaştığımız ve karşılaşmaya devam ettiğimiz benzer temalı filmlerle ortak noktalar taşımasına karşın duyguları istismar etmemeye çalışması, naif ve neşeli ve bizzat Azrail’in dilinden anlatımıyla fark yaratmayı başarmış bir yapım. 
Elbette burada anlatıcı Roger Allam’ı saygıyla anmak gerek. Zira Allam, etkileyici anlatımıyla filmin farklı bir havaya bürünmesinde önemli rol oynamış.
Oyunculuklar da filmin başarılı taraflarından. Çocuk oyuncular üzerinden anlatılan hikayede  başrolü üstlenen Sophie Nelisse ve ona eşlik eden Nico Liersch, oldukça doğal ve başarılı bir performans sergilemişler. Film, özellikle Sophie Nelisse için önemli bir basamak olacağa benziyor. Hollywood’un emektar isimleri Geoffrey Rush ve Emily Watson’da usta oyunculuklarıyla filmin ağır topları konumundalar.
Filmde Adolf Hitler’e ve efsane atlet Jesse Owens’a ait görseller kullanıldı.
Filmin otoriteler tarafından en çok takdir edilen tarafıysa John Williams imzalı müzikler oldu. Bu oldukça başarılı müzikler, ödül kazanamamış olsa da “En İyi Müzik” dalında Oscar, Bafta ve Altın Küre’ye aday gösterildi.
The Book Thief, konu itibariyle özgünlük arz etmemekle beraber neşe ve hüznün dozajında kullanıldığı başarılı bir 2. Dünya Savaşı filmi. Özellikle türün meraklılarının ilgisini çekecektir.

Imdb note: 7.6                           My note: 7.5

Safety Not Guaranteed / Zaman Yolcuları (2012)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Colin Trevorrow

Screenplay / Senaryo:
Derek Connolly

Cast / Kadro:
Aubrey Plaza
Mark Duplass
Jake Johnson
Karan Soni
Jenica Bergere
Kristen Bell
Jeff Garlin
Mary Lynn Rajskub
Lauren Carlos
Basil Haris
                                                            David Schultz
                                                            William Hall Jr.
                                                            Alice Hung
                                                            Keli Schurman Darby
                                                            Hassan Cristos Messiah
                                                            Lynn Shelton
                                                            Peter Anthonhy Jacobs
                                                            Eli Borozan
                                                            Tom Ricciardelli
                                                            Tony Doupe
                                                            Xola Malik
                                                            Grace Arends
                                                            Kimberly Durham
                                                            Scott Swan

Subject / Konu:
Darius, bir dergide stajyer olarak çalışmaktadır. Toplantıda geçmişe yolculuk yapmak için yanında gelecek birini arayan adamın verdiği ilan ilgilerini çeker. İlanı veren adamla görüşme yapmaya karar verirler. Darius, bu iş için gönüllü olur. Amiri Jeff ve Hintli bir öğrenci olan stajyer Arnau’yla yola çıkarlar.
Jeff in bu ilanla ilgilenmesinin asıl amacı tekrar irtibata geçtiği gençlik aşkı Liz'i ziyaret etmektir.
İlanı veren kişinin bir süpermarkette çalışan Kenneth Calloway olduğunu öğrenirler. Jeff, ilana başvuran biriymiş gibi Kenneth’le görüşmeye gider. Jeff’ten hazetmeyen Kenneth, onu görüşmeden gönderir. Jeff bunun üzerine Kenneth’le Darius’un görüşmesine karar verir.
Ölen annesini kurtarmak için geçmişe dönmek istediğini söyleyen Darius, dinlendiğini ve izlendiğini düşünen Kenneth’in güvenini kazanmayı başarır. 2001 yılına dönmeyi isteyen Kenneth, Darius’u bir dizi eğitimden geçirir.
Kenneth, gerekli teknolojiyi sağlayabilmek için bir şeyler çalar. Darius’a geçmişe bir sarhoşun neden olduğu trafik kazasında ölen ilk kız arkadaşını kurtarmak için dönmek istediğini anlatır.
Jeff, Liz’le birlikte olur. Ondan kendisiyle birlikte şehre gelmesini ister. Ancal Liz, Jeff’in bu teklifini reddeder. Jeff, bunun üzerine yanına pasif bir genç olan Arnau’yu da alır ve eğlenmeye gider. Arnau’ya ilkmacerasını yaşamasında yardımcı olur.
Darius, Kenneth’e aşık olur. Ancak çok geçmeden Jeff’e Kenneth’in bahsettiği kız arkadaşı Belinda’nın aslında ölmediği bilgisi gelir. Darius, Belinda’yla röportaj yapmaya gider. Belinda’nın aslında hiçbir zaman Kenneth’in kız arkadaşı olmadığını ve Kenneth’in arabayla erkek arkadaşının evine daldığını öğrenir. Kenneth’i takip eden devlet görevlileri, Darius’a Kenneth’in ajan olduğundan şüphelendiklerini söylerler. Kenneth’de Darius’un dergiye haber yapmak için kendisiyle iletişime geçtiğini öğrenir.
Darius, Kenneth zaman makinesini çalıştırırken onun yanına gider ve birlikte zamanda yolculuk ederler. Devlet görevlileri, Jeff ve Arnau’da olanları görür.

Comment / Yorum:
Derek Connolly’nin senaryosunu yazdığı, Colin Trevorrow’un yönettiği 2012 yapımı “Safety Not Guaranteed / Zaman Yolcuları”, yaklaşık 750.000 dolara mal olan bir bağımsız film. Film, 14 Eylül 2012 itibariyle sadece Amerika genelinde 4.007.792 dolar hasılat elde etti. Tür olarak fanrastik romantik – komedi olarak değerlendirilebilecek olan yapım hem senarist Derek Connolly’nin, hem de yönetmen Colin Trevorrow’un ilk uzun metrajlı sinema deneyimleri. İkilinin bir ilk filme göre başarılı bir iş çıkardıkları rahatlıkla söylenebilir.

Düşük bütçeli bir romantik komedi de fantastik hatta bilim – kurgu olarak nitelendirilebilecek öğelerin başarıyla kullanılması, filmin en dikkat çekici tarafı. Film bu yönüyle benzerlerinden ayrışmayı başarıyor. Senaryo yazım aşamasında hikayenin ana karakteri Darius’u aktrist Aubrey Plaza’nın canlandıracağı belli olduğu için rol oyuncuya göre yazılmış. Safety Not Guaranteed, katıldığı festivallerde 15 adaylık alıp bu adaylıklardan 5’ini kazanmayı başardı. Özellikle bağımsız filmlerden hoşlananların ve türün meraklılarının ilgisini çekebilecek bir yapım.

Imdb note: 7.1                           My note: 6.5

How I Live Now / Seninle Yaşıyorum (2013)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Kevin Macdonald

Screenplay / Senaryo:
Jeremy Brock
Tony Grisoni
Penelope Skinner

Novel / Kitap:
Meg Rosoff (from “How I Live Now”)

Cast / Kadro:
Saoirse Ronan
George Mackay
Harley Bird
Tom Holland
Danny Mcevoy
                                                            Anna Chancellor
                                                            Jonathan Rugman
                                                            Corey Johnson
                                                            Darren Morfitt
                                                            Stella Gonet
                                                            Des Mcaleer
                                                            Sophie Stanton
                                                            Natasha Jonas
                                                            Nav Sidhu
                                                            Amy Dawson
                                                            Mark Stanley
                                                            Paul Ronan

Subject / Konu:
Kendisine Daisy denmesini isteyen Elizabeth, yaz tatilini geçirmek için biraz da zorunlu olarak Amerika’dan İskoçya’ya gider. Kendisine koyduğu kuralları sürekli zihninde tekrarlayan Daisy, kırsalda yaşayan kuzenlerine oldukça mesafeli yaklaşır. Zaman geçtikçe kuzenlerinin mütevazı ama keyifli yaşamına ortak olmaya başlar.
En başından beri Eddie’ye mesafeli duran Daisy, aralarındaki çekime karşı koyamayacınca kendisini aşkın kollarına bırakır. Daisy’nin yaz aşkına dönüşen tatili, birdenbire yağmaya başlayan küllerle cehenneme dönüşür.
Yağan küllerin bir terörist saldırıdan kaynaklandığını öğrenirler. Olağanüstü hal ilan edilir. Zorbaca davranan askerler, 4 kuzeni birbirlerinden ayırırlar. Daisy, Piper’la birlikte bir eve teslim edilirken Eddie ise Isaac’le beraber askeri kampa gönderilir.
Daisy ve Eddie ayrılırlarken ne pahasına olursa olsun evde tekrar buluşmak üzere sözleşirler. Daisy, Piper’la birlikte teslim edildiği evden kaçar ve yaman bir yolculuğa koyulur. Öldürülen askerlerin arasında Isaac’in cesedini bulur.
Daisy, zor da olsa eve ulaşmayı başarır. Çok geçmeden Eddie’yi de evin yakınlarında yaralı şekilde bulurlar. İşkence görmüş olan ve vücudu yanık izleriyle dolu olan Eddie, konuşmamakta ve kimseyi hatırlamamaktadır. Olağan üstü hal kalkar ve yaşam normale döner. Daisy, Eddie’nin bir gün her şeyi hatırlayabilmesi umuduyla onunla küçük bir çocuğa bakıyormuş gibi ilgilenir.

Comment / Yorum:
Aslında bir belgesel yönetmeni olan ve 2006 yılındaki ilk uzun metrajlı sinema deneyimi “The Last King of Scotland / İskoçya’nın Son Kralı” ile sektöre fırtına gibi bir giriş yapıp adından söz ettirmeyi başaran, ancak sonraki filmleriyle aynı başarıyı tekrarlayamayan Kevin Macdonald’ın yönetmen koltuğunda oturduğu 2013 yapımı “How I Live Now / Seninle Yaşıyorum”, Meg Rosoff’un aynı adlı kitabından Jeremy Brock, Tony Grisoni ve Penelope Skinner tarafından senaryolaştırıldı.
Film çekimlerine 2012 yılının Haziran ayında İngiltere ve Galler’de başlandı. Filmin ana karakteri Daisy’yi çocuk oyunculuktan genç oyunculuğa başarılı şekilde geçiş yapan Saoirse Ronan canlandırdı. Daisy karakterinin filmde vurduğu adamlardan biri Saoirse Ronan’ın gerçek hayattaki babası Paul Ronan’dı.
Vizyona sınırlı şekilde sokulan film, 1 Aralık 2013 itibariyle Amerika genelinde sadece 60.213 dolar hasılat elde edebildi.
Filmi irdelerken akış itibariyle iki bölüme ayırmak da fayda var. Zira filmin ilk 40 dakikası teenage bir kızın yaz aşkı hikayesi gibiyken film, terörist saldırıyla beraber bir savaş – aksiyon filmine evriliyor. How I Live Now, çeşitli aksaklıklarına karşın sıkılmadan seyredilebilecek bir yapım.

Imdb note: 6.5                           My note: 6.5

Umut Üzümleri (2013)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Tunç Okan

Screenplay / Senaryo:
Tunç Okan

Novel / Kitap:
Fakir Baykurt (from “Kaplumbağalar”)

Cast / Kadro:
Ahmet Mekin
Yetkin Dikinciler
Altan Erkekli
Barış Koçak
Norina Nobashari
Elisabeth Niederer
Aziz Emre Yavuz
                                                               Ümit Şilit
                                                               Cengiz Varol
                                                               Kadir Gültekin
                                                               Kazım Evin
                                                               Ali Kuşaklı
                                                               İlayda Su Şungar
                                                               Recep Şen

Subject / Konu:
Fransa’nın Nice şehrinde yaşayan 2. nesil bir Türk olan Ozan, Anadolu’da bulunan bir Kırım – Tatar köyüne öğretmen olarak atanır. Ozan idealizm uğruna geldiği köyde ilk derste karşısında sadece bir öğrenci bulur. Durumu gören Hoca diye anılan köyün muhtarı Veli, köydeki bütün çocukları sınıfa getirir.
Hoca’nın kardeşi Ali, ağabeyinin garipliklerinden şikayetçidir ve yaptığı her işe muhaliftir.
Köylülerin arazileri ipotekli olduğu için borçlar ve susuzluk köylüde sıkıntı yaratır.
Ozan, Hoca’ya buğday yerine üzüm yetiştirilmesini güdüler. Taşlık tepenin temizlenip üzüm yetiştirilmesi için fikir birliğine varırlar. Ozan köylüleri de üzüm yetiştirmeleri için örgütlemeye çalışır. Ancak köylüler bu fikre karşı çıkar. Ozan,  köylülere borçlarını ödemek karşılığında üzüm bağı yapımı için çalışmalarını önerir. Hoca’nın da baskısıyla köylüler bu teklife razı gelirler.
Uluslar arası Kırım – Tatar komitesiyle yazışan Ozan, uzun süre beklenip umutlar yitirildiği sırada bağ için gerekli finansmanı sağlar. Hoca’nın büyük emekleriyle üzümler 3. yılın sonunda meyve vermeye başlar.
Devlet yetkilileri gelip bağda ölçüm yaparlar. Daha sonra da üzüm yetiştirilen arazilerin devlet malı olduğunu ve izinsiz kullanılamayacağını bildirirler.
Hastalanan Hoca, gözü gibi koruduğu bağ ile oğlu Yusuf’un ilgilenmesini ister. Ozan ve Yusuf, bağı kurtarmak için çare aramaya başlarlar. Tek çıkar yolun araziyi devletten kiralamak olduğunu öğrenirler.
Ozan, köylünün arazilerinin ele geçirilmeye çalışıldığını farkına varıp Yusuf’la beraber harekete geçer. Ankara’ya gidip gerekli şikayetlerde bulunsalar da arazi 49 yıllığına çıkarcı bir toptancıya kiralanır.
Yusuf, köylüyü ayaklandırır ve devletin araziye diktiği bekçilerle çatışmaya hazırlanır. Hasta yatağından kalkan Hoca, büyükbaş sürüsünü bağa sürer. Hayvanlar bağı talan edip geçer. Böylece hem bağ başkalarına yar olmamış olur, hemde Yusuf ve köylünün başı belaya girmez.
Ozan köyden ayrılır. Hoca kısa süre sonra ölür. Bilinçlenen köylüler bütün tarlalarını bağa dönüştürürler. Bölge bir üzüm üretim alanına döner. Köylüler, Ozan’a her yıl üzümlerden ürettikleri şaraptan gönderirler. Ozan, Hoca’nın vasiyetini yerine getirir ve yaşananların romanını yazar. Romanına da Umut Üzümleri ismini verir.

Comment / Yorum:
Tunç Okan’ın senaryosunu Fakir Baykurt’un “Kurbağalar” adlı romanından uyarlayıp yönettiği Umut Üzümleri, Türkiye, Fransa, İsviçre, Almanya ve Romanya’nın ortak yapımı. 2012 yapımı film, 17 Mayıs 2013’te vizyona girdi. 17 hafta gösterimde kalan film, 20.339 seyirciye ulaşabildi.
Filmin oldukça güçlü bir erkek oyuncu kadrosu varken aynı şeyi filmin kadın oyuncuları için söyleyebilmek mümkün değil. Önemli karakterleri oynayan Norina Nobashari ve Elisabeth Niederer, rollerinde iğreti durmakla beraber rollerini Türkçe oynamamış olmaları ve bariz şekilde anlaşılan dublajları ile başarısız bir görüntüye neden olmuşlar.
Yetkin Dikinciler ve Altan Erkekli’nin başarılı performanslar sergilediği filmin yıldızı ise tartışmasız Ahmet Mekin. Mekin’in 80’inde (film çekildiği sırada 80 yaşında) bir aktörün sergileyebileceği performansın azamisini verdiği rahatlıkla söylenebilir. Öyle ki film, sırf usta oyuncuyu izlemek için bile seyredilebilir.
Tunç Okan aslında bu romanı çok daha öncelerde sinemaya uyarlamak istemiş ancak Sansür Kurulu’ndan izin alamadığı için bu isteğini gerçekleştirememiş. Bu engellemenin nedeni, romanın çarpıcı bir sistem eleştirisi olması.
Umut Üzümleri, mesajı olan ve sistem çarpıklığını dile getiren iyi niyetli bir film olsa da teknik yönlerden ve kadın oyuncu performanslarından ötürü vasat kalmış bir yapım. Bu da ister istemez şayet film büyük bütçeyle ve teknik yeterlilikle çekilseydi, ortaya nasıl bir iş çıkardı sorusunu sormaya neden oluyor.

Imdb note: 5.3                           My note: 5

Dom Hemingway (2013)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Richard Shepard

Screenplay / Senaryo:
Richard Shepard

Cast / Kadro:
Jude Law
Richard E. Grant
Demian Bichir
Emilia Clarke
Kerry Condon
Jumayn Hunter
Madalina Ghenea
Nathan Stewart Jarrett
Nick Raggett
Simeon Moore
                                                            Kerry Condon
                                                            Jordan A. Nash
                                                            Luca Franzoni
                                                            Richard Graham
                                                            Phillipe Pierrard
                                                            George Sweeney
                                                            Mark Wingett
                                                            David Baukham
                                                            Glenn Hirst
                                                            Jeanie Gold
                                                            Brahim Shala
                                                            Earnesto Guthrie
                                                            Samio Olowu

Subject / Konu:
Dom, 12 yıl hapis yattıktan sonra tahliye olur. Dışarı çıkar çıkmaz Sandy Butterfield’ı aramaya koyulur. Hapisteyken eski karısıyla birlikte olan Sandy’yi sıkıca pataklar.
Eski dostu Dickie ile birlikte uğruna hapis yattığı Fontaine’le görüşmek için Fransa’ya gider. Hapisteyken karısının başka bir adamla evlenişi ve kanserden ölüşü için tehlikeli bir adam olan Fontaine’i suçlar ve ileri gider. Fontaine, Dom ileri gitmesine karşın borçluluk hissettiği için Dom’u bir servetle ödüllendirir. Ancak uyuşturucu kullandıkları ve içkili oldukları gece Dom’un yaptığı kaza sonucu Fontaine ölür. Fontaine’in kız arkadaşı Paolina, Dom’un paralarını alıp kaçar.
Dom Perişan halde ülkesine geri dönüp kızı Evelyn’in evine gider. Senegal’li bir adamla evlenen ve çocuğu olan Evely, Dom’a duyduğu öfkeden dolayı onunla konuşmaz. İş alabilmek için girdiği iddia yüzünden hadım edilmeye çalışılır ve son anda kurtulur. Kızı tarafından reddedilen ve tüm beklentileri boşa çıkan Dom’un kötü şansı bir anda döner. Önce Evelyn, beklenmedik şekilde kendisine adım atar. Sonra da Paolina’yı bir restorana girerken görür. Yanına gider ve elmas yüzüğünü alır.

Comment / Yorum:
Özellikle 2007 yapımı “The Hunting Part / Av Partisi” ve televizyon için yaptığı işlerle tanınan yönetmen ve senarist Richard Shepard’ın hem yazıp hem de yönettiği 2013 yapımı “Dom Hemingway”, argo, şiddet ve eğlence düzeyi oldukça yüksek bir film.
Filmin çekimleri İngiltere ve Fransa’da yapıldı. Özellikle Saint Tropez’de çekilen sahneler görsel açıdan seyre değer. Film, 15 Kasım 2013 itibariyle Birleşik Krallık’ta 221.449 dolar, 11 Mayıs 2014 itibariyle Amerika’da 518.134 dolar hasılat elde etti.
Filmin başrolünde izlediğimiz Jude Law, kariyerinin en önemli performanslarından birini sergilemekle kalmayıp kült bir karakter yaratmış. Law film için 13,5 kilo almış ve hızlı kilo alabilmek için günde 10 kutu kola içmiş. Filmin bir diğer tanıdık yüzü ise Evelyn karakterini canlandıran Game Of Thrones dizisinin Daenerys Targaryen’i Emilia Clarke.
Dom Hemingway, sert filmlerden hoşlanmayanları rahatsız edebilecek bir film. Ancak bir yer altı kahramanının hikayesi anlatılırken argo ve şiddet öğelerinin kullanılması, inandırıcılığı ve mizahi anlatım dilini beslemiş. Film, kült olmaya aday ve oldukça eğlenceli. Jude Law’ın performansı da görülmeyi hak ediyor.

Imdb note: 6.3                           My note: 8

Tövbe (1982)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Orhan Akoy

Screenplay / Senaryo:
Orhan Aksoy

Story / Hikaye:
Aydemir Akbaş

Cast / Kadro:
İbrahim Tatlıses
Oya Aydoğan
Şükriye Atav
Asuman Arsan
Reha Yurdakul
Muharrem Gürses
Oktar Durukan
                                                             Nermin Özses
                                                             Sabahat Işıkçı
                                                             Hikmet Denizci
                                                             Nermin Denizci
                                                             Erol Şen
                                                             Yusuf Çetin
                                                             Seyfettin Karadayı
                                                             Hakkı Kıvanç
                                                             Abdi Algül
                                                             Şehnaz Dilan (Şehnaz Vreskala adıyla)

Subject / Konu:
12 yıl hapis yatan Mehmet tahliye olur. Mehmet, Zeynep’i bir türlü unutamamaktadır.
Tıbbiye 4. sınıf öğrencisi olan Mehmet, sınavlarına hazırlanmaktadır. Annesi, Mehmet’i okutabilmek için gündelikçilik yapmaktadır. Mehmet, duyduğu kahkaha seslerinin yeni taşınan komşularından geldiğini öğrenir. Gözlemeye başladığı komşusu Zeynep’e aşık olur.
Zeynep, oldukça çekingen bir genç olan Mehmet’in kendisine olan ilgisini fark eder. Zeynep’le yakınlaşmaya başlayan Mehmet okulunu ihmal edip sınavlara girmez. Kendisinden hoşlanan sınıf arkadaşı Necla’dan da uzaklaşır.
Uzun süredir ziyaret etmediği hasta yengesini görmeye giden Mehmet, Zeynep’i amcasının evde görünce büyük bir şaşkınlığa uğrar. Bu şaşkınlık, birkaç ay sonra yengesi ölüp amcası Zeynep’le nişanlanınca bir yıkıma dönüşür. Mehmet, Zeynep’in daha önce evlilik yapıp boşanmış olduğunu öğrenir.
Zeynep, Mehmet’in amcasıyla evlenir. Mehmet, aradan geçen zamana karşın Zeynep’e olan aşkını yitirmez. Amcasının oğlu İsmail’in Zeynep aleyhinde söyledikleri üzerine İsmail’le kavgaya tutuşan Mehmet, eline geçirdiği bıçakla kuzenini öldürür. 12 yıla mahkum olur. Hapishanedeki 3. yılında annesinin ölüm haberini alır. Zeynep bir kere bile kendisini ziyarete gelmez.
Cezasını tamamlayıp tahliye olan Mehmet, İstanbul’a döner. Zeynep’in amcası ölmeden önce bütün mal varlığını üzerine geçirdiğini, öldükten sonra da mahalleden ayrıldığını ve paralarını genç erkeklerle harcadığını öğrenir.
Mehmet bir züccaciyecide çalışmaya başlar. Sürekli Zeynep’i düşünüp dalıp gittiği için kısa sürede işten kovulur. Parası için kaldığı otelden de atılınca sokaklarda yaşamaya başlar. Açlık ve çaresizlik onu köfteciden köfte ekmek çalmaya iter. Bir köşeye çekilip çaldığı ekmeği yerken bir arabadan Zeynep iner. Kendisini tanımaz ve sarhoş zannedip sadaka verir.
Zeynep’in girdiği eve gidince onun genelevde çalışan bir sermaye olduğunu görür. Dostu geneleve gelip Zeynep’i tartaklayınca Mehmet adamla kavgaya tutuşur. Adamı dövüp dışarı atsa da adam arkasından gelip Mehmet’i birkaç kez bıçaklar. Mehmet genelev kapısı önünde ölür. Cesedi Zeynep tarafından sokağa attırılır. Sabah cesedi incelemek için gelen doktor Necla’dır.

Comment / Yorum:
Orhan Aksoy’un Aydemir Akbaş’ın hikayesinden senaryolaştırıp yönettiği Tövbe, 1981 yılında çekilir ve 1 Şubat 1982’de vizyona girer. Arabesk müziğin sinemaya yansıması olarak kabul edilen arabesk film sınıfında değerlendirilen film, türün özelliklerine sahip olmakla beraber tipik bir arabesk film değil.
Bol gözyaşlı melodramlardan sıcak aile filmlerine, arabesk filmlerden salt komedilere kadar bir dolu tür de başarılı örnekler vermiş bir yönetmen olan Orhan Aksoy, aslında hak ettiği değeri görememiş ve dönemindeki ünlü yönetmenlerin gölgesinde kalmış bir yönetmendi. Dikkatli incelenirse arabesk filmlerin en iyi örneklerinden bazıları da Aksoy’un imzasını taşımaktaydı. İşte Tövbe’de bu örneklerin en öne gelenlerinden.
Filmin hikayesi beklenildiği üzere İbrahim Tatlıses üzerine kurulu. Tatlıses filmde müzikal performansının yanı sıra oyunculuk performansıyla da göz dolduruyor. Oya Aydoğan, kariyerinin büyük bölümünde oynadığı türden yani oyunculuk performansından ziyade görselliğiyle ön planda olduğu bir rolle karşımıza çıkıyor.
Tövbe, diğer arabesk filmlerin aksine iki aşığın hikayesini işlemeyen tek taraflı bir karşılıksız aşk filmi. Filmde arabesk filmlerin temel amacı olan şarkı tanıtımı ziyadesiyle yapılmış. Bu gibi detaylar filmin kalite düzeyini aşağı çekse de Tövbe, sadece arabesk türdeki filmlerin değil Türk sinema tarihinin tek taraflı aşkı en iyi işleyen filmlerinden biri.

Imdb note: - (Filmin Imdb'de notu bulunmuyor)          My note: 8

Not Safe For Work (2014)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Joe Johnston

Screenplay / Senaryo:
Adam Mason
Simon Boyes

Cast / Kadro:
Max Minghella
JJ Feild
Eloise Mumford
Christian Clemenson
Michael Gladis
Molly Hagan
Brandon Keener
Tim Griffin
Marina Black
                                                              Tom Gallop
                                                              Shashawnee Hall
                                                              Eme Ikwuakor
                                                              Alejandro Patino
                                                              Michael Raif
                                                              Christian Ijin Link

Subject / Konu:
İşinden kovulan adam, silahıyla gittiği Denning Ecza Merkez Bürosu’nda 7 kişiyi öldürür. Polis kendisini yakalamak için gelince de kafasına dayadığı silahla intihar eder. Olayın ardından Prophidil adlı ilacın felç ve kalp krizi gibi ölümcül yan etkileri olduğu ortaya çıkar. Şirket hisseleri hızla düşmeye başlar.
Şirkete karşı açılan davayı üstlenen hukuk bürosunda asistan olarak çalışan Tom, dosyalarda yaptığı yanlışlıktan dolayı işten atılır. Tom, şirkette çalışan Anna’yla 3 aydır gizli bir ilişki yürütmektedir.
Tom şirketten ayrıldığı sırada tuhaf bir olaya tanıklık eder. Bir adam çantasını yere bırakır ve yanından geçmekte olan başka bir adam çantayı kendi çantasıymış gibi alıp asansöre biner. Bir şeyler döndüğünü hisseden Tom, büroya döndüğünde çalışma arkadaşı Roger’ın kendi masasında olduğunu görür ve şüpheye kapılır. Gizlice telefonunun video kaydını açıp masasına yerleştirir ve bürodan ayrılır.
Çantayı alıp asansöre bindiğini gördüğü adamı elektrik tesisatını kurcalarken görünce gizlenir. Adamın kendisine ne iş yaptığını soran ve kimliğini göstermesini istediği sekreteri öldürüşüne şahit olur. Tuvalete gizlenmek isteyen Tom, tuvalette şirket çalışanı Barney’nin cesediyle karşılaşır.
Roger’la karşılaşan Tom yaşananları anlatır. Kaçmaya çalışırlar ancak asansör devre dışı olduğu için büronun bulunduğu katta kapana kısılırlar. Çünkü büronun tek çıkışı vardır. Ayrıldıkları sırada telaşlanan Roger, masasına dönüp telefonla karısını arar. Bu sırada yakalanır ve öldürülür. Cinayet anı Tom’un video kaydı açık olan telefonu tarafından kaydedilir.
Tom’un çalan telefonunu fark eden katil, işlediği cinayetin kaydedildiğini görür. Video kaydını siler ve büroda olduğunu farkına vardığı Tom’u aramaya koyulur.
Tom, şirket sahibi Emmerich’in odasına ulaşmayı başarsa da katil peşlerini bırakmaz. Tom, kolundan vurulan Emmerich’le beraber kimsenin giriş yapamayacağı güvenlikli odaya girmeyi ve kapıyı yakalanmadan kapatmayı başarsa da, katil eline geçirdiği Tom’un cep telefonundan Emma’ya kısa mesaj gönderir ve onu büroya çağırır.
Büroya gelen Emma’yı esir alan katil, Emma’ya karşılık dosya odasına girmesini sağlayacak olan kartı ister. Tom yaptığı sahte kartı katile verip Anna’yı alıp kaçmayı başarır. Emmerich, katille birlikte kalır ve aslında olaylardan haberdar olduğu ve dosyaların yakılması için anlaşma yapmış olduğu ortaya çıkar.
Tom, katili dosya odasında kıstırır. Katil odadaki dosyaları ateşe verdiği için yangının ortasında kalır. Tom, katili kurtarmak için kapıyı açar. Aralarında kavga çıktığı sırada Emmerich, eline geçen silahla katili vurur. Katil ölmeden önce Tom’da bulunan cep telefonunun şifresini söyler.
Telefonu açıp son konuşmaların Emmerich’le yapıldığını gören Tom, Emmerich’in de olayların içinde olduğunu anlar. Gerçekleri ortaya çıkaracak olan dosyayı alır ve geride dosyanın onlarca kopyasını bırakır. Emmerich intihar eder. Olay yerine gelen polis, katilin cebinde Tom’un telefonunu bulur. Bu polis, katili çantayla şirkete sokan kişinin ta kendisidir. Derhal Tom’un peşine düşer…

Comment / Yorum:
Kariyeri incelendiğinde 1999 yılında çektiği “October Sky / Ekim Düşü” filmi dışında “Jumanji (1995)”, “Jurrasic Park 3 (2001)”, “The Wolfman / Kurt Adam (2010)” gibi gişe başarısına yönelik ve fakat nitelik olarak zayıf filmlere imza atan yönetmen Joe Johnston’ın imzasını taşıyan 2014 yapımı “Not Safe For Work”, vizyon göremeyerek sadece dvd olarak piyasaya sürüldü ve yönetmenin maddi anlamda en başarısız işi oldu.
Muhtemelen maddi nedenlerden filmin süresi oldukça kısa tutulmuş (74 dakika). Filmin finali sanki yarım bırakılmış gibi. Bu durum pek olası görünmese de bir devam filmi olabileceği anlamına da gelebilir.
Filmde bariz mantık hataları var. Mesela Tom’un şifreli cep telefonundan 911’i arayıp yardım isteyememesi. Çünkü tüm cep telefonları şifreyle kapatılmış olsalar dahi 911’i arayabilmek mümkündür. Filmdeki mantık hatalarından biri diğeri de Tom’un kendi kartını yükleyip diğer kartları sıfırladığı sahne. Burada Tom aslında ilk olarak kendi kartıyla birlikte bütün kartları sıfırlayıp daha sonra kendi kartını yüklemeliydi.
Not Safe For Work, mantık hatalarına ve vasatı aşamamasına karşın dinamik bir gerilim filmi. Beklentiye girmemek kaydıyla sıkılmadan seyredilebilecek bir yapım.

Imdb note: 5.8                           My note: 4.5

Devrimden Sonra (2011)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Mustafa Kenan Aybastı

Screenplay / Senaryo:
Mustafa Kenan Aybastı

Cast / Kadro:
Ali Çatalbaş
Ali Uyandıran
Altan Gördüm
Aysan Sümercan
Ayşegül Alpak
Aytaç Arman
Bedia Ener
Cezmi Baskın
Emin Gürsoy
Fırat Tanış
                                                               Levent Ülgen
                                                               Mert Fırat
                                                               Metin Coşkun
                                                               Orhan Aydın
                                                               Pınar Sağ
                                                               Renan Bilek
                                                               Selçuk Uluergüven
                                                               Serdar Orçin
                                                               Sevtap Özaltun
                                                               Suna Selen
                                                               Şerif Sezer
                                                               Timur Acar

Subject / Konu:
Ülkede yönetim el değiştirir ve komünist rejim gelir. Devrim nedeniyle toprak ağalarının arazilerine el konmaya ve çiftlikler kurulmaya başlar. Devrik siyasetçiler, ülkeden kaçmaya başlar.
Babası topraklarını böldürtmemek için kızı Elif’i teyzesinin oğluyla evlendirmeye karar verir.  Elif’in sevgilisi, bu işin önüne geçmek için komünizmin bir an önce köylerine gelmesini ve böylece Elif’in babasının kararından vazgeçmesi için harekete geçer. İlçe Tarım Komitesi’nden bir kişiyi köye getirir ve komünizmin neler değiştireceğini anlattırır.
Aynur ve Levent, kirada oturdukları evde geçim sıkıntıları yaşamaktadırlar. Komünizm ile birlikte herkes kendi evinin sahibi ilan edildiği için Levent, bundan sonra ev kirası ödemeyeceklerini Aynur’a anlatır. Kira almak için gelen ev sahibine de aynı açıklamayı yapar.
 Fabrikalar kamulaştırılır. İşçilere artık kendi çalıştıkları fabrikaların sahipleri oldukları anlatılır
Afganistan – Türk Komutanlığına yeni bir emir gelir. Komutan askerleri toplar ve emri okutur. Emirde ülkede sosyalist bir devrim olduğu, devletin Nato vb. birliklerden ayrıldığı, yurtdışında görev yapan tüm Türk askerlerinin vatana geri çağrıldığı bildirilir.
Muammer evini bastığı Profesör Dr. Yıldırım Karakaş’ı silahla vurup öldürür. Birkaç gün otelde saklandıktan sonra Reis’le haberleşir. Bir barda içki içtiği sırada karga tulumba yakalanır ve sorgulanmak üzere götürülür. Sorguda kız kardeşinin sosyalizm sayesinde 2. üniversite okuduğunu ve öldürdüğü Yıldırım Karakaş’ın öğrencilerinden biri olduğunu öğrenir.
Bodrum kattaki evinde yalnız başına yaşayan yaşlı kadın, televizyonda eğitim bakanının paralı eğitime son verileceğine ve herkesin eşit şartlarda okuyacağına dair konuşmasını dinler. Kendisine neden hiçbir fatura gelmediğini merak edip araştırır. Elektrik, su ve doğalgazın artık ücretsiz olduğunu öğrenir.
Sabah uyanan Neşet, hazırlanır ve kahvaltısını eder. Sokağa çıktığında yabancı bankaların kapatılıp halk evlerine dönüştürüldüğünü öğrenir. Diş muayenesi için hastaneye gider. Kendisine iyi davranmayan doktora başka bir doktorun kendisiyle ilgilenmesini söyler.

Comment / Yorum:
Mustafa Kenan Aybastı’nın senaryosunu yazıp yönettiği 2011 yapımı Devrimden Sonra, yönetmenin ilk uzun metrajlı sinema deneyimi. 6 Mayıs 2011 tarihinde vizyona giren film, 18 hafta gösterimde kaldı ve 53.503 seyirciye ulaştı.
Komünist bir devrim sonrası devlet mekanizmasında ve toplumda meydana gelen değişimleri anlatan film farklı oyuncuların oynadığı bölümlerden oluşmakta. Film önemli ve kalabalık bir oyuncu kadrosuna sahip.
Film ilk 2 bölüm dışında mesajını kör gözüne parmak sokar gibi verdiği için çoğu vurguda bir propaganda filmi izliyormuş hissi veriyor. Daha ölçülü ve ayakları yere basan bir senaryoyla çok daha iyi ve gerçekçi bir anlatım sağlanabilirdi. Filmin mesajı bu haliyle oldukça ütopik kalmış.
Devrimden Sonra, bir fikri olan ve fikrini kendine özgü nedenlerle savunan hatta çoğu zaman da propagandaya kaçan bir yapım.

Imdb note: 5.8                           My note: 4.5

Grude Match / Hesaplaşma Zamanı (2013)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Peter Segal

Screenplay / Senaryo:
Tim Kelleher
Rodney Rotham

Story / Hikaye:
Tim Kelleher

Cast / Kadro:
Sylvester Stallone
Robert Deniro
Kevin Hart
Alan Arkin
Kim Basinger
Jon Bernthall
                                                             Ll Cool J
                                                             Paul Ben Victor
                                                             Todd Truley
                                                             Joey Diaz
                                                             Carrie Lazar
                                                             Don Lake
                                                             Han Sodo
                                                             Anthony Anderson
                                                             Frederick Douglas Plunkett Jr.
                                                             Mykel Shannon Jenkins
                                                             Oscar Gale
                                                             Barry Primus
                                                             Ireland Baldwin
                                                             Kirk W. Johnson
                                                             Jim Lampley
                                                             Mike Tyson
                                                             Evander Holyfield

Subject / Konu:
Yıl 1982, Pittsburgh. Döneminin yenilgisiz 2 efsane boksörü Henry “Razor” Sharp ve Billy “The Kid” Mcdonnen karşı karşıya gelirler. Kid, Razor’ı yener. Rövanş maçında ise Razor, Kid’i 4. raunda nakavt eder ve maçın ardından sürpriz bir kararla emekliliğini açıklar. Razor, mütevazı bir hayat seçip işçi olarak hayatını sürdürür. Hazır değilken maça çıktığını ve o yüzden yenildiğini söyleyen Kid ise reklamlarda ve gösteri dünyasında boy gösterir. Aradan 30 yıl geçmesine karşın rövanş için yanıp tutuşur.
Fırsatçı bir organizatör olan Dante, Razor’a bir video oyununun animasyon yapım aşamasında Kid’le birlikte yer alması için teklifte bulunur. Ancak Kid’i görmemek için evine televizyon dahi almayan Razor, teklife sıcak bakmaz. Ama biriken borçları Razor’un Kid’le karşılaşmamak şartıyla 15.000 dolarlık teklifi kabul etmesine neden olur. Razor’ın kayıtları yapılırken ansızın stüdyoya gelen Kid, Razor’a sataşır. Aralarında ciddi bir kavga çıkar ve stüdyo savaş alanına döner. İkilinin kapışma görüntüleri, stüdyodaki bir eleman tarafından videoya çekilip sanal ortamda paylaşılınca Razor ve Kid kısa sürede tekrar fenomene dönüşürler.
Paranın kokusunu alan Dante, Razor ve Kid’i tekrar bir boks maçında karşılaştırmak ister. Ama Razor teklifi kabul etmez. Kid, Dante’ye Razor’ın kendisine tahammül edememesinin asıl nedeninin yıllar önce kız arkadaşı Sally’yi elinden çalması olduğunu açıklar.
Razor fikrini değiştirip maça çıkmayı kabul edince 30 yıl sonra yapılacak büyük rövanş için hazırlıklar başlar. Sally yıllar sonra Razor’ın karşısına çıkıp dikkatli olmasını ister ve geç kalınmış özrünü diler. Kid ise Sally’den olan hiç ilgilenmediği oğlu B.J. ile karşılaşır. Kid, B.J.’den kendisini çalıştırmasını ister. Razor’ı da eski koçu Louis çalıştırmaya başlar.
Kid torunuyla vakit geçirmeye başlar. Razor ise Sally ile görüşüp kendisine neden ihanet ettiğini öğrenir. Yılların ardından tekrar çıkmaya başlarlar. Sally ile buluştuğunda trafik kazası yapan Razor’ın yıllardır sakladığı sır ortaya çıkar ve tek gözünün görmediği Sally ve Louis tarafından öğrenilir. Razor, ve Louis’in baskıları sonucu maçtan çekilse de Kid’le aralarındaki hesabı kapatmaları gerektiğine karar verir.
Tüm biletler satılır ve 2 efsane, 30 yıl sonra ringde tekrar karşı karşıya gelirler. Razor maça hızlı başlar. Kid karşılık vermekte geç kalmaz. Razor’un tek gözünün kör olduğunu öğrenen Kid, önce bunu avantaja dönüştürmeye çalışsa da sonra düşen Razor’ın kalkıp dövüşe dönmesinde yardımcı olur.Razor’da aynı hamleyi Kid düştüğünde yapar. Dövüş son raunda kadar sürer ve maçı sayıyla Razor kazanır.

Comment / Yorum:
Tim Kelleher’ın hikayesinden yazarın kendisi ve Rodney Rotham tarafından senaryolaştırılan “Grudge Match / Hesaplaşma Zamanı”, gişe başarısı yakalayan ve fakat vasatı aşamayan komedi filmleriyle tanınan yönetmen Peter Segal tarafından yönetildi. Yaklaşık 40.000.000 dolara mal olan film, dünya genelinde 42.307.260 dolar hasılat elde etti.
Sylvester Stallone ve Robert De Niro’nun bir araya getirilmesi bile başlı başına bir sinema olayıyken; eli yüzü düzgün bir senaryo ve parlak bir oyuncu kadrosunun da oluşturulmasıyla ortaya hem kaliteli hem de eğlenceli bir film çıkmış. Daha önce 1997 yapımı “Copland / Güçlüler Bölgesi” filminde bir araya gelen Stallone ve De Niro, Grudge Match’ta ilk kez bir filmde başrolleri paylaşmış oldular. Boksla özdeşleşmiş 2 aktörün boks temalı bir filmde bir araya gelmesi dahi dev bir buluşma olarak değerlendirilmeli. Peter Segal’in bu dev buluşma ile gayet başarılı bir sonuç aldığını söylemek mümkün.
Amerikan komedi dünyasının son dönem yıldızlarından Kevin Hart, 80 yaşına dayanan Oscar’lı usta aktör Alan Arkin, özellikle 80’li yılların seks ikonlarından Kim Basinger, ünlü rap yıldızı Ll Cool J ve son dönem Amerikan dizi sektörünün aranan oyuncularından biri olan Jon Bernthal, filmin diğer dikkat çekici isimleri. Kim Basinger'ın gençlik dönemini kızı Ireland Baldwin canlandırdı. Ayrıca filmin iki boks efsanesi Mike Tyson ve Evander Holyfield’lı sürprizi de görülmeye değer.
Film çekimleri sırasında Stallone’nin 67, De Niro’nun ise 70 yaşında olduğu da bir diğer önemli not. Türk sinemasında bu yaştaki oyunculara koltukta oturan dede rolleri verildiği dikkate alınacak olursa sinemamızın geride kalışını sadece maddiyatla izah edebilmek mümkün değil.
Stallone ile ilgili bir başka detay da 2013 yılında rol aldığı filmlerdeki oyunculuk performanslarından ötürü “En Kötü Erkek Oyuncu” kategorisinde Altın Ahududu’ya aday gösterilmesi. Stallone’nin zaman zaman kariyerine yakışmayacak düzeyde filmlerde rol aldığı su götürmez bir gerçek. Ancak bu durum Stallone’nin Hollywood’un en çok haksızlığa uğrayan aktörlerinden biri olduğu gerçeğini de değiştirmez. Stallone’nin Grudge Match’ta başarılı bir performansa imza attığı, De Niro, Arkin ve Basinger gibi Oscar’lı isimlerle gayet iyi bir iş çıkardığı ortadayken bu yıl ki Altın Ahududu adaylığının adil olmadığını söylemek gerek.
Film, boks temalı olmakla beraber aynı zamanda ciddi bir komedi de. Özellikle Hart, Arkin ve De Niro’nun buna katkıları bir hayli fazla. Filmin komedi yaparken 2 boks efsanesini sömürmediğini de belirtmek gerek.

Imdb note: 6.5                           My note: 7.5

Ringo Kazım (1967)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Türker İnanoğlu

Screenplay / Senaryo:
Safa Önal

Cast / Kadro:
Sadri Alışık
Selma Güneri
Vahi Öz
Hulusi Kentmen
Mualla Sürer
Feridun Çölgeçen
Nevzat Okçugil
Mehmet Ali Akpınar
Necip Tekçe
Aynur Aydan
                                                            Özdemir Akın
                                                            Mustafa Dağhan
                                                            Ahmet Kostarika
                                                            Kudret Şandıra
                                                            Sunay Sun
                                                            Kudret Karadağ
                                                            Çetin Başaran
                                                            Niyazi Vanlı
                                                            Mehmet Büyükgüngör
                                                            Zeki Sezer
                                                            Necdet Tosun

Subject / Konu:
Nurettin, Ringo Kazım adıyla anılmaktadır. Kulağı Kesik lakaplı paragöz Şevkati’nin arabasında şoförlük yapmaktadır.
40 milyonluk elması kaçıran El Seyit, havaalanında Ringo Kazım’ın arabasına biner. Bu kıymetli elmasın peşinde başkaları da vardır. Arabayı takibe koyulurlar. Ringo Kazım, El Seyit’i otele götürür. Ancak El Seyit peşindeki adamlara yakalanmamak için kaçtığından parasını alamaz. Durumu Şevkati’ye anlatsa da söylediklerine inandıramaz. Birlikte otele giderler.
Peşindeki adamlar tarafından bıçaklanan El Seyit, kaçmayı başarıp otele kendisini sormaya gelen Şevkati ve Ringo Kazım’ın arabasına gizlice biner. 2 kafadar otelde bulamadıkları El Seyit’i arabaya geri döndüklerinde ölmek üzere bulurlar. El Seyit elindeki saati Ringo Kazım’a verip Bebek semtindeki Mavi Köşk’te yaşayan Hüsniye’ye götürmesini söyler ve ölür.
Ringo ve Şevkati, cinayetin üzerlerine kalmaması için El Seyit in cesedini denize atarlar. Ancak ceset ne batar ne de akıntıya kapılır. Bunun üzerine iki kafadar cesedi sudan çıkarıp karakola götürürler. Başlarından geçenleri anlatınca hapishaneye gönderilirler. Ancak mahkemede suçsuz olduklarına kanaat getirilince serbest bırakılırlar. Cinayetle ilgili gizli soruşturma yapılmasına karar verilir.
Ringo ve Şevkati, saati Hüsniye’ye vermek için köşke giderler. Köşke pencereden girip kulakları iyi duymayan Hüsniye’yi bulurlar. Hüsniye alamayacağını söylediği saati birkaç gün içersinde Tarabya oteline gelecek olan Hallal’e vermelerini söyler ve 2 kafadara otelde kalmaları için para verir.
2 kafadar otele yerleşir. Elmasın peşindeki adamlar, El Seyit’in ölmeden önce 2 kafadarın yanında olduğunu öğrenince elması bulabilmek için onların peşine düşer. Otelde 2 kafadarın başına türlü maceralar gelir.
Elmasın peşindeki Araplar, Hüsniye’yi konuşturup öldürürler. Onlar da 2 kafadarın peşine düşer. Olaylar iyice karışır. Kendilerine yardım ediyormuş gibi davranan Leyla tarafından oyuna getirilirler ve yakalanırlar.
Leyla, 2 çeteyi birbirine düşürüp saati ele geçirmeye çalışsa da 2 kafadar, Leyla’yı aldatıp soluğu karakolda alırlar. Bütün hikayeyi komisere anlatıp saati teslim ederler. Leyla yaptıklarından pişmanlık duyar. Ringo Kazım, pişmanlığını anladığı Leyla’yı evlenmek üzere nikah dairesine götürür.

Comment / Yorum:
Senaryosu Safa Önal tarafından yazılan Ringo Kazım, Türker İnanoğlu tarafından yönetilir. Film, Acar Film Stüdyolarında hazırlanır. Filmin başrollerini muhteşem uyumlarını defalarca göstermiş olan Sadri Alışık ve Vahi Öz paylaşırlar. Zaten ikilinin filmde canlandırdığı Ringo Kazım ve Kulağı Kesik Şevkati karakterleri dikkatle incelenecek olursa bu karakterlerin Alışık ve Öz’ün efsanevi karakterleri Turist Ömer ve Horoz Nuri’nin bire bir olmasa da oldukça benzer kopyaları oldukları görülecektir.
Filmin yardımcı oyuncuları arasında Selma Güneri, Hulusi Kentmen, Mualla Sürer ve Feridun Çölgeçen gibi önemli isimler var. Ancak Selma Güneri ve Hulusi Kentmen’in hem süre hem de oynadıkları karakterler itibariyle geri planda kaldıkları söylenebilir.
Senaryoda mantıksız gelebilecek zorlamalar var. Filmin başından sonuna kadar elmasın peşinde koşan Leyla’nın elmasa kavuşamayacağını anladıktan sonra ansızın pişman olup Ringo Kazım’a aşık olduğunu farkına varması, senaryodaki zorlamalardan en belirgin olanı.

Filmin mevcut kopyası iyi durumda olmasa da filmin en azından izlenebilir durumda olması, filmi halen izlememiş olanlar için iyi bir fırsat. Filmin eğlence dozajı oldukça yüksek ve sadece Sadri Alışık ile Vahiz Öz ikilisi için dahi izlenebilecek nitelikte.

Imdb note: 7.1                           My note: 5.5

Doodlebug (1997)

$
0
0
Director / Yönetmen:
Christopher Nolan

Screenplay / Senaryo:
Christopher Nolan

Cast / Kadro:
Jeremy Theobald

Subject / Konu:
Tedirgin görünen adam, elinde tuttuğu ayakkabısıyla çevresinde dolaşan ama bir türlü yakalayamadığı böceği öldürmeye çalışmaktadır. Saatin sesinden dikkati dağılan adam çalan telefonu susturmak için telefon ahizesini sürahinin içine bırakır.
Böceği yerdeki bir çamaşırın altında kaçışır vaziyette bulan adam, çamaşırı kaldırır. Kaçışan aslında bir böcek değil adamın küçülmüş bir halidir. Adam ayakkabının topuğuyla küçülmüş haline vurur ve gülümser. Bu sırada kendisinin dev hali tarafından bir ayakkabı topuğuyla ezilir.

Comment / Yorum:
Yaklaşık 3 dakikalık bir kısa film olan “Doodlebug”, şimdilerde dev yapımlara imza atan usta yönetmen Christopher Nolan’ın ilk senaryo ve yönetmenlik deneyimi. Doodlebug’ta dehasının izlerini göstermeyi başaran Nolan, günümüze dek süren yükselişiyle Hollywood’un sayılı yönetmenlerinden biri oldu.
Doodlebug’ın türü için sadece fantastik demek doğru olmaz. Zira filmde kullanılan fantastik öğelerle insan bilinçaltına göndermede bulunulmakta ve dolayısıyla psikolojik bir çıkarım da yapılmakta.
Film, 2003 yapımı “Cinema 16: British Short Films” isimli video seçkide yer aldı.

Imdb note: 7.2                           My note: 8
Viewing all 357 articles
Browse latest View live